Umut Taştan

İstanbul Başakşehir'de Uzun İnşaat'ta elektrik işçisi olarak çalışan Gökhan Güneş, 20 Ocak'ta işe giderken otobüsten indiği sırada, 4 kişi tarafından bir otomobile bindirilerek kaçırıldı. 23 yaşındaki Gökhan Güneş'in daha önce de sivil polisler tarafından araca bindirilerek kaçırılmak istendiği öğrenildi.

Polis oldukları ileri sürülen kişilerce kaçırılan ve kendisinden hala haber alınamayan Gökhan Güneş için geçtiğimiz gün ailesi ve arkadaşları eylem gerçekleştirmişti. Eylemde gözaltına alınan 12 kişiden biri olan Güneş’in ablası Gülhayat Güneş, gözaltında tehdit edildiklerini belirterek, kendilerini gözaltına alan polislerin “Gökhan’ı muhtemelen TEM almıştır. Birkaç güne bırakırlar” dediğini belirtmişti.

HDP Kocaeli Milletvekili ve İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyesi Ömer Faruk Gergerlioğlu, Gökhan Güneş’in akıbetini yanıtlaması için İçişleri Bakanlığı’na soru önergesi verdi.

Gergerlioğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun cevaplamasına yönelik şu soruları yöneltti:

  • Gökhan Güneş isimli yurttaşa ailesinin 20.01.2021 tarihinden beri ulaşamadığı ve ailesinin kendisinin kaçırıldığından endişe ettiği iddiası doğru mudur? Bu konuda açılmış soruşturma varsa hangi aşamadadır?
  • Bu iddiaların doğruluğu veya yanlışlığı konusunda İçişleri Bakanlığı’nın yaptığı çalışmalar nelerdir?
  • HTS ve Mobese kayıtları incelenmiş midir?
  • Gökhan Güneş ile ilgili emniyet ya da jandarma kayıtlarında herhangi bir işlem yapmış mıdır?
  • Gökhan Güneş’in ailesinin belirttiği güzergahtaki baz istasyonlarından Gökhan Güneş’in cep telefonunun sinyalleri incelenmiş midir?

Türkiye’de son dönemlerde artış gösteren kaçırma ve işkence vakalarının artışına dikkat çeken Gergerlioğlu, Toplumsal’a açıklamalarda bulundu.

“Maalesef diğer kaçırma olaylarında yaşanan hadiseleri yaşıyoruz” diyen Gergerlioğlu “Hep böyle oluyor. Savcılıklar, emniyet konuya son derece ilgisiz ve duyarsız. Çok kısa sürede bulunabilir. Çünkü orada araba görüntüsü var, rengi var, modeli var, hangi yolda gittiği belli. Mobese kamerası incelemesi yapılır ve çözülebilir am maalesef şu ana kadar, bugün 6. gündeyiz hala doğru düzgün bir açıklama yapılmış değil. İçişleri Bakanlığı, İstanbul Emniyet Müdürlüğü açıklama yapabilir, bu insan ortada yok sonuçta. Nerede bu insan? Yakınları diyor ki ‘yok ortada’. Can güvenliği ile ilgili, yaşam hakkı ile ilgili ciddi bir sıkıntı var buna çözüm getirmeleri lazım” ifadelerine yer verdi.

'MAYFA LİDERİNE Mİ SORACAĞIZ?'
Gökhan Güneş’in kaçırılma anına ait görüntüleri aile ile paylaşanlara açılan soruşturmaya tepki gösteren Gergerlioğlu, şu ifadeleri kullandı:

Bu insanın hangi arabaya bindiği ortada, kamera görüntülerinden yola çıkarak arama yapmak yerine, ‘vay efendim bu görüntüleri kim buldu, kim verdi?’ diye soruşturma açıyor. Bir vatandaşın en doğal hakkı değil mi bu? Kardeşimin, çocuğumun yaşam hakkı ihlal edildi ve burada devlet güçleri sorumlu olabilir diye iddialar var ortada. Evet başka insanlarda insanları kaçırabilir ama güvenlik güçleri böyle bir şey yaptıysa bunun üstünün örtülmesi çok kolay olabilir. Çünkü mobese kamerası benim değil, güvenlik güçlerinin elinde. Eğer ki böyle bir şüphe varsa bu konuda bir açıklama yapılması lazım, sonuçta aile itham ediyor ‘benim çocuğum devletin elindedir’ diye. O zaman İşçileri Bakanlığı’nın bir açıklama yapması lazım, biz nereye gideceğiz, kime soracağız, onlara sormayacaksak. Vatandaş olarak bir mafya liderine mi soracağım, tabii ki Bakanlığa soracağım.

Ben milletvekili olarak soru önergesi veriyorum, vatandaş yaptığı açıklamalarla soruyor. Ortada ciddi bir durum var ve ortada kaçırılan bir çok insan var. Biz bunları gündeme getirdiğimiz zaman herkes hasır altı etmeye çalışıyordu. ‘Yok şucuların, bucuların uydurmasıdır. Yok böyle şeyler’ diyorlardı. Bir ülkede devlet görevlileri böyle bir şey yapıyorsa bu ciddi bir olaydır. ‘Belki de mafya kaçırmıştır?’ gibi bir durumsa o zaman da devlet busun. Her halükarda devlet bulacak. Devletin bir birimi almış götürmüşse de devlet bulacak, mafya ya da haydutlar alıp götürmüşse de devlet bulacak.

