Umut Taştan

Türkiye’de cezaevlerindeki tutukluların ve yakınlarının maruz kaldığı hak ihlalleri sık sık gündeme geliyor. İşkence, ziyaretçi yasakları, pandemi sürecinde koğuş yatak sayısından fazla mahkumun bir arada tutulması ve ince arama adı altında mahkumlara ve ailelerine uygulanan çıplak aramalar bu ihlallerden sadece bir kaçı…

HDP Kocaeli Milletvekili ve İnsan Hakları İnceleme Komisyonu üyesi Ömer Faruk Gergerlioğlu, cezaevlerinde yaşanan hak gasplarına ilişkin yoğun çalışma yürütüyor. Mahkumlardan ve yakınlarından gelen mektupları, mesajları sosyal medya hesabından paylaşan Gergerlioğlu, son günlerde ise tutukluların ve ailelerin maruz kaldığı çıplak arama iddialarını gündeme getirdi.

Kendisine ulaştırılan bu iddiaları sosyal medya hesabından paylaşan Gergerlioğlu, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’den de bu iddialara ilişkin bir açıklama bekliyor.

Yaşanan hak ihlallerine ve insanların maruz bırakıldığı kötü muamelelere karşı Toplumsal’a değerlendirmelerde bulunan Gergerlioğlu, cezaevlerindeki kötü gidişe dikkat çekti.

‘CEZAEVLERİNDE ADALET, HUKUK, YARGI YOK’

“Cezaevleri oldukça kötüye gidiyor. Çünkü; adalet yok, hukuk yok, yargı siyasallaşmış bağımsız değil ve bu yüzden cezaevleri dolduruluyor” diyen Gergerlioğlu, “Bu şekilde cezaevleri doldurulunca da orada ihlaller artıyor. Çünkü kapasitenin üzerine çıkıyor. Ne kadar boşaltılsa da geri dolduruluyor. İkinci husus; cezaevlerindeki yönetim hukuki değil keyfi. Siz cezaevlerini bırakmışsanız, orada bir keyfilik oluşturmuşsanız adil bir durum bekleyemezsiniz. Hem kalabalık hem yönetim boşluğu var” ifadelerini kullandı.

Gergerlioğlu, açıklamalarına şu şekilde devam etti:

Yukarıdan ‘gerekeni yapın, yerine göre acımasız olun, disiplini sağlayın’ emirleri geliyor. Zaten aşağıdaki de vur deniliyorsa, öldürüyor ve sonuçta ortaya çok hukuksuz işler çıkıyor. Karşısındakini insan görmeyen, muhalifini düşman gibi gören, ona her türlü haksızlığı mubah gören bir anlayış olursa maalesef bu tür durumlar yaşanıyor.

Cezaevlerindeki birçok ihlalle uğraşıyoruz. Zaten başlı başına kalabalık olması bir ihlal, 8 kişilik yere 30 kişi doldurursanız, bu birinci ihlal. İkincisi sağlık hakkı ihlalleri oluyor, sohbet hakkı, kitap alma hakkı, koli alıp-gönderme hakları, temiz su, sıcak su, yemek hepsinde hak ihlalleri ve sıkıntılar ortaya çıkıyor.

Gözaltı merkezleri ve cezaevlerinde insanlara çıplak aramada bulunulduğunu belirten Gergerlioğlu, bu uygulamaların insan onuruna aykırı, cinsel işkence ve tecavüz olduğunu dile getirdi. Kendisine bu konuda birçok mektup ve mesaj geldiğini dile getiren Gergerlioğlu, şu ifadeleri kullandı:

Bütün bunların üstüne bir de cezaevleri girişlerinde çıplak arama tacizleri oluyor. Bu son derece acımasız bir cinsel işkenceye dönmüş durumda. Cezaevi girişlerinde evet bir arama yapılır ama bunun bir yönetmeliği vardır, usulü, yasası vardır. Şahısları utandırmayacak şekilde, usulüne uyun olarak arama yapılabilir. Ama zaten bu tutukluların bir kısmı zaten gözaltından getiriliyor. Kişiyi 12 gün gözaltında tutmuşsun, zaten yanına bir şey alamamış, bu kişinin üstünü zaten detaylı aramaya gerek yok. İkincisi; bu iş bir keyfiliğe, zulme dönmüş durumda. Bakın Ebu Gureyb Cezaevi vardı, orada mahpuslara böyle cinsel işkenceler yapılırdı. Bu onur kırma anlamındaydı, belki adamı kamçılamıyorsun ama çırılçıplak bırakıldığı zaman utancından onuru kırılıyor.

