Umut Taştan

Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile 13 yıllık öğretmenlik işine son verilen Mehmet Dersulu, 4 yılı aşkın süredir Ankara Yüksel Caddesinde 'işimi geri istiyorum' eylemi sürdürüyordu.

KHK ile 2017'de işinden ihraç edilen öğretmen Dersulu, 13 Ağustos 2020'de Acun Karadağ, Alev Şahin, Armağan Özbaş, Mahmut Konuk ve Nazan Bozkurt ile birlikle gözaltına alınmış ve 8 günlük gözaltı süresinin ardından 'yoğun eylem yapmak' gerekçesiyle tutuklanmıştı.

Bolu F Tipi Hapishanesi'nde 8 buçuk aydır tutuklu bulunan Yüksel Direnişçisi Mehmet Dersulu'nun kardeşi Zehra Dersulu, abisinin tutuklandığı günden bugüne gardiyanlar tarafından sistematik bir işkenceye maruz bırakıldığını belirtti.

DERSULU'YA 1 AYDA 4 SALDIRI
Kamu çalışanı Mehmet Dersulu, daha önce kitap ve mektup hakları ellerinden alındığı için oturma eylemi yaparken cezaevinde saldırıya uğramıştı. Dersulu'ya bir saldırı da geçtiğimiz çarşamba günü gerçekleştiridi ve bununla birlikte 1 ayda 4 saldırıya maruz kaldı.

Abisinin özellikle bir gardiyan tarafından sürekli darp edildiğini belirten Zehra Dersulu “geçen hafta perşembe günü saldırmışlardı, bu hafta da 2 gün önce saldırmışlar. Geçen haftaki saldırı havalandırmanın kapandığı saatlerde yapılmıştı, içeri geçecekleri zaman. Merhmet içeri geçmeden oturma eylemi yapıyordu, hak gasplarına ilişkin uzun bir süredir eylemleri devam ediyordu. Sürükleyerek içeri geçirmeleri rutin olmuştu, her hafta bunu yapıyorlardı. Bir gardiyan var aralarında sürüklediği yetmiyor gibi bir de kolunu kapıya sıkıştırıyor, ters çeviriyor. Resmen kolunu kırmak için uğraşıyor. Kolu boydan boya çizilmiş, parmaklarını oynatamıyordu. Geçen Çarşamba günü de yine hücresine alırken, içeriye geçtikten sonra aynı gardiyan da içeri giriyor ve Mehmet'in bozağını sıkıyor, saçlarını çekerek yere fırlatıyor” ifadelerine yer verdi.

'İŞKENCELERİ CEZAEVİNDE DE DEVAM EDİYOR'
Gardiyanların kameraların görmeyeceği alanlarda abisine ve diğer tutuklulara karşı saldırıda bulunduklarını belirten Zehra Dersulu, şu ifadelere yer verdi:

Orada kendi gözetimlerinde olan birini öldürmeye çalışıyorlar. İdarenin de bu yaşananlardan haberi var ve göz yumuyor, hiç bir işlem başlatılmıyor. Mehmet, bununla ilgili suç duyurusunda bulundu fakat bu duyurudan bir sonuç çıkacağını ben sanmıyorum. Hücrede kameralar olmuyor ve o gardiyan da bunu bilerek saldırısını orada gerçekleştiriyor.

Bu saldırılar daha öncede gerçekleştirilmişti. Ama bu son 1 ayda o kadar çok sıklaştı ki bu saldırılar. Mehmet'e olan kin ve nefretleri bitmiyor. Bizim ailesi olarak bu yaşananlara tahamülümüz kalmadı. Ne yapmaya çalışıyorlar? Benim abimin zaten 13 yıllık emeğini KHK ile bir gecede çöpe attılar hiç bir gerekçe sunmadan. O da yetmedi dışarıda sistematik işkence yaptılar bütün Yüksel Direnişçilerine ve en çok işkence görenlerden biri de Mehmet'ti. Hapise attılar, bu da yetmedi. Orada da sistematik işkencelerine devam ettiler. Bizim ailesi olarak sabrımız taştı.

Saldırılardan ötürü cezaevi yönetimini aradıklarını belirten Zehra Dersulu, idare tarafından kendilerine “kardeşinizle konuşun, oturma eylemi yapmasın. Hapishanenin kuralları var, onlara uymak zorunda” yanıtının verildiğini belirtti ve şu şekilde devam etti:

Evet oranın belli kuralları var ama Adalet Bakanlığı'nın da belli kuralları var. Bazı kitapları ve dergileri vermiyorlar yasak olmamasına rağmen, mektuplar geç veriliyor. Neden o zaman bu haklarını gaps ediyorlar? Onlar bu hak gasplarını yapmasa, Mehmet'ler de direnmeyecek. Kimse keyfi olarak sürüklenmek istemez. Siz o insanların haklarını gasp ediyorsanız, o insanlar da tabii ki bir şekilde sesini duyuracak.

