Umut Taştan

Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bağlı Ankara Defterdarlığı Muhasebe Müdürlüğü’nde çalışan ve 2016’da KHK ile ihraç edilen Cemal Yıldırım, Cumhurbaşkanlığına aday olacağını açıkladı.

Yıldırım, ihraç edildiği günden bugüne Ankara’da AKP İl Başkanlığı binası önünde, Yüksel Caddesi, Sakarya Caddesi ve İstanbul’da işini geri istediği için eylemler gerçekleştirdi, yüzlerce kez gözaltına alındı.

Sosyal medya hesabından 7 Temmuz'da yaptığı paylaşımda aday olacağını duyuran Cemal Yıldırım, ‘’ Devrimcilik gerçekçi olup imkansızı istemekle, cürret etmekle ilgilidir. AKP Genel Başkanı Tayyip karşısında bugünden cumhurbaşkanlığına adaylığımı ilan ediyorum. Hodri meydan Tayyip. Şaka değil gerçek Cumhurbaşkanlığına adayım’’ ifadelerine yer vermişti.

'UZAKLAŞTIRMA, SOYUTLAMA VE 'TERÖRİST' YAFTASINI REDDETTİK'
İhraç süreci, işini geri istediği için gerçekleştirdiği eylemler ve Cumhurebaşkanlığı adaylığına ilişkin Toplumsal'a açıklamalarda bulunan KHK'lı Yıldırım, ''Ben bu adaylığımı bir hesaplaşma ve eylem olarak görüyorum. Bu eylemimi de sonuna kadar sürdüreceğim'' dedi.

22 Kasım 2016'da ihraç edildiğini ve uzun yıllar emeği için mücadele ettiğini belirten Yıldırım ''Ben sendikacıydım, Büro Emekçileri Sendikası’nda uzun yıllar yöneticilik yaptım Ankara 2. Nolu Şubesinde. Atıldıktan sonrada doğal olarak kendi hakkımız için mücadele etmek gerekiyordu. Ben 22 Kasım 2016’da atıldım. O dönem sendikanın eylemleri vardı onlara katıldım, sonrasında 13 Mart 2017’de kendi iş yerimin önünde eyleme başladım. Burada 2 yıl süren bir eylem gerçekleştirdim. Benimle birlikte bir kaç arkadaşım ve Zeynep Yerli de vardı, birlikte yürüttük eylemi. Aslında AKP’nin bizleri iş yerlerimizden uzaklaştırma, soyutlama, o ‘terörist’ yaftasını reddettik. Bizimle birlikte aynı zamanda topluma ve çalışanlara da bir mesaj vermek istiyordu, o korkuyu yaratmak istiyordu. Zamanı belli olmayan gece yarılarında KHK’lar çıkıyordu, insanlar ciddi tedirginlikler yaşıyordu ve bu iş yerlerinde mobbinge neden oluyordu. Biz iş yerinde gerçekleştirdiğimiz eylem ile oradaki arkadaşlarla bağımızı yeniden sağladık ve mobbingi de kırdık. Eylemde sürekli gözaltına alınmaya başladığım süreçte oradaki arkadaşlar çıkıp beni alkışlıyorlardı, korkuyu da dağıtmıştık böylece'' ifadelerine yer verdi.

'SOKAKTAKİ FARKLI MÜCADELE YÖNTEMLERİNİ DENEDİM'
Açlık grevi, İstanbul-Ankara yürüyüşü ve daha farklı eylem yöntemleri denediğini belirten Yıldırım şu ifadelere yer verdi:

İş yerimdeki eylemin ömrünü tamamladığını düğündükten sonra Sakarya Caddesinde eylemlere başladım Mart 2018’de ve burada daha çok insan hakları ihlallerine yönelik eylemler gerçekleştirdim. Herkesin malumu insan kaçırılmalar devam ediyor, onlara ilişkin, çocukların cezaevlerinde olmalarına yönelik eylemler yaptım. Türkiye’nin o dönemdeki gündemine ilişkin ne varsa onlar ağırlıklı eylemlerimi devam ettirdim. Orada sürekli gözaltına alınıyorduk zaten. Ankara’da OHAL bitmiş olmasına ragmen, bugün varolan şekliyle fiili bir OHAL sürekli devam ediyordu.