‘ADETLİ KADINLARA PED ARAMASI YAPILIYOR’

Cezaevlerine girişte uzun süredir böyle bir onur kırıcı işkenceye, tecavüze varan aramaları çok duyduk. Hem gözaltı merkezlerinde hem de maalesef cezaevlerinde yapılıyor. Sadece Cezaevi değil, gözaltı merkezlerinde de bu iş çok vahim boyuta ulaşıyor. Gözaltı merkezlerinde tacize, tecavüze varacak kadar iddialar; mahrem bölgelerde aramalar, makata parmak sokmalar, ped araması gibi şeyler maalesef yapılıyor. Adetli kadına ped araması yapılıyor. Bunlar çok üzücü şeyler. Kadınların, yaşlı başlı teyzelerin iç çamaşırlarıyla uğraşılıyor.

Kadınların maruz bırakıldıkları bu uygulamalara bir örnek veren Gergerlioğlu, “Uşak Emniyeti’nde 31 Ağustos’ta 30’a yakın genç, üniversite öğrencisi kadın külotları dize kadar indirilip, 3 kez otur-kalk yaptırılmak suretiyle bir işkenceye uğradılar. 4 aydır bu kadınlar sağlam bir ruh haline dönememiş durumda. Daha bunun gibi birçok yerde oldu” dedi.

Kadınların kendilerine uygulanan çıplak arama, taviz, tecavüz olaylarına utandıkları ve korktukları için ses çıkaramadıklarını ve bu yüzden duyulmadığını söyleyen Gergerlioğlu, yapmış olduğu bir paylaşım ile binlerce kadının yıllar önce dahi yaşadıkları şeyleri kendisine ilettiklerini belirtti:

Neden çok duymuyoruz, çünkü kadınlar bunu gizliyorlar. Eşine, babasına, anasına utanıyor, söyleyemiyor. 7-8 yıl sonra bunu söyleyenler var. Bu konuları gündeme getirdim. Geçtiğimiz gün bir tweet attım. 8 yıl önce başına gelenleri, terapiste bile anlatamadıklarını bana anlatanlar oldu. Çok vahim şeyler, utan verici şeyler. Kadınlar resmen tacize uğramışlar. Ne olursa olsun, hangi suçtan gelirse gelsin kadının namusuna el uzatmak olur mu?

‘ERKEKLERE DE UYGULANIYOR, MAKAT ARAMASI YAPILIYOR’

Bırakın kadını erkeklere de aynı şeylerin yapıldığına dair maalesef çok iddia var. Makat araması yapıldığına dair çok ileti geldi bize. Çocukların bezlerini açmak, her tarafını ellemek suretiyle çocukların, bebeklerin de böyle tacize uğradığına dair çok şikâyet aldık.

Kadınlar bunları unutamıyorlar. Böyle büyük bir şok olarak, hayatlarının sonlarına kadar unutulmayacak bir anı olarak kalmış. O anı her salisesiyle anlatıyorlar, o kadar şok yaşamış ki beynine kazınmış. Bunu gerçekten anlamak çok kolay değil, yaşayan anlar, yaşayan bilir bunu, bir kadın bilir. Çünkü bütün mahremiyet duyguları ayaklar altına alınmış. İnsan onurunun tamamen ayaklar altına alınıp, çiğnendiğini görüyoruz.

‘PAYLAŞILAMAYACAK ŞEYLER VAR’

Paylaşımlarımda da bana gelenlerin bir kısmını yazabildim. Bazıları da yazılamayacak şeyler, çok üzücü gerçekten. Bunun üzerine gideceğiz. Meclis’e de taşıyacağım, araştırma önergesi vereceğim. Bu konuda sosyal medyada da daha etkin çalışmalar yapacağız. Daha etkili bir şekilde gündeme getireceğim, bu uygulamaların bitmesi lazım.

Öyle bir durum ki, siz oradaki görevlilerin insafına kalıyorsunuz. Ben bunu oradaki görevlilerle de konuştum; böyle mi olur yani, bir mahpusun, bir gözaltına alınanın üstü böyle mi aranır dedim ‘hayır’ dediler. Bu tür yöntemler istismardır. İçeriden olan kişiler bunu çok iyi bilir. ‘Bu iş değil. Bu istismara, aşağılamaya girer. Bu onur kırmaya, tacize girer’ diyorlar.

