Umut Taştan

KHK ile ihraç edilen ve Ankara Yüksel Caddesinde 4 yılı aşkın süredir ‘işimiz geri istiyorum’ diyen Yüksel Direnişçisi Nuriye Gülmen’in ilk duruşması bugün Çağlayan Adliyesi 28. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

İstanbul'un Okmeydanı semtinde bulunan ve Grup Yorum’un çalışmalarını yürüttüğü, halkın da kullanımına açık olan İdil Kültür Merkezi'ne yönelik 5 Ağustos 2019 tarihinde gerçekleşen polis baskınında gözaltına alınan, KHK ile görevinden ihraç edilen akademisyen Nuriye Gülmen, 11 Ağustos’ta tutuklanmıştı. Gülmen’in tutuklanmasına gerekçe ise ‘kaçma şüphesi’ olarak belirtilmişti.

Duruşmaya getirilmesi yönünde mahkeme kararı bulunan Gülmen, tekli ring ile getirilmek istendi. Bu şekilde götürülmeyi kabul etmeyen Gülmen adliyeye getirilmedi. Saat 10.00’da başlayan duruşmaya direnişçi Nuriye Gülmen’in ailesi, Yüksel Direnişçileri, Bakırköy Direnişçileri ve dostları katıldı.

9 NİSAN'A ERTELENDİ
SEGBİS ile ifade dayatmasını kabul etmeyen ve bunun sağlıklı olmadığını belirten Gülmen, savunmasını gerçekleştirmedi. Yüksel Direnişinin tarihini anlatan Gülmen’in ve diğer tutuklu sanık İdil Kültür Merkezi emekçisi Rıdvan Akbaş’ın tutukluluklarının devamına kadar verildi. Mahkeme 9 Nisan’a ertelendi.

Ankara’nın Yüksel Caddesinde 4 yılı aşkın süredir devam Yüksel Direnişi bugünkü açıklamasını Çağlayan Adliyesi önünde gerçekleştirdi. Açıklamaya Nuriye Gülmen’in kardeşi Beyza Gülmen ve Bakırköy Direnişçileri de katıldı.

Bakırköy Direnişçilerinden Nursel Tanrıverdi, Çağlayan Adliyesi önünde gerçekleştirilen basın açıklamasında “yine adaletin dağıtılmadığı ve dağıtılmayacağı Çağlayan Adliyesi’nin önündeyiz. Biz burayı çok iyi biliyoruz. Biz burada ‘adalet istiyoruz’ talepli defalarca nöbetler tuttuk. Hala tutmaya devam ediyoruz. İnsanlar gözaltına alınıyor, öğrenciler, anneler, babalar, öğretmenler...Yani içinde bulunduğumuz süreçte haksızlığa uğradığını belirten herkes, bir gece evi basılarak gözaltına alınığ tutuklanıyor” ifadelerine yer verdi.

'İDİL KÜLTÜR MERKEZİ NE?'
“Bugün burada Yüksel Direnişinin mimarlarından Nuriye Gülmen’in ve onunla birlikte tutuklanmış olan Rıdvan Akbaş’ın mahkemesi vardı” diyen Tarıverdi,” Tabii ki bu mahkemeden de bir adalet çıkmayacaktı. Tutukluluğa devam kararı verildi ve mahkeme 9 Nisan’a ertelendi. Altı aydır komplo bir dosyayla Nuriye Gülmen ve Rıdvan Akbaş’ın tutuklanmasının nedeni ne? Tek bir nedeni var; İdil Kültür Merkezi’nde o gün bulunmak. Peki İdil Kültür Merkezi ne? Okmeydanı’nda Grup Yorum’un çalışmalarını yaptığı bir kültür merkezi ve hala açık. İdil Kültür Merkezi yasaklı mı, İdil Kültür Merkezine gitmek neden suç? Bu bir suçmuş gibi gösterilerek, yanlarına da bir şey eklenerek, sizleri yasadığı örgütlerle ilişkilendiriyorlar ve sonra tutukluyorlar. Nuriye Gülmen 324 gün OHAL KHK’larına karşı bedenini açlığa yatırmış bir akademisyen. Bugün Boğaziçi Üniversitesi’nden her türlü ısrara rağmen istifa etmeyen rektör Melih Bulu gibilerden değil, onurlu bir akademisyen. Onurlu bir akademisyen olduğu için KHK’lar ile işten atıldı. O yüzden de direniş başlatmış bir arkadaşımız. Hiç kimsenin sokağa çıkmadığı, yaprağın kıpırdamadığı dönemlerde Nuriye, Ankara Yüksel Caddesinde İnsan Hakları Anıtı’nın önüne giderek eline bir döviz aldı ‘işimi geri istiyorum’ diyerek. Defalarca gözaltına alındılar. O eylem büyüdü, kitleselleşti, halklaştı. Bu ülkede 2 öğretmen onuruyla 324 gün açlık grevi yaptı ve en sonunda siyasi bir zaferle kazandılar. Bugün Yüksel Direnişi, Bakırköy Direnişi, Düzce Direnişi, Mahmut Konuk direnişi hala devam ediyor” dedi.

“İşimi geri istiyorum” talebinin Nuriye Gülmen ile başlamadığını belirten Tanrıverdi, açıklamasına şu ifadeler ile devam etti:

Yüz yıllardır var olan bir talep ve biz bunu haykırmaya devam edeceğiz. Çünkü haksızlığın, zulmün olduğu yerde direniş var. O yüzden ‘işimizi geri istiyoruz’ demeye devam edeceğiz.

'ADALET İSTEMEYE DEVAM EDECEĞİZ'
Nuriye Gülmen’in kardeşi Beyza Gülmen ise yaptığı açıklamada “ Bugün ablamın ilk duruşması vardı, bizde ailesi olarak katıldık. Elbette ki çok öfkeliyiz. Bugün tahliye olabilirdi. Tekli ring dayatması yaptılar. buraya getirilebilirdi, mahkeme bu kararı vermişti. Ama hapishane idaresi bir hayvanın bile getirilemeyeceği bir ring ile ablamı ve Rıdvan Akbaş’ı getirmeye çalıştılar. Ablamlar da bu dayatmayı kabul etmediler, savunmasını yapamadılar. Ablam ilk baştan söylemişti, adaletsizliğe karşı çıktıkça, adaletsizliğe maruz kaldı. Mahkeme tutukluluğun devamına karar verdi. Tabii ki bunun peşini bırakmayacak, ablamı faşizmin hücrelerinden alacağız. Ablam için, KHK ile işinden atılmış insanlar için adalet istemeye devam edeceğiz" ifadelerine yer verdi.