Kılıçdaroğlu, "Afganistan gibi bir ülkenin huzura kavuşması için ne yapmamız gerekiyorsa gerekli olan reçete Hacı Bektaş-ı Veli ve diğer Horasan erenlerinin öğretileridir" dedi. 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Nevşehir’in Hacıbektaş ilçesinde düzenlenen 58’inci Ulusal 32’nci Uluslararası Hacı Bektaş Veli Anma Töreni’nde konuştu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu; "Hacı Bektaş-ı Veli’den öğrendiğimiz gibi kul hakkı yemeden, hak etmediğimizden uzak olarak yaşamalıyız. İyilikte yarışmalıyız. Haksızlığa, adaletsizliğe karşı direnmeliyiz" dedi. İslam'ın barış, kardeşlik, adalet, akıl dini olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Ancak üzülerek ifade edeyim ki bugün İslam coğrafyası şiddetin, terörün, nefretin merkezine dönüşmüş durumdadır. Kadın hakları, ayrımcılık, ötekileştirme, gelir dağılımı eşitsizliği, insan hakları, çevre, hukukun üstünlüğü, adalet gibi konularda köklü sorunlar yaşanmaktadır. Sorunlarımızın nedeni güzel dinimiz değildir" dedi.

Kılıçdaroğlu; Taliban'ın Afganistan'ı kontrol altına alması ve sonrasında yaşanan gelişmelere ilişkin yaptığı açıklamada "Hacı Bektaş-ı Veli, Horasan’ın Nişabur şehrinde doğdu. Nişabur, bugün İran toprakları arasındadır. Horasın ise kuzeydoğu İran ve Afganistan, Türkmenistan, Pakistan ve Tacikistan’ın bir bölümünü kapsayan bir bölgenin adıdır.  Bu nedenle bugün Afganistan’da ne olursa ve biz Afganistan gibi bir ülkenin huzura kavuşması için ne yapmamız gerekiyorsa gerekli olan reçete Hacı Bektaş-ı Veli ve diğer Horasan erenlerinin öğretileridir" diye konuştu. 

Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle: 

ANLAMAK İSTEYENE BU KİRLİ YÜZYILDA İYİ İNSAN KALABİLMENİN YOLUNU GÖSTERİYOR

Hacı Bektaş-ı Veli’nin gönül dostları beraberiz. Bir bilgeyi, saygın insanını, gönül insanını Hacı Bektaş-ı Veli’yi anıyoruz. Yaşadığımız yüzyılda Hacı Bektaş-ı Veli’yi ulvi veya mistik bir kimlik olarak anamayız. Menkıbelerinin, söylencelerinin içinde bulunan hakikatleri de bulup çıkarmak zorundayız. Çünkü Hacı Bektaş-ı Veli, anlayana, anlamak isteyene içinde bulunduğumuz bu kirli yüzyılda iyi bir insan olarak kalabilmemizin yolunu gösteriyor.

Biliyoruz ki iyi bir insan olarak kalabilmenin, iyi bir insan olarak yaşamaya devam edebilmenin temeli ahlaktır. Bu bağlamda Faik Ahmet, Hacı Bektaş, Mevlana, Yunus Emre, Balım Sultan gibi erenler Ahmet Yesevi ahlak temelli din anlayışının Anadolu’daki en önemli temsilcileridir. Ahlaklı olmak, vicdanlı, adaletli olmanın yoludur.

REÇETE, HACI BEKTAŞ VELİ VE DİĞER ERENLERDİR

Hacı Bektaş-ı Veli, Horasan’ın Nişabur şehrinde doğdu. Nişabur, bugün İran toprakları arasındadır. Horasın ise kuzeydoğu İran ve Afganistan, Türkmenistan, Pakistan ve Tacikistan’ın bir bölümünü kapsayan bir bölgenin adıdır.  Bu nedenle bugün Afganistan’da ne olursa ve biz Afganistan gibi bir ülkenin huzura kavuşması için ne yapmamız gerekiyorsa gerekli olan reçete Hacı Bektaş-ı Veli ve diğer Horasan erenlerinin öğretileridir. Dinimizde bir sorun yoktur.