‘2 BİNE YAKIN SORU ÖNERGESİ VERDİM, CEVAP YOK’

Cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri, işkence, taciz ve tecavüz konularında Adalet Bakanlığına en çok soru önergesi veren milletvekili olduğunu söyleyen Gergerlioğlu, cevap alamadığı belirtti. Kendisinin Bakanlık tarafından takip edildiği halde, cevap alamamasının nedenini ‘işin üstünü örtmeye çalışmak’ olarak değerlendiriyor.

“Bununla ilgili kaç tane soru önergesi verdik. Bu benim için yeni bir olay değil. Kaç yıldır uğraşıyorum bu işlerle, soru önergesi veriyorum. Sonra kadınlar ‘vekilim uğraştınız, bu çirkin uygulamalar azaldı’ diyorlar. Demek ki keyfiyet var. Adam keyfine kalmış. Orada istediği gibi esip, gürlüyor demek ki.

Bu konuları Meclis’te gündeme getiriyorum. İki buçuk yıldır Adalet Bakanlığı’na en çok soru önergesi veren benim. Bu ve benzeri 2 bine yakın soru önergesi vermişim. Normal bir vekil 50-60 verir, ben 2 bine yakın vermişim. Beni de yakından takip ediyorlar zaten, ne dediğimi biliyorlar. Onları her etiketlediğim, etiketlemesem bile ne dediğimi, yaptığım her paylaşımı Adalet Bakanlığı takip ediyor. Ve buna rağmen, ciddi bir cevap vermiyorlar. Bir tek ihlal kararı dahi göndermediler. ‘Şurada bir hata yapmışız görevlilerimiz’ demediler. Ya 2 binde bir tanesi mi olmaz, bu kadar mı işin üstünü örtmeye çalışıyorsunuz“

İHLALLERİ GÜNDEME GETİRDİĞİM İÇİN ‘YALANCI’ DİYORLAR

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun kendisi hakkındaki “Meclis'te Gergerlioğlu diye birisi var. Bu tip yalanlara ve dezenformasyonlara çok başvuruyor” sözlerine ilişkin de açıklamalarda bulunan Gergerlioğlu, Gül ve Soylu’yu rahatsız ettiği için bu çıkışlarda bulunduklarını belirtti.

“Adalet Bakanı Meclis’e geldi ben bunları gündeme getirdiğim için bana ‘yalancı’ dedi, yok FETÖ’cü dedi” ifadesini kullanan Gergerlioğlu, şöyle devam etti:

Ne alakası var kardeşim, ben herkese yapılan ihlali gündeme getiriyorum. Benim için mahpusun kimliği önemli değil ki. Bunlar ellerine almışlar bir damga işlerine gelmeyene bir damga vurmaya çalışıyorlar. Bakın ben Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ü de İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu da rahatsız ediyorum. İkisi de geldi, başka bir milletvekilinin ismini anmadılar, beni andılar. Neden? Çünkü ben onlara gerçeği soruyorum, rahatsız oluyorlar, cevap veremiyorlar, ‘yalancı’ diyorlar. Soylu da kalktı yekten yere, ben hiç kendisiyle muhatap da olmamıştım, ‘Gergerlioğlu diye birisi var, yalan atıyor’ dedi. Kardeşim benim söylediklerimin yüzde 100’ü doğru. Sen benim sorduğum 90 tane soru önergesinin bir tanesine dahi cevap vermemişsin, daha doğrusu verememişsin. İşkenceleri anlatmışım, baroların raporladığı işkenceleri anlatmışım ve sen bana cevap verememişsin. Çok kolay bir çamur atma metodu iyi valla, maşallah ne güzel, yalancı de işin içinden çık.

SOYLU’NUN AÇIKLAMALARI A’DAN Z’YE YALAN

Ben kendisine sordum bunları cevap veremiyor, yalan atıyor. Senin açıklamalarının A’dan Z’ye yalan. Bakın kaçırılan insanlar var işkence edilen insanlar var. Eşinin yanında kaçırılan insanlar var. Eşi ve 2 çocuğunun yanında alınıp, 6 ay haber alınamayan adam var. Soruyorum bu adam nerede diye, ‘biz ne bilelim’ diyorlar. Aslında 1 numaralı yalancı kendileri. Mahallenin ortasında adamı alıp götürmüşler.

