30 Ekim'de İzmir'de yaşanan ve 115 kişinin hayatını kaybettiği, 6,9 büyüklüğündeki depremin etkileri sağlık hizmetlerinde de görülüyor.

İzmir Tabip Odası, 17 Kasım'da bir basın açıklaması gerçekleştirmiş, İzmir'deki hastanelerde mevcut servislerin ve yoğun bakım servislerinin yetersiz kaldığını belirtmişti.

 İzmir Tabip Odası Başkanı Dr. Lütfi Çamlı, "Salgınla mücadelenin sorumluluğu yalnızca yurttaşa, bireye indirgeyerek bu sorunla baş edilemez. Sağlık sistemimizin yanıt verme kapasitesini çok zorlayan bir noktadayız. Salgının böyle devam etmesi, hasta sayılarının böyle artması durumunda hiçbir sağlık sisteminin yeterli olamayacağı, çökeceği göz önüne alınmalıdır"  demişti.

Halkların Demokratik Partisi İzmir Milletvekili ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Üyesi Serpil Kemalbay Pekgözegü, İzmir'de yaşanan sağlık sistemindeki aksaklıklara, sağlık emekçilerinin içinde bulundukları sıkıntılara yönelik Sağlık Bakanlığı Fahrettin Koca'nın cevaplaması için bir soru önergesi verdi.

HDP'li Pekgözegü, Bakan Koca'ya ''30 Ekim 2020 tarihinde yaşanan deprem felaketinden sonra  Covid-19’un hızla yayılacağı tehlikesine karşı  Bakanlığınızca tedbirler alınmış mıdır?'' dedi.

Halkların Demoktarik Partisi İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegü tarafından verilen soru önergesi şu şekilde:

Corona virüs pandemisinin ülkemizde görüldüğü Mart ayı itibarı ile Türkiye’de pandeminin, başta halk sağlığı olmak üzere, ekonomik ve sosyal hayat üzerindeki yıkıcı etkileri devam etmektedir. Türkiye genelinde COVID-19 tanısı konulan, hastaneye yatan, yoğun bakım tedavisi gerektiren hasta sayısındaki ciddi artış endişe verici bir boyut kazanmıştır.

Sağlık Bakanlığı verilerine göre 24 Kasım itibarı ile Türkiye’de salgının başından beri Covid-19 sebebiyle toplam hasta sayısı 460.916 iken 168’i sağlık emekçisi olmak üzere toplam 12.672 yaşam yitimi olduğu belirtilmektedir. Yine resmi kaynaklar Türkiye’de mevcut yatak doluluk oranını yüzde 53,5, erişkin yoğun bakım doluluk oranını ise yüzde 69,9 olarak açıklamıştır.

Sağlık meslek örgütleri temsilcileri, hekimler ve uzmanlar birçok ilimizde Covid-19 hastalarının tedavi gördüğü yoğun bakım üniteleri ve servislerin tamamen dolduğunu, hastaların yatak sırası beklerken yaşamlarını yitirdiklerini, 112 acil servis ambulanslarının sürekli boş yatak aradığını ve bulmakta büyük zorluk çekildiğini dile getirmekte iken sağlık sisteminin yükü kaldıramadığı ve sağlık çalışanlarının tükenme noktasına geldiklerini özellikle vurgulamaktadırlar.

Bakanlığı’nın pandemi sürecinde şeffaf olmayan gerçek olgu ve ölüm sayıları konusunda yeterli bilgiyi paylaşmaması, belediyeler ve meslek örgütleri tarafından farklı rakamların verilmesi ile de kamuoyu yeterli bilgiye sahip olamamaktadır. Bilim insanlarının çeşitli kaynaklara ve saha gözlemlerine dayanarak yapmış oldukları epidemiyolojik tahminlerle bugün artık salgın eğrisinin ilk tepe noktasına ulaştığı ve çok fazla olgu sayısıyla karşı karşıya kaldığımızı göstermektedir. Özellikle Ekim ayının sonlarından itibaren görünen yükselme eğilimi korkutucudur. Yaşamını yitiren yurttaşlarımızın yüksekliği ise endişe verici bir duruma gelmiştir.

