İstanbul Gazi Mahallesi’nde 12 Mart 1995’te üç kahvehanenin taranmasıyla başlayan ve polis tarafından 22 kişinin öldürülmesi, 653 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan Gazi Katliamı’nın 26’ncı yıl dönümü dolayısıyla bir anma etkinliği yapılıyor.

Anma yürüyüşü öncesi toplanma noktası olan Gazi Cemevine çıkan sokaklar bariyerlerle kapatıldı. Cemevinin bulunduğu alan, yüzlerce çevik kuvvet polisi, onlarca TOMA ve zırhlı araçla abluka altına alındı. Öte yandan İsmetpaşa Caddesi üzerindeki tüm araçlar polis tarafından çekildi.

Uzun süren bekleyişin ardından Gazi Cemevi’nden çıkan kitle yürüyüşe geçti. "Gazi'den Ümraniye'ye adalet istiyoruz” pankartı taşınan yürüyüşte, katliamda yaşamını yitirenlerin ismini söylenerek, 'Yaşıyor” sloganı atıldı. Polis ablukası altında gerçekleşen yürüyüşe çevrede bulunan çok sayıda yurttaş alkışlarla destek verdi.

HASAN OCAK DÖVİZİNE POLİS ENGELİ
Artı Gerçek'ten Yağmur Kaya'nın haberine göre; Polis, gözaltında öldürülen Hasan Ocak'ın fotoğrafının bulunduğu dövizin alana alınmasını engelledi. Halkın ısrarlı mücadelesiyle döviz alana alındı.

EV HAPSİNİ REDDETTİ
Boğaziçi Üniversitesi'ne destek eylemlerine katıldığı gerekçesiyle hakkında ev hapsi kararı bulunan Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) üyesi Ege Üniversitesi öğrencisi Recep Acar, anmaya katlmak üzere kelepçesini çıkararak bulunduğu konutu terk etti.  Acar, "Ev hapsini tanımadığımı ilan ederek, Gazi Mahallesi'ne Gazi katliamında yaşamını yitirenleri 26. yılında anmaya gidiyorum" dedi. 

GAZİ OLAYLARI 26 YILDIR KARANLIKTA
Gazi Mahallesi'nde bulunan Öntaş, Yavuz ve Dostlar kahvehaneleri ile Sarıoğlu Pastanesi silahla tarandı. 76 yaşındaki Halil Kaya'nın yaşamını yitirdiği, 5'i ağır 25 kişinin yaralandığı saldırının ardından saldıganlar, bindikleri taksinin şoförünü de öldürerek 'kayıplara karıştı.' Saldırıyı protesto eden yurttaşların üzerine polis ateş açtı. Mehmet Gündüz, polis kurşunuyla öldürüldü.

Bir gün sonra cenaze töreni için cemevi önünde toplanan binlerce kişiye yeniden saldırıldı. 12 kişi yaşamını yitirirken aralarında gazetecilerin de olduğu çok sayıda kişi yaralandı. 

İstanbul Valiliği Gazi, Zübeyde Hanım ile Esentepe mahallelerinde sokağa çıkma yasağı ilan etti. Mahallelerin giriş ve çıkışlarına polis barikatı kuruldu ve giriş, çıkış polis kontrolünde yapıldı.

ÜMRANİYE'DE 5 KİŞİ ÖLDÜRÜLDÜ
Halk, Ümraniye'ye bağlı 1 Mayıs Mahallesi'nde de Gazi'de yaşanan katliama ses çıkarmak için 15 Mart'ta sokağa çıktı. Polisin kalabalığa açtığı ateş sonucu 5 kişi yaşamını yitirdi.

HASAN OCAK GÖZALTINDA KAYBEDİLDİ
Dört gün içerisinde Gazi Mahallesi’nde 17 ve 1 Mayıs Mahallesi’nde beş olmak üzere toplam 22 kişi öldürüldü, 300’den fazla kişi de yaralandı. Öldürülenlerin bir kısmının polis kurşunuyla öldüğü otopsi raporuyla kanıtlandı.

21 Mart günü ise Hasan Ocak gözaltına alınarak 'kaybedildi.' Kamuoyunun ısrarlı mücadelesiyle Ocak'ın cansız bedeni bulundu.

DÖNEMİN SİYASİLERİ
Dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar'dı. 

Dönemin Başbakanı Tansu Çiller, "devletin sağduyusundan" bahsediyordu:

Açıkça söylüyorum; devlet bu kadar sağduyulu ve olaya bu kadar hakim olmasaydı, bugün kontrol altına alınmış olan bu olay çok daha vahim bir hale gelebilirdi.

Dönemin İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu ise ilan ettirdiği sokağa çıkma yasağı ve polis ablukasıyla yaşananların baş sorumlularından biri olarak tarihe geçti. Dönemin İçişleri Bakanı Nahit Menteşe, "Polis ateş etmedi" ifadesiyle büyük tepki çekti. Dönemin Cumhurbaşkanı ise Süleyman Demirel idi.

Katliamdan sonra açılan davada sanık koltuğunda yalnızca 20 polis vardı. Güvenlik gerekçesiyle 3 şehir gezdirilen dava, sadece iki polisin 4 yıl 32 ay hapis cezası almasıyla sonuçlandı. Tüm sorumluların yargı önüne çıkarılmadığı dava kapandı.