İSLAM, AKIL DİNİDİR

İslam, barış, kardeşlik ve adalet dinidir. İslam, akıl dinidir. Ancak üzülerek ifade edeyim ki bugün İslam coğrafyası şiddetin, terörün, nefretin merkezine dönüşmüş durumdadır. Kadın hakları, ayrımcılık, ötekileştirme, gelir dağılımı eşitsizliği, insan hakları, çevre, hukukun üstünlüğü, adalet gibi konularda köklü sorunlar yaşanmaktadır. Sorunlarımızın nedeni güzel dinimiz değildir. Ancak bu güzel dinimiz bazı çevrelerce ve kendi çıkarları doğrultusunda yorumlanınca az önce belirttiğimiz büyük sorunlar ortaya çıkmaktadır.

ADALETİ YENİDEN ÖĞRENMELİYİZ

Adaleti yeniden öğrenmeliyiz. Paylaşmayı yeniden öğrenmeliyiz. Kimseyi ötekileştirmemeyi yeniden öğrenmeliyiz. İnsan haklarını, kadın erkek eşitliğini yeniden öğrenmeliyiz. Gelir dağılımı eşitsizliğini, şeffaflığı, hesap verebilir olmayı yeniden keşfetmeliyiz. Kayırmacılık yapmamayı, komşusu açken tok uyumamayı, çocuğun üstün yararını yeniden öğrenmeliyiz. Bu sürece önce kendimizi onararak başlamalıyız. Başlarken kişisel hırslarımızdan, ihtiraslarımızdan arınmalıyız. Hacı Bektaş-ı Veli’den öğrendiğimiz gibi kul hakkı yemeden, hak etmediğimizden uzak olarak yaşamalıyız. Temizliği, salt beden temizliğinin de ötesinde yaşadığımız çevrenin temizliği ve doğanın yaşam hakkı ile birlikte düşünmeliyiz. Bunlar da yetmez. İyilikte yarışmalıyız ama haksızlığa, adaletsizliğe karşı da direnmeliyiz. Ve hiçbir zaman umutsuzluğa düşmemeliyiz. Hacı Bektaş’tan kısa öğrendiklerimiz bunlardır.

'72 MİLLET BİRDİR BİZE'

Bir Müslüman ırkçı olamaz. Sadece Kur’an-ı Kerim’de değil, Peygamberimizin sünnetinde de ırkçılık lanetlenmiştir. Örneğin sevgili Peygamberimiz, veda hutbesinde ırkçılığa karşı son derece net bir tavır almıştır. Aynı inanç ve felsefe Yunus’ta da vardır. ‘72 millet birdir bize’ der. Hacı Bektaş-ı Veli de ‘Dili, dini, rengi ne olursa olsun iyiler iyidir. İyiler her an iyidir’ der ve bizler iyilikle yarışmalıyız. Dolasıyla ülkemizdeki mültecileri, sığınmacılara karşı da ırkçılık yapmadan yaklaşmalıyız. Çabamız, sığınmacıların, ülkelerinden ayrılmalarına neden olan koşulları ortadan kaldırmaya dönük olmalıdır. Onları davullarla zurnalarla ülkelerine uğurlayacağımız günleri hep birlikte kurmalı ve inşa etmeliyiz. İnanın bunu mutlaka ama mutlaka başaracağız.

BİRBİRİNİ ÖLDÜRENLER DE MÜSLÜMAN, YERİNDEN YURDUNDAN EDİLENLER DE MÜSLÜMAN 

Suriye’de, Afganistan’da, Yemen’de, Libya’da İslam adına ve ‘Allah Allah’ diyerek birbirini öldürenler Müslümanlar. Yerinden yurdundan edilen, ülkelerinden göç etmek zorunda kalanlar yine Müslümanlar. Üzülerek söylüyorum ki savaş ve açlık nedeniyle acı çeken çocukların büyük bir bölümü yine Müslüman çocukları. Demokrasi, insan hakları, eğitim, sağlık, toplumsal eşitlik ve adalet gibi temel alanlarda Müslüman ülkeler perişanlığı yaşıyor. Bu perişanlığı, adaletsizliği, liyakatli yöneticiler akılcı politikalarla giderebilirler. Bunun yolu da Hacı Bektaş-ı Veli öğretisinden feyz almaktır. Adaletli, akılcı davranmaktır. Çünkü Hacı Bektaş-ı Veli’ye göre, akıl, Allah’ın yeryüzündeki terazisidir.”