AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile AB Konseyi Başkanı Charles Michel’in önceki gün Beştepe’de yaşanan "koltuk krizi"nin yankıları sürüyor. Ziyarette Erdoğan’ın yanındaki koltuğa konuklardan AB Konseyi Başkanı Charles Michel’in oturmasının ardından AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen bir süre ayakta kalmış, daha sonra üçlü kanepeye oturmuştu.

Konu uluslararası basında Türkiye’nin yaptığı bir diplomatik “gaf” ve eşit statüdeki iki liderden kadın olanın ayakta bırakılmasıyla İstanbul Sözleşmesi’ne atıfla tartışıldı.

SoL'un haberine göre Ankara’dan gelen yorum ve açıklamalar konunun AB içinde bir çekişmeye işaret ettiğini gösteriyor. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ziyarette oturma düzeninin AB tarafından gelen talepler doğrultusunda hazırlandığını açıkladı.

‘OTURMA DÜZENİ AB’NİN TALEPLERİYLE BELİRLENDİ’
Bu konuda Türkiye’ye yönelik haksız ithamlar olduğunu söyleyen Çavuşoğlu, “Türkiye köklü bir devlettir, Türkiye ilk defa bir misafir ağırlamıyor” dedi. Çavuşoğlu, “Cumhurbaşkanımızın makamında yapılan görüşmede uygulanan protokolde AB tarafının talepleri karşılanmıştır, talepleri doğrultusunda oturma düzeni planlanmıştır, nokta. Protokol birimlerimiz önceden bir araya geldi ve onların telkinleri ve talepleri karşılanmıştır” ifadelerini kullandı.

‘TÜRKİYE PROTOKOL KURALLARINI KATI YORUMLADI’
Middle East Eye’a ismini vermeden konuşan Ankara’dan yetkililer görüşme öncesinde Charles Michel’in ekibinin protokole ilişkin taleplerini ilettiğini, von der Leyen’in ekibininse bu toplantılarda yer almadığı için oturma düzenine ilişkin görüşlerinin alınamadığını aktardı.

Eleştirilerin hedefindeki Charles Michel ise konuya dair sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada “Türkiye’nin protokol kurallarını katı yorumlaması sonucu üzücü bir durum” yaşandığını savundu.

“Birkaç görüntünün duruma duyarsız kaldığı izlenimi” yarattığını ancak bunun doğru olmadığını ileri süren Michel, Ursula von der Leyen adına da konuşarak “siyasi tartışmanın özüne ilişkin görüşmeye öncelik vermeyi” ve “esef verici özünü algıladıkları bu durumu daha da kötüleştirecek bir olay çıkmamasını” tercih ettiklerini kaydetti.

AB KOMİSYONU’NDAN AÇIKLAMA
Konuya ilişkin von der Leyen’den bir açıklama gelmedi ancak Avrupa Komisyonu Sözcüsü Eric Mamer bir açıklama yaparak yaşanan duruma “Komisyon başkanının açık bir biçimde şaşırdığını” söyledi.

Ursula von der Leyen’in diplomatik protokol açısından Charles Michel ile tamamen eşit bir şekilde muamele görmesi gerektiğini vurgulayan Mamer, “Bu meseleleri önemsemekte ve doğru bir tavırla karşılanması gerektiğini düşünmektedir, ancak bunun böyle olmadığı açıkça görülmektedir" dedi.

Ursula von der Leyen görüşmeden önce Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesinden ötürü endişeli olduğunu söylemişti. Sözcü Mamer yaşanan bu gelişmenin ardından von der Leyen'in bu konuyla ilgili görüşünün “daha da keskinleştiğini” söyledi.

'MİCHEL’İN EKİBİ TEKLİFİ REDDETTİ’
Öte yandan Middle East Eye’ın haberine göre üst düzey bir Türk yetkili, ziyaret öncesinde Michel’in ekibinin oturma düzenini onayladığını, ancak Ursula von der Leyen’in ekibinden bir temsilci olmadığı için onların taleplerinin alınamadığını söyledi.

Bir başka Türk yetkiliyse ziyarete ilişkin her aranjmanın öncesinde Türkiye’ye gelen AB yetkilileriyle yapılan işbirliği içinde gerçekleştirildiğini açıkladı.

