18 Aralık 2002 tarihinde uğradığı silahlı saldırıda öldürülen Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu’nun katil zanlısı olarak aranan Özel Kuvvetler Komutanlığı’ndan ihraç edilmiş eski yüzbaşı Nuri Gökhan Bozkır, iltica başvurusunda bulunduğu Ukrayna’da konuya ilişkin açıklamalarda bulundu.

Bozkır, “Necip Hablemitoğlu’nu siz mi öldürdünüz? Neden bu cinayeti işlediniz?” sorusuna, “Ben katil değilim” diye yanıt verdi.

Hürriyet muhabiri Toygun Atilla, söz konusu haberinde ilk izlenimlerini şöyle aktardı:

“Tahminimden çelimsizdi. Eski Özel Kuvvetleri mensubu olduğu için karşımda Rambo benzeri, uzun boylu, kaslı bir eski asker bekliyordum. Oysa ki atletik bir vücuda sahip olmasına rağmen zayıf, çelimsiz denebilecek biri vardı karşımda. Başında özellikle operasyon bölgelerinde görev yapmış askerlerin tercih ettiği siyah bir bandana takılıydı. Son derece kibar ve saygılıydı. Beni en çok şaşırtan ise burnunun estetik olmasıydı. Genellikle tanıdığım askerler burun estetiğini çok benimsemezlerdi.”

“KENDİ GÖRÜŞÜME YAKIN BİRİNİ NEDEN ÖLDÜREYİM?”
Bozkır, “Necip Hablemitoğlu’nu siz mi öldürdünüz? Neden bu cinayeti işlediniz?” sorusuna, “Ben katil değilim. Necip Hablemitoğlu’nu öldürmedim” diye yanıt verdi. Necip Hablemitoğlu’nu hayatının hiçbir döneminde görmediğini, yüz yüze gelmediklerini, kendisini kitaplarından ve o dönemin TV programlarından tanıdığını anlatan Bozkır, Hablemitoğlu’nun siyasi görüş olarak kendisine yakın bir isim olduğunu söyledi.

Muhabir Atilla, Bozkır’ın ısrarla “Kendi görüşüme yakın birini neden öldüreyim” mesajı vermeye çalıştığını aktardı. Hürriyet’te yer alan haber şöyle:

Çıkan haberlere göre Hablemitoğlu cinayetini araştıran ekip en önemli ipucuna o dönemin baz istasyonu kayıtlarından ulaşmıştı. Bozkır’a, cep telefonunun Hablemitoğlu öldürüldüğü sırada evinin önünde, sonrasında da Mogan Gölü civarında sinyal verdiğini hatırlattım ve “Neden” diye sordum. Nuri Gökhan Bozkır, cinayet tarihinde Ankara Çankaya’daki Oyak Sitesi’nde oturduğunu, iş yerinin ise Ankara Gölbaşı’nda olduğunu söyledi. Hablemitoğlu ile evinin arasında 1 kilometre mesafe vardı. Kendisine göre cep telefonunun aynı bölgede sinyal vermesi son derece doğaldı.

“Madem suçlu değilsiniz, neden iltica etmek istiyorsunuz, gelip Türk mahkemesinde yargılanmıyorsunuz” diye kendisine sorduğumda ağlamaya başladı. Büyük bir iftiraya uğradığını, bu komplo çözülene kadar Türkiye’de olmasının hem kendisi hem de ailesi için hayati tehlike içerdiğini öne sürdü.