Bütün bunlardan sonra kalkmış bana yalancı diyor. Adalet Bakanlığı’nın cezaevlerinde bu tür tacizler sürekli var. Ben bir çağrı verdim bana bin tane kadın mektup yazdı. Bir insan olarak bunları okumaya dayanamıyoruz, nasıl bir acıyla yazılmış. İnsanlar utanarak yazmışlar. Kimisi bana ‘vekilim sadece sana yazdım, hayatta kimseye anlatamadım. Terapiste gittim ona bile anlatamadım’ yazmış. Birisi de yine aynı şekilde ‘terapiste gittim anlatamadım’ dedi, bir gazeteciye konuşur musun dedim, ‘sana bile zor anlatabildim, bir gazeteciye nasıl anlatayım’ dedi. İnsanların kendi bilinçaltlarına attığı, korkuyla hatırladıkları işkence dolu anlar bunlar.

‘MAHPUS YAKINI KADINLAR TEHDİT EDİLİYOR’

Gergerlioğlu, sadece tutuklu bulunan insanlara değil, ailelerine de onur kırıcı davranışlarda bulunulduğunu ve bunlarında kendisine aktarıldığını belirterek, karşı çıkanların tehdit edildiğini söyledi. “Kadınlar mahpus ziyaretine gidiyorlar ve öyle bir köşeye sıkıştırılıyorlar ki, taciz ediliyor kadın” diyen Gergerlioğlu açıklamalarını şu şekilde sürdürdü:

‘Görevli ile tartışacağım’ diyor ama tartıştığı anda ‘görüş cezası’ alıyor, o yüzden tartışmıyor. Zaten görevliler tarafından tehdit ediliyorlar ‘benimle tartışırsan 6 ay görüş cezası alırsın’ diyorlar. 6 ay görüş cezası mahpusu ve yakınlarını idam etmek gibidir. Zaten 40 dakika yakınınla görüşeceksin, o senin için altın gibi, elmas gibi bir şey. Onun için susuyoruz diyor kadınlar. Bunu söyleyen bir sürü mahpus yakını kadın var. Bebeklerin yine bezleri aranıyor. Anası ‘ben onun mahrem yerlerine dokunmam, altını değiştirirken bile çok dikkat ederim ama öylesine hoyrat aramalar ki çocuk ağlıyor, biz ağlıyoruz’ diyorlar. Jandarmalar, polisler kapısı bile olmayan, örtüyle kapatılmış bölümlerde olabiliyor bazen bu tarz aramalar. Aşağılandığını hissediyor insan.Bu muameleler sonrasın birinci duygu aşağılanmak. İkincisi cinsel taciz, korku, üzüntü, nefret, intikam duyguları. Böyle insanın ruhunu mahveden duygulara maruz bırakılıyor kadınlar.

BAKANLIK BUNLARA GÖZ YUMUYOR

Siyasi mahpuslarda bir boyun eğdirme yöntemi olarak kullanılıyor. Olacak iş mi bunlar? Bakanlığı da etiketliyorum ve cevap bekliyorum. Bakanlık halen 2-3 gündür cevap vermedi. Normal bir bakanlık olsa cevap verir derki ‘Ömer bey, şöyle böyle’ ama yok vermiyor. Ve Bakanlık benim paylaşımlarımı da bire bir takip ediyor, ‘Ömer beyin tweetlerini birinci sırada takip edin’ talimatı gelmiş onlara. Takip ediyorlar ama bunlara benim gördüğüm verecek cevapları yok. Biliyorlar ki taciz var, göz yumuyorlar. Bunları okuduklarında kendilerinin de vicdanları sızlıyordur, ‘ne abartılı işler yapılmış böyle’ diyorlardır. Ki ben yalan atmam. Bana yalancı diyerek işin altından çıkmaya çalışıyorlar ama ben hayatta yalan atmam. Hepsi bana gelen iletiler, uğraşıyorum ben sağını, solunu düzelterek kimisini iki üç kimisini tek tweette paylaşıyorum ve hepsi gerçek. İnsanlarda tepki oluştu ‘bu ne ya, bu nasıl olabilir’ diyorlar, ‘Özgürlüğümüzü verdik ama namusumuzu vermedik’ diyorlar. Sadece kadınlar değil, erkeklere de aynı muameleler uygulanıyor.