Anayasal haklarımı kullanamadığım için üç kez açlık grevi yaptım farklı tarihlerde. İki tanesi 10, bir tanesi de 5 gün olmak üzere üç ayrı protesto açlık grevi gerçekleştirdim. AKP İl Binası önünde defalarca eylem yaptım. Ankara’da İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu diye uyduruk bir kurum var, onun önünde, AYM önünde ve Ankara’nın daha bir çok yerinde eylemler gerçekleştirdim. Arkasından İstanbul-Ankara yürüyüşü gerçekleştirdik KHK’ların gündem olması için. Geldiğimiz noktada da sokaktaki farklı mücadele biçimlerinin hepsini denemiş oldum.

'BEN ADAYLIĞIMI HESAPLAŞMA OLARAK GÖRÜYORUM'
OHAL'in KHK'lılar üzerinde çok farklı yollarla sürdürüldüğünü, milyonlarca insanın yaşam hakkının elinden alındığını belirten Yıldırım, bu süreçte yüzlerce insanın hayatını kaybettiğini belirtti. Cumhurbaşkanlığına adaylığını meydan okuma ve eylem olarak nitelendiren Yıldırım ''Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusu hem bir hesaplaşma hem de bir yeni eylem olarak düşündüm ve öyle ilan ettim. Çok ciddi bir soykırım yaşanıyor KHK’lılara yönelik. Bilinen rakamıyla 70 civarında arkadaşımız intihar etti. İş kazalarında hayatını kaybedenler var. İssanlar o kadar becerisinin olmadığı işlerde çalışıyor ki simit satan diplomatından, zeytincilik yapan hakimine kadar hepsi var, yaşamlarını bir şekilde sürdürmeye çalışıyorlar'' dedi ve şu şekilde devam etti:

132 farklı şekilde uygulama devam ediyor. ‘KHK’lar bitti, OHAL gitti’ diye bir durum yok. Annesi babası KHK’lı olduğu için burs verilmeyen, üniversiteye alınmayan öğrenciler, iş yerini ve arabasını satmasına izin verilmeyen, sosyal yardımları kesilen binlerce insan var. Hitler’in yerinden kalksa ‘ben bunları niye düşünemedim’ diyeceği bir süreci bu ülkede 2 milyonun üzerinde insan yaşıyor.

Ben aday olacağımı belirttiğimde dalga geçen de oldu sahiplenen de. Ben bunu bir hesaplaşma olarak görüyorum. Bugün 15 Temmuz ve saydığım şeyleri biz yaşayarak bu güne geliyoruz. Ben işten neden atıldığımı bu yılın Ocak ayında öğrendim. Düşünün aradan 5 yıl geçmiş ve ben neden atıldığımı dahi öğrenemiyorum. OHAL Komisyonundan red kararı verilmeseydi öğrenemeyecektim. Bu rejimle bir hesaplaşmak gerekiyor. Bana ve bir sürü insana bunları 5 yıldır yaşatıyorsunuz ve bunun bir sonucu olmalı. Ben bu yüzden adaylığımı dediğim gibi hem bir hesaplaşma, eylem ve bir meydan okuma olarak görüyorum.

Bugün muhalefetin içinde bulunduğu durumu hep birlikte görüyoruz. ‘O mu aday olacak bu mu?’ şeklinde tartışmalar sürüyor. Ortaya bir sürü pislik yayıldığı halde bunlara ilişkin somut bir adım atıp da bir muhalefet örgütleme niyetinde değiller. Ciddi bir muhalefet eksikliği var. Hala rejimin dili ile konuşup, kendilerinin muhalif olduğunu söyleyenler var. Türkiye’de yeni bir çizgi örgütlemek gerekiyor artık.

