Umut Taştan

AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından atanan kayyum Melih Bulu'yu protesto eden öğrencileri sürekli hedef gösteren ve LGBTİ öğrencilere karşı cinsiyetçi bir dil kullanan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, bu tutumunu sürdürmeye devam ediyor. 

Boğaziçi Üniversitesi'nde, öğrenciler ve hocaların, AKP'li Melih Bulu'nun rektör olarak atanmasına yönelik protestolarda yere serildiği söylenen "Kabe fotoğrafı" ile ilgili açılan soruşturmada üniversitenin LGBTİ öğrencilerini hedef gösteren İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Boğaziçi Üniversitesi’nde Kabe-i Muazzama’ya yapılan saygısızlığı gerçekleştiren 4 LGBT sapkını gözaltına alındı!” ifadelerini kullanmış, Soylu’nun hedef göstermesi sonrası 2 öğrenci tutuklanmış, 2 öğrenci de konutu terk etmeme şeklinde adli kontrol kararıyla bırakılmıştı.

Tutuklanan Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine destek vermek ve tutuklamaları protesto etmek için dün üniversitede önünde bir araya gelen 159 öğrenci de sert polis saldırısıyla darp edilerek gözaltına alınmıştı. 

Yaşanan polis saldırısı ve gözaltıların ardından Bakan Soylu bugün Twitter hesabından nefret söylemleri içeren ve öğrencileri hedef haline getiren bir açıklama da daha bulundu. “Tuzağa düşmeyin” başlığıyla yaptığı yeni açıklamada Soylu "Kabe-i Muzzama’ya hakaret eden LGBTİ sapkınlarına müsamaha göstermeli miyiz? Elbette hayır. Rektörlük binasını işgale kalkan LGBTİ sapkınlarına müsamaha göstermeli miyiz? Elbette hayır. Boğaziçi’nin olanı biteni izleyen sakinlerine bir sözüm var: Hayatta hiçbir başarının altında imzası olmayan, bir ajansın elinde oyuncak olan, solcu bile olamayan kart siyasetçilerin tuzağına düşmeyin. Sizden beklentimiz bilimsel başarı, okul başarısı, büyük ve güçlü Türkiye’ye hazırlanmanızdır" ifadelerine yer verdi.

Bakan Soylu'nun bir çok kez hedefi haline gelen HDP milletvekili ve İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyesi Ömer Faruk Gergerlioğlu, dün Boğaziçi Üniversitesi'nde yaşananları ve Soylu'nun açıklamalarını Toplumsal'a değerlendirdi.

Soylu'nun iddia ettiği gibi 'işgal' durumunun yaşanmadığını belirten Gergerlioğlu, tam aksine öğrenciler tarafından değil Boğaziçi'nin polisler tarafından işgal edildiğini söyledi. 

"Biz öyle birşey görmedik" diyen HDP'li Gergerlioğlu "Öğrenciler üniversiteden çıkmaya çalışıyordu polis onları bırakmadı. İçerideki öğrencilerle de konuştum ben. Birisi akrabam olur, sürekli iletişim kurdum. ‘Ömer abi biz içeriden çıkmaya çalışıyoruz, polis bizi engelliyor’ dediler. Diğer taraftan da dışarıdakiler içeri girmeye çalışıyor, yine polis engelliyor. Ne yapsınlar içeride kaldılar, rektörlüğün orada beklediler. Yemek sorunu yaşadılar, zar zor yemek yiyebildiler. Gecenin ilerleyen saatlerinde gözaltına alındılar" ifadelerine yer verdi.

