Toplumsal Haber Merkezi

Memurlara ek gösterge verilmesi 2018 yılı seçimlerinden önce gündeme gelmiş, AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan yeni dönemde polislerin, öğretmenlerin, hemşirelerin, din görevlilerinin ve diğer idarecilerin emeklilik ek göstergelerinde artış yapılacağını açıklamıştı. 

Geçtiğimiz günlerde Memur-Sen heyetiyle Erdoğan'ın yaptığı görüşmede de gündem 3600 ek gösterge oldu. Memur-Sen’den ziyaret sonrası yapılan açıklamada, Memur-Sen Başkanı Ali Yalçın’ın 3600 ek gösterge ve sözleşmeli istihdam konusunda katkı sunacaklarını ifade ettiği belirtildi. 

Kamuoyu 3600 ek gösterge tartışmasını ekonomik boyutlarıyla tartışırken, Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) eski Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, özellikle imam ve imam emeklilerine yönelik vaadin yol açacağı yapısal sorunlara işaret etti. Sosyal medya hesabından duruma ilişkin açıklama paylaşan Eminağaoğlu, 3600 ek gösterge söyleminin "devlet personel rejimini laik yörüngeden tamamen çıkartmak" anlamına geldiğinin altını çizdi.

Eminağaoğlu'nun açıklamaları şu şekilde:

765 SY TCY md 163'ün KALDIRILMASI BÜYÜK BİR HATA. İDİ!

ŞİMDİ DE İMAM VE EMEKLİLERİNE 3600 EK GÖSTERGE SÖYLEMİ İLE PERSONEL REJİMİNE DARBE VE YENİ BİR HATA!

İmamlara ve emeklilerine 3600 ek gösterge demek, devlet personel rejimini çökertmek demek.
Devlet personel rejimini laik yörüngeden tamamen çıkartmak demek.
3600 ek gösterge, her meslek ve kadro için değil, sadece nitelik, yeterlik ve özellik taşıyan meslek ve kadrolar için uygulanan bir ek gösterge.
İmamların bu sınıfa sokulması, laikliğe ve dolayısıyla Anayasa'nın 2 nci maddesine vurulacak bir darbedir. 
Bu durumun İsmail Kahraman anlayışından bir farkı yoktur.
Belli meslekler ortaya atılarak, o meslekler kullanılarak, onlar yanında imamlara da ek gösterge söylemi kabul edilemez.
Konu, emekli maaşlarının azlığı nedeniyle düşük yaşam standardı ile ilgilidir.
Çözüm ise tüm emeklileri kapsamına alacak biçimde emekli maaşlarının asgari belli bir düzeye çıkartılması ile olanaklıdır.
AKP'nin imamlara da 3600 ek gösterge konusunu ortaya atıp sözünü tutamadığı ve samimi davranmadığını ortaya koymak için, imamlara ve emeklilerine 3600 ek gösterge konusubub yaşama geçirilmesi savunulamaz!
30 yıl çalışan memurların emekli ikramiyelerin de 30.000 TL artacak şekilde formule edilmesi, imamlara verilecek ödün konusunda bir sus payı niteliği de taşımamalıdır.
Cumhuriyetin, "devletin" hiç bir memuru bu durumu da kabul etmemektedir.
765 sayılı TCY md 163'ün kaldırılması sonrasında Türkiye nerelere geldi...
Şimdi de personel rejimi içinde yer almaması gereken imamlara en üst derecede bir taltif hiç bir gerekçe ile savunulamaz, sömürü konusu da edilemez.

İMAMLAR... 

"ARAPÇA/YABANCI DİL" BİLMEDEN ARAPÇA İBADET YAPTIRAN, 

DOLAYISIYLA DİL TAZMİNATI BİLE ALMAYI HAKETMEDEN İMAMLIK YAPANLARA, ŞİMDİ BİR DE 3600 EK GÖSTERGE!..

İbadet, Türkçe veya diğer bir ifade ile kişinin bildiği anladığı dilde yapılmalı.
İmamların devlet memuru olmamaları konusu da bir yana, Türkiye'de camilerde ibadet Türkçe olmayınca, ibadet yaptıran imamların hepsi kuşkusuz ileri derecede Arapça bilmeli.
Böyle olunca, Arapça/yabancı dil bilen imamların hepsi dil tazminatı alıyor olmalı.
Acaba imamların ne kadarı dil tazminatı alıyor!
ÖSYM tarafından yapılan kamu personeli dil sınavına girseler acaba ne kadarı gerekli olan barajı geçebilir!
Örneğin yabancı dil bilmeyen kişi tercümanlık görevi yapabilir mi...
Arapça bilmeyen, ÖSYM sınavına girse barajı aşamayan kişi, imamlık ve de arapça ibadet yaptırabilir mi, nasıl yaptırabilir...
İşte bu imamların elinde inanç ve ibadet özgürlüğü...
Mesleklerinin zorunlu gereği olarak Arapça bilmeleri gerektiğinden, bu nedenle de yabancı dil tazminatı bile almaları gerekirken, yetersizlik nedeniyle bu tazminatı bile haketmeyen, kendi mesleklerini yapamayacak olan imamlara şimdi bir de 3600 ek gösterge söylemi ki, üstelik bu söylem hem personel rejimi ile hem de laiklikle doğrudan çatışan bir söylem!