'MÜCADELE VERİRSEK KAZANACAĞIMIZ YENİ BİR ÜLKE VAR'
OHAL sürecinin ardından birbirinden farklı düşünen insanların bir araya geldiğini belirten Cemal Yıldırım ''Ben Alevi, sol, sosyalist bir kimliğe sahibim ve Melek Çetinkaya’sından bugün yanıma gelen genç eylemci arkadaşlar var benimle birlikte mücadele etmeye başlayanlar. Bu insanlar sola, Alevi’ye, Kürt’e meafeli bakan ve hatta ‘terörist’ bakan zihniyetteki arkadaşlar benle birlikte eylem yaptılar, İstanbul’dan Ankara’ya yürüdük birlikte. Ciddi bir değişim var ve önemli olan bu ciddi değişimi daha somut bir biçime dönüştürmek ve bir toplumsal hareket oluşturabilmek. Bugün bir sürü KHK’lı var ve hayalet konumundalar. KHK’lı olduklarını söyleyemeyen bunu gizleyen o ‘terörist’ yaftasından korkan, toplumsal dışlanmadan çekinen bir kitle var'' dedi.

''Eylemim ne kadar başarılı olur bilmiyorum ama sonuçta benim o meydan okumayı gerçekleştirmem gerekiyordu'' diyen Yıldırım açıklamalarını şu ifadelerle sonlandırdı:

Biz, OHAL’in en azgın olduğu dönemde sokağa çıkanlarız. Meydan okumayı da o dönemden itibaren gerçekleştiriyoruz ve başımıza neler gelebileceğini de hiç bilmeden o iradeyi ortaya koyduk. Bugün de eylemi başka bir şeye çevirmek gerkiyor. Açlık grevlerinden, yürüyüşlerden ve daha bir çok eylem yönteminden denedik. Varolan ‘Cumhurbaşkanlığı’ tartışmasını da ben fırsat olarak görüp, bunu kullanmak istedim. Toplumsal hesaplaşmayı yaptığımız taktirde yeni bir ülke kurulması ve ülkenin demokratikleşmesi zeminini yaratabileceğimizi düşünüyorum. Muhalefetin korkmadan faşizmle hesaplaşması gerekiyor. Bunu gerçekleştiremediğimiz taktirde başaramayacağız. Bakın ‘kayıp 100 bin silah’ gibi konularla toplumu korkutmaya, sindirmeye çalışıyorlar. Bizlerin de muhalifler olarak bu süreçte sessiz kalmayıp, mücadele etmemiz gerekiyor. Eğer bunu yapmazsak AKP’nin ekmeğine yağ sürmüş olacağız.

Ciddiye almayanlar, dalga geçenlerde oldu ama ben adaylık konusunda kararlıyım ve özellikle sonbahara doğru daha ete kemiğe bürünmüş şekliyle sokakta, her zaman eylem yaptığım Sakarya Caddesinde bir basın açıklamasıyla duyuracağım. Bu meydan okuyuşu ve bu eylemi gerçekleştireceğim.

Faşizm korkuyla besleniyor. Suç işlediler ve hala işliyorlar. Bizlerin elinden her şeyi alındı. Bugün sadece işimiz değil, bunun yanı sıra dediğim gibi 132 çeşit farklı soykırım uygulamsıyla karşı karşıyayız. Kaybedecek hiç bir şeyimiz yok ama mücadele verirsek kazanacağımız yeni bir Türkiye, yeni bir ülke var ve çocuklarımız için yeni bir dünya var. Bunun için bu hesaplaşmadan bu eylemden, AKP’yle mücadeleden, faşizmle mücadeleden vazgeçmeyeceğimi ve kimseninde vazgeçmemesi gerekiyor.