Üniversite ve çevresinin binlerce polis tarafından ablukaya alındığını ve öğrencilerin içeri giriş-çıkışlarının engellendiğini belirten Gergerlioğlu şu ifadelere yer verdi:

'ÜNİVERSİTE ETRAFINDA 4-5 BİN POLİS VARDI'

Benim tahminim, diğer vekil arkadaşlarımızın tahmini, ara sokaklara da girdiğimiz zaman gördüğümüz görüntüler medyaya çıkmadı, sizin aracılığınız ile söylemiş olayım tahminim 4- 5 bin polis vardı Boğaziçi Üniversitesi’nin etrafında. Kim işgal etmiş acaba? Bu kadar polis var, öğrenciler ne içeri girebiliyor ne de dışarı çıkabiliyor. Düşünün biz milletvekilleri polis tarafından içeri alınmadık. Fiili bir güç kullanacak halimiz yok. Karşımızda yüzlerce polis hak, hukuk, yasa tanımayan amirler, bunları içeri almayacaksınız diyor. Tamam öğrenciyi almıyorsunuz ama ben milletvekiliyim, benim dokunulmazlığım var ve içeri girmem lazım. Millet adına hareket ediyoruz biz, sen beni nasıl içeri almazsın? Sorduğumuzda da ‘güvenlik öyle emir almış’ diyor. Polis o kadar fevri, o kadar keyfi ki, güya güvenlik içeriye kimseyi alma emri almış. Bu milletvekilleri için de geçerli mi, tabii ki hayır. O sıra böyle bir şey uydurdular. Düşünün polis ne içeri alıyor ne dışarı bırakıyor sonrada öğrenciler işgalci deniyor.

'MESELE LİYAKATSİZ BİR REKTÖRDEN ÇIKTI'

Kendilerine göre bir zayıf nokta bulmuşlar oradan hareket etmeye çalışıyorlar. Toplumda LGBTİ+ bireylerine uygulanan ayrımcılık ortada. Kendi zayıf noktalarını ört pas edip, toplumda kendilerince güya buldukları zayıf noktayla harekete geçmeye çalışıyorlar, LGBTİ+ bireylerini öne çıkarıyorlar. Sadece LGBTİ+ değil ki, sadece onlar da olsa ne olur zaten. Mesele nereden çıktı rektör, liyakatsiz biri. Boğaziçi Üniversitesi gibi bir üniversiteye yakışmayacak, iktidarın atadığı bir rektör. Hepimiz bunu çok iyi biliyoruz. O sırada sergide sergilenen bir fotoğraf nedeniyle, kışkırtılan bir karşı atak var. Bu iktidarın kendince bu haklı direnişi kırmak için oluşturduğu bir gündem. Sen gel rektör hakkında konuş. İnsanların istediği gibi yaşama hakkı var. Mesele burada rektör Melih Bulu, onun hakkında konuş.

'HER OLAYDA KORKULARI GEZİ'

Senin üniversiteleri işgal etme hakkın var mı, yaka paça öğrencileri gözaltına almaya hakkın var mı? 4-5 bin kişi üniversite kampüsünün etrafına sarmaya ne hakkın var? Tüm yollar, sokak başları her yer polis barikatlarıyla kaplanmıştı, Filistin gibi olmuştu. Onlarca polis aracı, binlerce polis bu nedir? Kendisine bir yardımcı bile bulamayan rektör oturacakmış. Zor bela yardımcı bulmaya çalışan bir rektörle karşı karşıyayız ve de kalkmışlar işgalci diyorlar öğrencilere.

Onların her olayda korkusu bir Gezi direnişi çıkacak. Çünkü çok haksızlık, hukuksuzluk yapıyorlar ve diyorlar ki ‘bir gün bu millet patlayacak.’ Bütün dertleri, korkuları bu. O zaman milleti patlatmayın. Sen bu kadar korku içerisinde titriyorsun ama millet tepkisini bile gösteremiyor. Sosyal medyayı, yürüyüşü yasaklamışsın; iki adım atana bin tane polis yığıyorsun, öğrencilerin imtihanlarla uğraşması lazım, çocuklar gözaltında şu anda. Bu çocukların anneleri, babaları tedirgin. Onları meşgul eden biz değiliz, iktidar. Saçma sapan bir rektör atama rezaleti yaşanıyor.