Libya’da yaşamını yitiren MİT personelinin cenaze törenini haberleştirdiklerini için yargılanan Oda TV Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, Oda TV muhabiri Hülya Kılınç ve Yeniçağ yazarı Murat Ağırel, bir süre tutuklu kaldıktan sonra tahliye edilen Oda TV Haber Müdürü ve Cumhuriyet yazarı Barış Terkoğlu, Yeni Yaşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ferhat Çelik ile Yazı İşleri Müdürü Aydın Keser bugün hakim karşısına çıktı.

Duruşma öncesi esas hakkındaki mütalaasını (görüşünü) açıklayan savcılık, gazetecilerin iki ayrı suçtan 19 yıla kadar hapis istemiyle cezalandırılmasını istedi. Savcılık bugün saat 10.30’da İstanbul 34’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek dava öncesi mütalaasını sundu. Savcı mütalaasında, tek bir haber nedeniyle gazetecilerin iki farklı suçtan cezalandırılmalarını istedi.

Mütalaada, “Sanıkların savunmalarının kendilerini suçtan kurtarmaya yönelik olduğu ve bu şekilde sanıkların üzerine atılı bulunan Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı mensubu olan şehitlerin kimlik bilgilerinin ve dolayısıyla da ailelerinin kimlik bilgilerinin, çalıştıkları görev ve faaliyetlerine ilişkin bilgilerin yayımlanmak ve açıklamak suretiyle Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu’nun 27/3. fıkrasında tanımlanan suç ile ‘Devletin Güvenliğine ve Siyasal Yararlarına İlişkin Bilgileri Açıklama’ suçlarını işledikleri” öne sürüldü.

Savcı, tüm sanıkların “Devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin gizli kalması gereken bilgileri açıklama” iddiasıyla 5’er yıldan 10’ar yıla ve “İstihbarat faaliyeti ile ilgili bilgi ve belgeleri ifşa etmek” suçlamasıyla da 3’er yıldan 9’ar yıla kadar olmak üzere toplam 8’er yıldan 19’ar yıla kadar hapislerini talep etti.

Tutuklu bulunan Barış Pehlivan, Hülya Kılınç ve Murat Ağırel’in tutukluluk hallerinin devam etmesini isteyen savcı, yurtdışında olduğu belirtilen Erk Acarer’in de dosyasının ayrılmasını talep etti.

Mahkeme aranın ardından kararını açıkladı. Mahkeme şu kararları verdi:

-Mahkeme, Barış Pehlivan, Hülya Kılınç, Murat Ağırel'in tahliyesine karar verdi.

-Mahkeme Pehlivan, Kılınç ve Ağırel'e yurtdışına çıkma yasağı koydu.

-Barış Terkoğlu ve Eren Ekinci tüm suçlamalardan beraat etti.

-Barış Pehlivan ve Hülya Kılınç’a MİT Kanunu 27/3. maddeden 3 yıl 9 ay hapis cezası verildi.

Aydın Keser, Fethat Çelik ve Murat Ağırel hakkında mahkeme MİT Kanunu 27/3. maddeden 4 yıl 8 ay 7 gün hapis cezası verdi.

-Murat Ağırel, Aydın Keser, Ferhat Çelik, Hülya Kılınç, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan ve Eren Ekinci “Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri açıklama” suçlamasından beraat etti.

'BU FİLMİN SONUNU GÖREBİLİYORUZ'
Gazeteciler, Libya’da hayatını kaybeden MİT personelinin cenaze törenini haber yaptıkları için yargılanan meslektaşlarına destek olmak için Çağlayan Adliyesi’nde bir araya geldi. Duruşma öncesinde adliye önünde basın açıklaması yapıldı.

Basın açıklamasını bir önceki duruşmada tahliye olan OdaTV Haber Müdürü Barış Terkoğlu okudu. Terkoğlu, “Şikayet için söylemiyoruz. Gazetecileri sudan sebeplerle tutuklayan zihniyet ne kadar sıradan ise biz de o kadar kararlıyız. Bunu anlatıyoruz” dedi.

‘BU ÖYLE BİR HABER Kİ…’
Terkoğlu, şu ifadeleri kullandı:

Biz bu adliyenin önünde kaçıncı kez toplandığımızı bilmiyoruz. Kaçıncı kez adalet çığlığı attığımızı hatırlamıyoruz. Kaçıncı kez yasalar aracı kılınarak rehin alınmış gazetecilerin fotoğrafını taşıdığımızı sayamıyoruz. Şikayet için söylemiyoruz. Gazetecileri sudan sebeplerle tutuklayan zihniyet ne kadar sıradan ise biz de o kadar kararlıyız. Bunu anlatıyoruz. Bu kez hapisteki üç gazeteci arkadaşımızın dışarıdaki sesi olmak için buradayız.

Barış Pehlivan, Murat Ağırel ve Hülya Kılınç 6 aydır Silivri Cezaevinde tutuklu. Elbette sebebi onların ellerini kollarını bağlamak için bahane edilmiş bir haber.

Bu öyle bir haber ki Cumhurbaşkanı milyonlarca insana açıkladığı halde “devlet sırrı” oldu!

Bu öyle bir haber ki bir köy muhtarından eski silah arkadaşlarına kadar binlerce kişi paylaştığı halde “ilk kez ifşa olmuş” oldu!

Bu öyle bir haber ki MİT Başkanı “Teşkilat Başkanı” diye çelenk gönderdiği halde “fark edilmez” oldu!

Bu öyle bir haber ki yüzlerce insanın eliyle kaldırılan bir cenazeyi anlattığı halde “saklı” oldu!

Bu öyle bir haber ki cenazeye katılan protokolün verdiği poza rağmen “gizli çekim” oldu!

Bu öyle bir haber ki Millet Meclisi’nde bir milletvekili tarafından açıklandığı halde “görünmez” oldu!

‘ADIMIZ NE OLURSA OLSUN…’

Biliyoruz, gazetecileri tutuklamak için senaryo yazanlar, herkesin gözü önünde verdikleri röportajlara bile manalar yükleyerek suç üretenler, kendi iddianamelerine bile inanmıyor. Biliyoruz, cezaevine giren arkadaşımızı yumruklayanlar, salgın şartlarında onları hapiste tutanlar, 6 aydır tecrit işkencesiyle teslim almaya çalışanlar ülkemizde yolsuzluklar, hukuksuzluklar, istismarlar bir daha yazılmasın istiyor.

Birazdan duruşma salonuna gireceğiz. Bilekleri kelepçelenerek sanık sandalyesine oturtulan gazetecilerin yargılayanları yargılamalarını izleyeceğiz. Karar ne olursa olsun, yıllardır başka başka ellerin sergilediği bu filmin sonunu görebiliyoruz. Emin olun, gazetecileri kurdukları kumpaslarla, tezgahlarla susturmaya çalışan bu zihniyetin sonu kendilerinden öncekiler gibi olacak. Ama adımız ne olursa olsun, biz onların ortaya çıkmasını istemediklerini yazmaya devam edeceğiz.

Dün, bugün, yarın…