Toplumsal Haber Merkezi

Kilis’te bulunan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Suriye sınırında basın açıklaması yapmak istedi. Güvenlik güçleri, geçiş izni belgesi talep ederek izin vermedi. Dakikalar süren tartışmadan sonra tek başına Suriye’ye sınırına yürümekte ısrar eden Ümit Özdağ’a, Suriye Görev Gücü Genel Koordinatörü olduğunu açıklayan bir emniyet mensubu eşlik etti.

Harekat kampının deşifre olacağından endişe duyduğunu belirten emniyet mensubu Özdağ'ın sınırda yapmak istediği basın açıklamasına müsade etmedi. 

TBBM'NİN NAMUSUNU YERE DÜŞÜRMEM
Emniyet mensubunun sadece Suriye'ye geçiş izni olanların tartışmanın yaşandığı bölgeden ileriye gidebileceğini söylemesi üzerine Özdağ, milletvekili kimliğini hatırlatarak "Ben geri dönmen! Ben geri dönersem TBMM'nin namusunu yere düşürmüş olurum" diyerek sınıra doğru yürüyüşe geçti. 

Özdağ'ın kararlılığı sonrası emniyet mensubu, "Basın gelmesin, ben size eşlik edeyim" diyerek geçişe izin verdi.

İşte o anlar: 

Sınır dönüşü engelleme hakkında açıklama yapan Özdağ şu ifadeleri kulandı: 

Bizi durduran emniyet güçlerinin başında Kilis Emniyet Müdürü vardı. Kendisini yıllar öncesinden tanırım. Polis Akademisi'nde iki dersine girdim ... Sevdiğim bir öğrencimdi. Gayet nazik davrandı ama yapmış oldukları uygulamanın hukukta yeri olmadığı açık. Biz de sayın bakanım Şükrü Sina Gürel ile gerekirse yürüyerek sınıra gideceğimizi ifade edince Kilis Emniyet Müdürü ben sizi aracımla götüreyim dedi. Öncüpınar sınır kapısında gözlemlerde bulunduk, sorularımızı sorduk.

Fakat açık olan şu: İçişleri Bakanı... pardon suç işleri bakanı Süleyman Soylu, Zafer Partisi'ne yönelik polise ve jandarmaya uygulaması suç olan emirler veriyor. Kilis Emniyet müdürü iyi bir polis. Burada yapılan uygulamanın da hukuk dışı olduğunu, bir parlamenteri Türkiye toprakları üzerinde herhangi bir yere gitmekten alıkoyamacağını biliyor. Üzerindeki baskıyı kırmanın şık bir yolunu buldu. Kilis emniyetine teşekkür ediyorum. Ancak Zafer Partisi olarak Soylu'nun hukuksuz talimatları karşısında geri adım atmayacağız, Anayasa'yı savunmaya devam edeceğiz. Bu sürecin sonu Süleyman Soylu'nun mahkemede yargılanması olacak