AKP Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal, katıldığı Haber Global’de yayınlanan “Jülide Ateş'le 40” programında, “FETÖ ile geçmişte işbirliği yaptınız mı?” sorusuna “Asla” diye yanıt verdi.

“Kuruluşu itibariyle devleti ele geçirmeyi hedef edinmiş bir yapıdan bahsediyoruz” diyerek "FETÖ"yü tanımlayan Ünal, ardından şunları söyledi:

Siyasete sızmayı hiçbir zaman düşünmediler. Siyasetle kurdukları ilişkide de son derece açık oldular. AK Parti ile kurdukları ilişkide de son derece açık oldular. AK Parti'nin iktidara gelmesinden sonraki süreçte AK Parti'nin vesayetle ve darbelerle olan mücadelesinde, AK Parti bütün demokrasi yanlısı, darbe karşıtı sivil toplum örgütlerini yanına aldığında bunlar da geldiler. AK Parti'nin yanında kümelendiler. Ama siyasete sızmayı düşünmediler.

Yerel seçimlerdeki yenilgi hakkında da konuşan Ünal, İstanbul’a ilişkin, “23 Haziran'da biz şunu yapabilirdik, 13 bin oyun peşine düşmek yerine seçimin tekrarını istemeyebilirdik” dedi.

Ünal'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

-(Karadeniz'de bulunan doğalgaz Türkiye'nin sorunlarını çözmeye yeter mi? sorusuna ilişkin) Umudumuzu ve inancımızı artırmak için çok kıymetli bir başlangıç. Çünkü İngiltere'ye, Katar'a, Rusya'ya baktığınızda doğalgazı hangi süreçte bulmuşlar ve doğalgazı bulduktan sonraki sürece bakmanız gerekir. Ben meseleye daha çok psikolojik olarak bakıyorum. Türkiye'de yıllardan beridir hep söylediğimiz bir şey vardı "bizim doğalgazımız yok, bizim petrolümüz yok." Bunun oluşturduğu öğrenilmiş çaresizlik vardı. Doğalgaz müjdesi her şeyden önce öğrenilmiş çaresizliği kırdı. Ben Doğu Akdeniz'de petrol de bulunacağına inanıyorum.

(Necdet Pamir'in "Schlumberger" ve "Yerli-Milli" İddiaları üzerine) Şimdi öncelikli olarak Necdet Pamir'in iddialarıyla ilgili Enerji Bakanlığı açıklama yaptı ve meselenin anlattığı gibi olmadığı ifade edildi. Burada açıkçası benim tanıtım ve medya başkanı olarak teknik açıdan anlaşmanın detaylarına hakim olmam söz konusu değil. Ama aynı şeyi yerli ve milli arabada da yaptılar. Sonuçta siz bir ülke olarak uluslararası hizmet almanız gayet normal. Türkiye'nin kendi arabasını tasarlarken tasarım konusunda yurt dışından hizmet alması son derece normalken yine aynı tezleri ortaya koydular. Şu anda Türkiye kendi sondaj gemisiyle kendi petrol ve doğalgazını ararken doğal olarak bütün uluslararası şirketlerin, devletlerin yaptığı gibi parasını ödeyip hizmet alıyor. Bu hizmet alımı ortaklık anlamına gelmez.

'MİLLİ BAYRAMLARIN KUTLANMASINA KARŞI OLAMAYIZ'

-(Ayasofya neden şimdi ibadete açıldı? sorusuna ilişkin) Çünkü şimdi zamanıydı. Benim çocukluğumun gençliğimin, hepimizin ortak hayaliydi, Ayasofya'nın ibadete açılması. Burada şuna karşı çıkıyorum; 1934'te devlet aklı Ayasofya'yı müzeye dönüştürmüşse, bugün aynı devlet aklının onu camiye dönüştürmesi birbirinin karşıtı değildir. Öncelikle bunu doğru koymak lazım. Tapu senedinde burası zaten cami olarak kayıtlı. Bunun zamanı neden şimdi derseniz ben de şunu söylerim; "Şimdi değil de ne zaman?"

Seçimden önce Cumhurbaşkanımıza Ayasofya Camii'nin açılması teklif edildiğinde Cumhurbaşkanımız, "Ayasofya Camii'nin mehabeti onun seçim sürecinde konuşulmasına uygun değildir" demiş ve seçim öncesinde sayın Cumhurbaşkanımız böyle bir konunun gündeme getirilmesini bile istememiştir.

-(Milli bayramların kutlanmasına karşı mısınız? sorusuna ilişkin) Hayır. Karşı olamayız çünkü AK Parti, Cumhuriyet'in kazanımlarının savunucusu ve garantörüdür. Burada herhangi bir şekilde milli bayramlarımıza dönük bir durum söz konusu değil. 15 Temmuz hassasiyeti çok sıcak ve taze olmasından kaynaklanan bir hassasiyet. 15 Temmuz'u bence milli bayramlarımızın karşısına koymak, Malazgirt'i 30 Ağustos'un karşısına koymak doğru değil. Dediğim gibi bizim milli bayramlarımızla ilgili herhangi bir sorunumuz söz konusu değil.

'İstanbul Sözleşmesi'nde bulunan bazı ifadeler bazı kesimlerde bir rahatsızlık oluşturdu'

-(İstanbul Sözleşmesi ile ilgili) Bir metinden söz ediyoruz. Bir metin toplumun ahlaklı ya da ahlaksız olmasını sağlamaz. Yani sözleşmeyi iptal ettiğimiz gün toplumun ahlak seviyesi artacak bakış açısını kabul etmiyorum. İstanbul Sözleşmesi aileyi ve kadını, özelde kadına karşı şiddeti, genelde şiddetin toplumsal hayattan arındırılmasına yönelik birçok önlemlerden bahsediyor. Bu bir paradigmanın bir bakış açısının ele alındığı genel bir paket. Bu yönüyle bakıldığında İstanbul Sözleşmesi'nde bulunan bazı ifadeler bazı kesimlerde bir rahatsızlık oluşturdu.

İnsanların özellikle son dönemde aile içi şiddetin artması ki bu sadece Türkiye'de değil, dünyada psikopatoloji ciddi anlamda artıyor. Mesela Amerika'da bu konuda yayınlanmış yüzlerce makale var. Bu psikopatolojiyi bir inanç, bir siyasi görüş üzerinden konuşmak başka bir şey. Burada temel sorun; şiddeti, psikopatolojiyi, nevrotik bozuklukları bir siyasi görüşün, dini görüşün doğurduğu sebepler gibi konuşmak son derece yanlış. Burada AK Parti İstanbul Sözleşmesi ile ilgili değerlendirmelerini yapıyor. Tarafları dinliyor ve bununla ilgili verilecek karar kamuoyu ile paylaşacak. Ben İstanbul Sözleşmesi konusunda ortadayım. Bir sözleşme üzerinden ahlak ya da ahlaksızlığın ortaya çıkacağını düşünmüyorum.