Gökhan Güneş’in kaçırılmasına ilişkin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun cevaplamasına yönelik soru önergesi verdiğini belirten Gergerlioğlu “Cevap beliyoruz ama kaç gündür zaten bir açıklamaları yok. Daha önceki kaçırmalarda da bir açıklama görmedik. Bakın en az 30 kaçırma vakası takip ettik. Kimisi 20 gün, kimisi 100 gün, kimisi 540 gündür ortaya çıkmadı. Yusuf Bilge Tunç, 540 gün önce Ankara’da kaçırıldı, belli yani. Ne ölüsü bulunuyor ne de dirisi. Her tarafta mobese kamerası var ve bu insanlar şehrin göbeğinde kaçırılıyorlar. Bakın Y. Bilge Tunç dediğim kişi Ankara Gimak’ta şehrin tam orta yerinde kaçırıldı. 28 gün önce yine Ankara’da KHK’lı bir kişi Hüseyin Galip Küçüközyiğit kaçırıldı. Güvenlik kamerasına yansıyan görüntülere bakıyorsunuz 3 kişi bu adamı izliyor. Ayrıca bu güvenlik kameraları da savcı mahareti ile bulunmuş değil, bu kişinin kızı girip apartman kamerasından bulmuş” dedi.

'DEVLET ORTADA YOK, VATANDAŞ KENDİ BULUYOR'
Devletin üzerine düşen görevi yerine getirmediğini ve ailelerin kendi yollarıyla deliller bulmaya çalıştığını söyleyen Gergerlioğlu, ifadelerine şu şekilde devam etti:

Gökhan Güneş olayında da nereden bulunuyor, iş yerinin kamerasından. Devlet ortada yok, vatandaşlar kendi çabalarıyla buluyorlar. Kamera görüntüsünde adamı bir şekilde alıp birileri götürüyor. Burada şüpheli bir durum var diyorsun kılını kıpırdatan yok. Böyle bir durumda düşünülen şey, demek ki araştırmak istemeyenlerin bir bildiği var. Akla başka bir şey gelmiyor. Demek ki için içinde esrarlı şeyler var. Kaç vakadır bunları görüyoruz.

Kaybolan kişilere baktığımızda da serbest kaldıktan sonra bir kısmı Ankara 34. Ağır Ceza Mahkemesi ki bu mahkeme MİT davalarına bakmak için kurulmuş bir mahkeme, orada yargılanıyorlar. İkincisi neden bu insanlar orada yargılanıyor? Neden başka bir mahkeme değil de orası? Onlardan bazıları bakıyorsun ki ‘ben 9 ay kaçırıldım ve bu sürede işkence gördüm’ diyor. Bir diğerine bakıyorsun, 6 ay kaçırılmış ve işkence görmüş, 30-40 kilo zayıflamış, eşi bile ilk görüşte tanıyamıyor. Bunlar bir şeyleri anlatıyor işte bize. Ben bu kaçırılanların hiç birini bireysel olarak tanımam. Aileleri bizim takip ettiğimizi bilerek gelip bize başvuruyorlar. Ben milletvekiliyim sonuçta tabii ki gelip bana başvuracaklar. Bakın Bahtiyar Fırat, İstanbul’da havalimanında kaçırıldı.

'GAYET RAHATLAR, CEVAPLAMIYORUM DİYORLAR'

Gökhan Güneş’in ablasına emniyet amiri ‘belki TEM almıştır. Ben size teslim edeceğim’ gibi laflar etmiş ablanın beyanına göre. Kesin bir şey diyemiyoruz ama böyle bir araştırmama hali bir yerlerde tutulduğu iddiasını güçlendiriyor. Mesela Bahtiyar Fırat taksiye bindiğinde 4 tane araç sıkıştırıyor. Bu adam eşine telefon edip haber veriyor. Kadın Hakkari’den gelip Gaziosmanpaşa savcısına gidiyor. O da diyor ki ‘bu bizim işimiz değil, herhalde MİT aldı’ aynen böyle diyor savcı. Kadın 45 gün boyunca gidip geliyor hiçbir işlem yapılmıyor, 45 gün sonra aniden İstanbul Emniyeti’nde ortaya çıkıyor. Kimseye de bir açıklama yapılmadan olayın üstü kapatılıyor.

Kimi sorsak açıklama yok, ne güzel iş. Sen neden Bakanlıksın o zaman? Oralarda neden oturuyorsunuz. Milyonlarca insan adına soruyorum, benim sorumu cevaplamak zorundasın. ‘Yok cevaplamıyorum’ diyor. Cevaplamıyorsan kamera görüntüsünü açıkla diyorum ona da yok diyorlar. Ailesinin yanında, mahallenin ortasında götürülenleri açıkla diyorum, ‘cevaplamıyorum’ diyor.

Bir suçu vardır yoktur bilemem ama Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının böyle durup dururken ortadan buharlaşması mümkün mü, kabul edilebilir bir şey mi? Akşam evine gitmese haber verecek bir adam günlerdir ortada yok. Ben daha kimden soracağım. Yer gök inliyor, binlerce kişi tweet atıyor, yürüyüşler yapılıyor ‘Gökhan Güneş nerede?’ diye. İlla vatandaşın sesinin mi çok çıkması lazım. Sen bir bakanlıksın, yaşam hakkından daha önemli bir hak var mı sorarım size. İnsanın birinci hakkıdır. Gökhan’ın yaşamıyla ilgili bir sıkıntı var, Gökhan yaşıyor mu yaşamıyor mu bilmiyoruz. Gökhan belki devlet güçlerinin elinde, bir açıklamada yapılmıyor. Normal devlet adamı en fazla 12 gün gözaltında tutar. Gayet rahatlar, ‘soru sorulacaksa bana sorulur zaten, ben de cevaplamıyorum’ diyor. Yukarıdan, tepeden, Cumhurbaşkanı falan da ‘İçişleri Bakanı şunu cevapla, bu ne rezalettir’ falan da demiyor. Bana ya da sosyal medyaya diyor ki cevaplamıyorum.