Özellikle 30 Ekim tarihinde İzmir’de yaşanan deprem felaketinin ardından resmi makamlarca vaka sayısının depremin başladığı güne göre iki katına çıktığı açıklanmıştır. İzmir’de salgının kontrolden çıktığının belirtildiği 17 Kasım’da İzmir Tabip Odası tarafından yapılan basın açıklamasında İzmir’de günlük test pozitiflik oranlarının duyumlara göre %30’lar düzeyine ulaştığı, 3000-3500 kişide test pozitif saptanabildiği, ambulansların vakaları taşımakta zorlandığı ifade edilmiştir. Aynı zamanda hastanelerde mevcut servislerin, yoğun bakımların yetmediği, yeni COVİD-19 servisleri ve yoğun bakımların açıldığı, serviste ya da yoğun bakımda yatması gereken birçok hastanın acillerde ya da servislerde bekletilip yatakların boşalması için bekletildiği de dile getirilmiştir. Sadece COVID-19 hastaları değil, diğer hastalar da servis, yatak, yoğun bakım sıkıntısı yüzünden kamusal sağlık hizmetine ulaşmakta güçlük çekildiği, hızlı tanı ve tedavinin yaşamsal önem taşıdığı bir çok hastalığın taramasının da yapılmadığı, aile hekimlerinin artık tükenme noktasına geldiği, ilçe sağlık müdürlüklerinin ve TSM’lerin üzerine yıkılan filyasyon çalışmalarında olgulara yetişilemediği, giderek artan sayıda pozitif ve temaslı olgu ve izlenime yetişemedikleri, günlerce ilacına ulaşamayan hastaların sayısının giderek artmakta olduğu yine aynı basın açıklamasında ifade edilmiştir.

Bu bağlamda;

  1. İzmir’de hastanelerin mevcut servisleri ile yoğun bakım ünitelerinin doluluk oranı nedir?
  2. Serviste ya da yoğun bakımda yatması gereken birçok hastanın acillerde ya da servislerde bekletilip yatakların boşalması için bekletildiği iddiaları araştırılmış mıdır? Araştırıldı ise doğru mudur?
  3. İzmir’de doluluk oranı %100 olan hastanelerde yatan hastaların ne kadarı Covid- 19 nedeniyle ve ne kadarı diğer hastalıklardan dolayı yatmaktadır?
  4. 30 Ekim 2020 tarihinde yaşanan deprem felaketinden sonra Covid-19’un hızla yayılacağı tehlikesine karşı Bakanlığınızca tedbirler alınmış mıdır? Alındı ise ne gibi tedbirler alınmıştır?
  5. İzmir’de hastanelerde yatak doluluk oranının %100 olduğu dikkate alındığında İzmir’de yaşayan yurttaşlarımızın başta Covid 19 salgını ve diğer hastalıklardan dolayı hizmet alması için bakanlığınız tarafından herhangi bir çalışması olacak mıdır?
  6. İzmir ilinde Covid-19 nedeniyle yaşamını yitiren sağlık emekçilerinin sayısı kaçtır?
  7. İzmir ilinde Covid-19 tanısı konulan sağlık emekçisi sayısı kaçtır?
  8. İzmir ilinde Covid-19 tanısı konulan ve hastanede yatan sağlık emekçisi sayısı kaçtır?
  9. Türkiye’de bir çok ilde yoğun bakım ünitelerinin dolu olduğu, ambulansların hastaları taşımakta zorlandığı bilgileri ulaşmasına karşı Bakanlığınızın aldığı tedbirler nelerdir?
  10. Halkın ve tükenme noktasına gelen sağlık emekçilerinin sağlığını daha fazla riske atmaktan kaçınmaya yönelik olarak ne gibi önlemler alınması düşünülmektedir?
  11. Atama bekleyen yüzbinlerce sağlık emekçisi bulunmakta iken sadece 12 bin sağlık emekçisi ataması yapılması ile sağlık emekçilerinin yükünün hafifletilebilmesi mümkün müdür?
  12. Çeşitli birimleri ile Bakanlığınızca açıklanan veriler arasındaki büyük farkın sebebi nedir? Mesela İstanbul’da Belediye Başkanı tarafından açıklanan verilerin bakanlığınızca Türkiye genelindeki veri sayısından daha fazla olması neden kaynaklanmaktadır?
  13. İnsan Hakları Derneği’nin 2020 yılı Raporuna göre cezaevlerinde en az 604’ü ağır olmak üzere ve yine en az 1605 hasta mahpusun olduğu göz önünde bulundurulduğunda pandemiden dolayı yaşanacak ölümleri önlemeye yönelik Bakanlığınızın çalışması ve planlaması nedir?
  14. Maske, Mesafe ve Temizlik uyarıları ile sorumluluğu halka yüklemek dışında hükümetiniz tarafından alınacak güvenceli kapanmaya ilişkin herhangi bir tedbire yönelik çalışmalarınız bulunmakta mıdır?