Buna göre aynı yetkililer öğle yemeğinde de Türk hükümetinin Ursula von der Leyen ile Charles Michel’in Erdoğan’ın karşısında eşit mesafede oturmaları önerisini getirdiğini, ancak bu önerinin Michel’in ekibi tarafından reddedildiğini ve Erdoğan’ın karşısına Michel’in oturmasını ve von der Leyen’in Michel’in yanında oturmasını talep ettiklerini de iddia etti.

Habere göre bir Türk yetkili “Michel’in ekibi sadece von der Leyen’e aynı yükseklikte ve türde koltuk verilmesini kabul etti” dedi.

‘FAYDALI BİR JEOPOLİTİK ÇALIŞMAYA GÖLGELEMESİNDEN MUTSUZUM’
Michel’se Facebook hesabından olaya ilişkin yaptığı açıklamada “her dört büyük kurumdan ikisini kadınların yönettiği (Ursula von der Leyen ve Christine Lagarde) Avrupa projesinde yer almaktan onur duyduğu”nu söyledi. “Sonuç olarak bu durumun Ankara’da birlikte yürüttüğümüz ve Avrupa’nın meyvelerini toplayacağını umduğumuz büyük ve faydalı jeopolitik çalışmayı gölgelemesinden dolayı üzgünüm” dedi.

RUSYA: MÜZİK SUSTU VE BATI’NIN BİRLİĞİ GÖRÜLDÜ
Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova da konuya ilişkin kadınlara yaklaşımla ilgili argümanları gülünç bulduğunu açıkladı.

Zaharova, AB’nin Türkiye’de isteyerek ya da istemeyerek “Batı’nın birliği” olarak adlandırdıkları şeyi gösterdiğini dile getirdi ve “gerçek insani niteliklerimiz bu tür beklenmedik durumlarda kendini gösteriyor” dedi.

Sputnik’in aktardığına göre Facebook’taki açıklamasında, söze “protokol ve sandalyelerin harika dünyası” ifadeleriyle başlayan Zaharova şunları kaydetti:

Brüksel’in bürokrasisinin iki kilit lideri, baş misafir için olan bir sandalye ve heyetin diğer üyeleri için bir kanepenin hazırlanmış olduğu salona alındı. Bu tür oturma düzeni için genellikle böyle denir.

Müzakere salonunun değiştirilmesi, protokol hatası, Türkiye liderinin kadınlara olan yaklaşımı konulu birçok şey okudum. Öyle değil. Charles Michel’in de bir erkek olduğu, bir sandalyenin eksik olduğunu gördüğünde bunu hatırlayabileceği, ancak hatırlamadığı hesaba katıldığında son argüman özellikle gülünç.

Kişisel fikrimi açıklayacağım. Müzakereler sırasında her şey olur. Şunu net olarak söyleyeyim: Ne olmuyor ki? Anın ciddiyeti ve işe hemen başlanması ihtiyacının protokolle ilgili detaylar için hiç şans bırakmadığı oldu. Böyle durumlarda ne yapılmalı? İnsan olarak kalmalı ve teoride iddia ettiğini gerçek hayatta unutmamalı. Aslında gerçek insani niteliklerimiz bu tür beklenmedik durumlarda kendini gösteriyor. Avrupa Birliği Türkiye’de isteyerek veya istemeyerek, Brüksel’de ‘Batı’nın birliği’ olarak adlandırdıkları şeyi gösterdi: İki kişi oturmak gerekirken sadece bir sandalye vardı ve müzik bitti. Ancak sözünü ettikleri, Rusya karşıtı yaptırımlarla bilenmiş olan ittifakı ortaya koymaları ve oturma düzeninin değiştirilmesini isteyip oturmamaları gerekirdi. Ancak bu gördüklerimizi görmemiz gerekiyordu. Batı’nın birliği olduğu gibi. Rusya’nın bu birliği baltalamaya çalıştığını söylemeye de artık gerek yok. Birincisi zaten biz böyle bir şey istemiyoruz. İkincisi de baltalanacak bir şey yok.