Savunma faaliyeti dolayısıyla geçtiğimiz günlerde “emniyet kuvvetleriyle uğraşmaya devam edersen…” diye başlayan ve ağır tehditler içeren bir kâğıt parçası eşliğinde bürosu saldırıya uğrayan Avukat Şiar Rişvanoğlu ile dayanışma için imza kampanyası başlatıldı.

Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi, Düşünce Suçuna Karşı Girişim ve 78’ler Girişimi tarafından başlatılan kampanyaya şu ana kadar 163 sendikacı, dernek yöneticisi, akademisyen, yazar, siyasetçi, avukat imza attı.

Dayanışma metni ise şöyle:

Tehdit altındaki avukat Şiar Rişvanoğlu’na sahip çıkalım!

Bir cerrahın işini iyi yapabilmesi için, tetkik, teşhis, ameliyat kararı, ameliyat sonrası bakım ve benzeri işler çok önemlidir ama cerrahın insan bedenine şifa kazandırma yolundaki hayati faaliyet ameliyathanede geçer, aleti neşterdir, lazerdir.

Bir müzisyen sanatını bitmek tükenmek bilmeyen egzersizlerle geliştirir, aynı zamanda okur, dinler, öğrenir, ama insanın ruhuna yaşama şevkini sahnede verir, aleti bağlamadır, gitardır, piyanodur, sesidir.

Bir avukat, kanunları, yönetmelikleri, mahkeme zabıtlarını, delilleri incelemek, dünyada ve Türkiye’de insan haklarının korunmasının kurallarını ve koşullarını öğrenmek, müvekkili ile görüşmek, onu cezaevinde ziyaret etmek ve başka bir sürü iş yapmak zorundadır mesleğini iyi icra etmek için. Ama insanın haklarını koruduğu asıl yer duruşma salonudur, kullandığı araç sözüdür.

Avukat Şiar Rişvanoğlu, duruşma salonunda sözünü esirgemediği için, müvekkillerinin bütün haklarını savunduğu için, o hakların ihlal edildiğine dair deliller, karineler, ifadeler, tanıklıklar olduğunda bunları ortaya koyduğu için, devletin gücünü kullanan memurlar bu hakları ihlal etmeye giriştiğinde buna karşı sesini yükselttiği için, kısacası savunma görevini hakkıyla yaptığı için bugün ölümle tehdit ediliyor! İşçilerin, Kürtlerin, ezilen kadınların, gençlerin, bütün mazlumların ve mağdurların bu sosyalist avukatı sesi kesilmekle tehdit ediliyor!

Şiar Rişvanoğlu’nun bürosuna geçtiğimiz günlerde bir tatil günü bir saldırı gerçekleştirildi. Binanın kapısının camları kaldırım taşıyla tuzla buz edildi. Sonra fail ya da failler bir not bırakarak geldikleri gibi gittiler. Bir bilgisayar yazıcısında yazılmış olan o notta şöyle deniyordu: “Şanlı devletimizin emniyet kuvvetleri ile uğraşmaya devam edersen daha başka çok şeylerde parçalanır, dağılır. Ayağını denk al şerefsiz vatan haini!!!!!!”

“Parçalanır” ve “dağılır” fiillerinin ne anlama geldiğini anlamak için dil uzmanı olmaya gerek yok. Bu bir ölüm tehdididir!

“Şanlı devletimizi” koruma görevine kendini tayin etmiş bu “kahramanlar”, elbette tehdit mektubunu imzalamaya cesaret edemiyor. Çünkü devletin böyle korunması kimsenin haddi değildir!

Burada amaç özel bir çıkara yönelik değildir. Faillerin kendi ifadesiyle, “emniyet kuvvetleri”ni korumak için yapılmıştır bu korkunç tehdit. O zaman İçişleri Bakanlığı’nın acil görevi, derhal, kendi yönetimindeki güçleri böylesine haydutça yöntemlerle korumaya girişenlerin kimler olduğunu araştrmak, bulmak ve adalet önüne getirmektir. Bu görev yapılmadıkça, bu ülkede kimse kendini “emniyet”te hissedemez!

Şiar Rişvanoğlu’na yapılan bu saldırı aslında mesleğini hakkıyla icra etmek için çırpınan bütün avukatlara yapılmıştır. Bugün iktidar “çoklu baro” adı altında avukatların meslek örgütlerini parçalamaya ve dağıtmaya girişmişken, aslında, zayıflatılmaya, evcilleştirilmeye, istibdadın dayanağı haline getirilmeye çalışılan, bir ülkenin adalet mekanizmasının belki de en önemli dayanağı olan savunmadır. Bu tehdit, işte o savunmanın fiilen felç olmasını, bütün avukatların duruşma salonlarında korku içinde susmasını amaçlıyor.

Onun içindir ki, hepimiz, bu düzen tarafından ezilen herkes, Şiar Rişvanoğlu’na sahip çıkmalıdır; ama en çok o parçalanmaya ve dağıtılmaya çalışılan barolar, tek tek ve toplu halde bu saldırı ve tehdide karşı meslektaşlarını savunmaya girişmelidir.

İşte adliyeler o zaman gönül rahatlığıyla şerefli avukatların sloganıyla çınlatılabilir: “Savunma susmadı, susmayacak!