İzmir'de, geçen yıl 30 Ekim'de meydana gelen 6.9'luk depremde 11 kişinin yaşamını yitirdiği Yağcıoğlu Apartmanı'nın fenni mesulü Orhan Ayber ve tutuklu müteahhit Şerafettin Ağar'ın 'bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olmak' suçundan yargılanmalarına başlandı.

İzmir 11'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya tutuklu sanık Şerafettin Ağar, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. Diğer sanık Orhan Ayber, depremzedeler ve taraf avukatları ise salonda hazır bulundu. Mahkeme başkanı, savunma için ilk sözü sanık Ağar'a verdi. Üzerine atılı suçlamayı kabul etmeyen Ağar, kolon kesildiği için binanın yıkıldığını savundu. Ağar, "Hayatını kaybeden vatandaşlara rahmet, yaralılara da şifa dilerim. Apartmanın yapılmasında hiçbir kusurum yok. 40 yıllık müteahhitlik hayatımda 251 bina yaptım. Hiçbiri yıkılmadığı gibi hiçbirinde çatlak bile yok. Örnek müteahhit olmak için uğraştım. Yağcıoğlu'nda A blok ayaktayken B blokun yıkılması tesadüf değildir. Bina dış etmenler sebebiyle yıkılmıştır. Kolon kesilmesi nedeniyle bina yıkıldı, bunu yapanlar hakkında suç duyurusunda da bulundum. Sosyal medya hesabımdan depremden önce 1999 önce yapılan binaların yıkılıp, yeniden yapılması gerektiğini belirtmiştim çünkü o binalar 1975 yılı deprem yönetmenliğine göre yapıldı. Suçlular kolonları kesenlerdir. 11 aydır cezaevindeyim ve sağlık sorunlarım var. Tahliyemi talep ediyorum" diye konuştu.

'BODRUM KATINDA SU OLDUĞUNU MÜTEAHHİDE BİLDİRDİM'
Binanın fenni mesulü sanık Orhan Ayber de kolon kesme olayının kendi döneminde olmadığını, bodrum katında ise su olduğunu müteahhide bildirdiğini söyledi. Ayber, "1975 yönetmenliğinde nervürlü demir kullanma zorunluluğu yoktu. 1999'da Marmara depreminden sonra kullanımı zorunlu hale geldi. Beton kalitesini tutturmak kolay değildi çünkü hazır beton yoktu. Beton ihtiyaçlarını belirli gruplar karşılıyordu ve hiçbirimizin denetleme imkanı yoktu. 2000 yılından sonra hazır betona geçildi. Yağcıoğlu Apartmanı, yapıldıktan sonra çeşitli depremler olmasına rağmen binada çatlak bile oluşmadı. Kolon kesme olayından haberdar değilim. Muhtemelen ben istifa ettikten sonra olmuştur. 1999 yılında görevden ayrıldım" dedi.

Müşteki avukatlarının, binanın yapımı sırasında bodrum katında su olup olmadığını sorması üzerine Ayber, "Zeminde biriken suları gördüm. İnşaat yapılırken de su vardı. Biriken suyu pompayla çektirdim. Müteahhide de bilgi verdim ama belediyeye bildirmedim" yanıtını verdi.

Müşteki avukatlarının, depremde yıkılan diğer binalara göre Yağcıoğlu'nda üst katta oturanların can kaybının fazla olmasının nedenini sorduğu Ayber, "Bina, 23 numaralı kolon ve perdenin kesilmesi sebebiyle yıkılmıştır. Kolonların zayıflığı söz konusu değildir" dedi.

'ZEMİNDE SU HEP VARDI'
Duruşmaya katılan depremzedeler ise sanıklar hakkında şikayetlerini yineledi. Depreme eşi ve kayınvalidesiyle yakalanan ve yaralı kurtulduklarını belirten Halit Sarper Keleş, "Daireyi depremden 16 yıl önce satın almıştık. Binanın zemininde su hep vardı. Bodrum kata dolan suların kovalarla atıldığını biliyorum. Bodrum zemininde su olduğundan kömürlüğü kullanamıyorduk" diye konuştu.

Yeşim Keleş de binanın betonunun yumuşak yapıda olduğunu belirterek, "Tablo asmak için duvara çivi çakmaya bile korkuyorduk" dedi.

Depremzedeler, şikayetlerini yinelerken sanık avukatları, müvekkillerinin beraatini talep etti.

DURUŞMA ERTELENDİ
Mahkeme başkanı, sanık Şerafettin Ağar'ın tutukluluk halinin devamına karar vererek, duruşmayı 1 erteledi.