Mehmet Dersulu'ya yapılan bu işkencenin sonu gelmeyecek mi, bu kin ve nefret neden? Onu öldürmek mi istiyorlar? Biz artık gerçekten çok öfkelendik. Bunun bir son bulması, hapishane idaresinin bu duruma bir dur demesi gerekiyor.

'SUÇ DUYURULARI SORUŞTURULMADI'
Direnişçi Mehmet Dersulu'nun avukatı Fatih Gökçe de gardiyanların saldırılarına yönelik Toplumsal'a açıklamalarda bulundu. Saldırıların özellikle bir iki gardiyan tarafından gerçekleştiğine dikkat çeken avukat Gökçe “Boğazı sıkılmış, darp edilmiş, tekme atılmış. Özellikle bir iki kişi müvekkilimize yönelik şahsi bir duruma çevirmiş gibi bu meseleyi. Müvekkil daha önce bu konu ile ilgili suç duyurusunda bulunmuştu, biz de bulunmuştuk. Şu zamana kadar herhangi bir gelişme olmadı, o memur hala orada çalışmaya devam ediyor ve bu olaylarda sürekli tekrarlanıyor. En son geçenlerde de benzer bir olay yaşanmış” ifadelerine yer verdi.

Bolu F Tipi Hapishanesinde bulunan müvekkillerine yönelik bu saldırıların daha önce de gerçekleştiğini vurgulayan Gökçe, şu ifadelere yer verdi:

Bolu'da müvekkillerimize yönelik daha önce benzer şeyler yaşanmıştı. Bununla da ilgili suç duyurularında bulunduk ama ne hikmetse bu suç duyuruları soruşturulmadı, bir dava açılmadı. Ama müvekkillerimize yönelik 'memurlara direndi, hakaret etti, tehdit etti' iddialarıyla sürekli davalar açıldı.

Müvekkilimiz Mehmet Dersulu'ya yönelik de son zamanlarda, özellikle oradaki infaz koruma memurlarının şahsi husumeti olduğunu düşünüyoruz. Çünkü orada kalan diğer müvekkillerimize 'Mehmet'i düzeltin, Mehmet kendini düzeltsin, bunun sonu iyi olmaz' gibi konuşmalar yapıyorlar. Müvekkilimize de orada sürekli saldırıp, darp ediyorlar, en sonra bu olay yaşanmış. Kendisi suç duyurusunda bulunmuş, biz de ayrıca bir suç duyurusunda bulunacağız.

Bu ilk değil, birden Fazla yaşandı bu durum. Sistematik olarak devam ediyordu ama öğrendiğim bilgiye göre özellikle bir memur müvekkilime yönelik artık ilerletmiş saldırılarını. Durup dururken boğazını sıkmış, tekme atmış. Ortada herhangi bir sebep yokken yapıyor bunları. Bunları yapan hep aynı kişi.

HAKKINDA SUÇ DUYURUSU BULUNANLAR HALA GÖREVDE
Müvekkillerine yönelelik gerçekleştirilen saldırılara ilişkin bulundukları suç duyurularına bir karşılık alamadıklarını ve bahse konu olan, ifadeleri alınan gardiyanların görevlerinde kaldıklarını ve bu sebeple olayları şahsileştirdiklerini belirten avukat Fatih Gökçe “Bir de şöyle bir durumda oluyor. Oraya bir olay gerçekleşiyor, sonrasında biz suç duyurusunda bulunuyoruz ve daha sonra o suç duyurusunda adı geçen, ifade veren memurlar hala görev yapmaya devam ediyorlar. Dolayısıyla bunlar da aralarında bu durumu şahsi meseleye çeviriyorlar. Sonrada kameraların çekmediği, kimsenin görmediği alanlarda insanlara bu şekilde boğazını sıkma, tekme atma, kolunu kapıya sıkıştırma vs. tarzı fiiller gerçekleştiriyorlar. Savcılık şikayetlerinin de hepsi delil olmadığı, iddiasını destekleyecek herhangi bir bilgi, belge, tanık olmadığı gerekçesiyle reddediliyor ama zaten orada müvekkil tek başına tutuluyor. Müvekkilden başka bunu kim ispatlayabilir. Zaten infaz koruma memurları sürekli bir birinin arkasını kollayan beyanlarda bulunuyor” dedi.