Görüşme sonrası yapılan basın toplantısında konuşan Akşener ve Karamollaoğlu, Alaattin Çakıcı'nın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu tehdit etmesiyle ilgili de açıklamalarda bulundu.

Akşener, tehdit mektubuna ilişkin sorulan soru üzerine şunları söyledi:

'MİLLİ İRADEYE KARŞI YAPILMIŞ BİR TEHDİT'

"Biraz önce savcılığın soruşturma açtığına dair bilgim oldu. Bunu olumlu karşılıyorum. Ama dünden itibaren özellikle takip ettiğim bir şey oldu. Cumhurbaşkanı, İçişleri Bakanı ve Adalet Bakanı'nın tavrı olacak mı diye. Şu ana kadar bir harf duymadık. Ana muhalefet partisinin genel başkanının bu manada tehdit edilmesi ve Türkiye'yi yönetenlerin de kulağının üstüne yatması çok manidardır. Ama beyefendilere hatırlatmak isterim ki, siyasetçi siyasetçinin dostu olmak durumundadır. Bunu milli iradeye karşı yapılmış bir tehdit olarak gördüğümü ifade etmek isterim.

'TEHDİDİN ADRESİ ADALET BAKANI VE ERDOĞAN'DIR'

Hepimiz çeşitli dönemlerde tehdit aldık. Benim evim basıldı, sayın Kılıçdaroğlu saldırıya uğradı. Ama bugüne kadar hiç bir siyasetçi böyle bir tehdidin yanında durmadı. Asıl bakılması gereken yer burası. Sayın Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, uzun bir adalet reformundan bahsetti. Sayın Erdoğan da bu sözleri desteklediğini ifade etti. Sonra tehdit geldi. Sonra tehdide küçük ortağın tavrı ortaya geldi. Tehdide sahip çıkıldı. Bence küçük ortak tarafından Abdulhamit Gül'e 'Haddini bil reform yapamazsın' dendi. Yani Kılıçdaroğlu’na tehdit geldi ama adresi Adalet Bakanı ve ona sahip çıkan Sayın Erdoğan’dır. Bugüne kadar siyasi tarihimizde böyle bir tehdide sahip çıkan, bunun yanında duran siyasi cenahtan ilk ve tek tavır ve tutum olmuştur.”

ADALETİ YOK SAYANLAR CEZALANDIRILMADIĞI MÜDDETÇE ADALET TESİS EDİLEMEZ 

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ise konuya ilişkin şunları söyledi:

“Ben de Sayın Akşener’in sözlerine katılıyorum. Burada herşeye rağmen Sayın Cumhurbaşkanı’nın soruşturma başlatacağını söylemesi önemli bir adım. Arka planını anlattılar hemen hemen bu herkes tarafından kabul ediliyor. Adaletten bahsedilirken adalet kanunlarla ortaya çıkmaz, adalet bir yaklaşım, bir zihniyet işidir. Adaleti ben tesis edeceğim dediğiniz zaman yapılması gereken adaleti ihlal edenler olursa onlarla ne yapılacak orada karar vermeye gelir iş. Adaleti ben kanunlarla kuracağım yok, siz bu niyette iseniz yapmanız gereken adaleti ihlal eden olursa ne yapacaksınız. Siz anayasa mahkemesinin aldığı bir kararı ben tanımam diyen, bunu diyerek anayasayı çiğneyen bir hakimi terfi ettirirseniz, sizin söylediklerinizin hiçbir manası kalmaz. Adaleti yok sayanlar cezalandırılmadığı müddetçe adalet tesis edilemez. Adalet reformu dediğiniz zaman kanunları çıkarmak kolay, adil olacağız demek kolay ama birisi adaleti çiğnediği zaman sizden de olsa onun hakkında işlem yapabiliyorsanız işte o zaman Türkiye’de adalet vardır deriz.” 

Merkez Bankası’nın faiz artırımı için değerlendirmelerinin sorulması üzerine Akşener şunları dile getirdi:

“Piyasalara önce diklendi arkadaşlar piyasalarla zıtlaştı sonra da piyasalar bu arkadaşların bileğini büktü. Beklentiye uygun bir sonuç açıklandı. Ben Temel Beyin söylediği dünyada faiz sıfırla bir arasında iken Türkiye resmi manada yüzde 22 civarında faizle karşı karşıya kaldığı bir sistemin Nobel ödüllük bir faiz sebep, enflasyon sonuç teorisiyle çok uyuşmadığı ortaya çıktı. Türkiye bir fakirlik kapanına girdi çıkamıyor. Bu bir zihniyet meselesi konusuna katılıyorum. Önce ucube sistemle uçtuk çaktık denildi. Sonra orta gelir tuzağından fakir kapanına geçtik bugün o bilek büküldü kırıldı faiz artırıldı ve gelinen noktada bu ucube sistemin Türkiye’yi uçuruma doğru götürdüğünü gördük. Hukukun işlemediği, adaletin olmadığı bir alanda bu zihniyet hiçbirşeyi başaramaz. Onun için bu zihniyetin değişmesi lazım. Bunun yolu bizlerin önerdiği iyileştirilmiş, güçlendirilmiş parlamenter sistem diyoruz. Kurumların da siyasetin de vesayeti ortaya koyduğu, güçlünün hukukun üstün olduğu bir sistemin ortadan kalkıp, gerçekten 21. Yüzyıla uygun kuvvetler ayrılığının tam ve kamil uygulandığı, kurumların itibarlı olduğu, vesayetin söz konusu olmadığı iyileştirilmiş güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçişin mecbur olduğunu gösteriyor bugün faiz açıklaması."

''TÜRKİYE'NİN  YOĞUN BAKIMA GİRDİĞİNİN İŞARETİDİR''

Karamollaoğlu ise faiz artırımını şöyle değerlendirdi:

“Coronavirüs salgını ile çok ayrı bir döneme girdik. Şimdi yüzde 22 banka faizine gelmiş olmak Türkiye’nin tam manasıyla yoğun bakıma girdiğinin işaretidir. Yoğun bakıma giren hasta nasıl kendisi ile ilgili hiçbir konuda fikir ileri süremezse o hastalıktan kurtulmadan, Türkiye’de bugün içine sürüklendiği bu felaketten bütün prensiplerini değiştirmeden iktidarın düzelmesi mümkün değil. Bunu tekrar tekrar söylüyoruz ama biz söylediğimizle kalıyoruz. İktidar bu konuda en ufak adım atma ihtiyacı duymuyor. Bir daha tekrar söyleyeceğim, yolsuzluklar durmadan Türk ekonomisi düzelmez, israftan kurtulmadan Türk ekonomisi düzelmez. Bu arkadaşlar israfı bir itibar vesilesi olarak anladığı sürece bu arkadaşlarla bu meselenin düzelmesi mümkün olmaz.”