Adalet Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığı arasında cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlülere din eğitiminin verilmesi konusunda yapılan protokol, 3 Aralık 2019 tarihinde imzalandı. Adalet Bakanlığı yetkililerinin yaptığı açıklamada, il ve ilçe müftülükleri tarafından görevlendirilen cezaevi vaizlerinin, din ve ahlak eğitimi dersleri, Kur'an-ı Kerim kursu hizmetleri ve konferansları verdiği, 585 vaiz tarafından gerçekleştirilen bu programların bin 500 vaiz tarafından yapılmasını hedeflendiği belirtildi. Ayrıca "Dini eğitim ve ahlaki gelişimlerine katkı vermek", "Rehabilitasyon sürecine katkıda bulunmak", "Milli, manevi ve sosyal gelişimlerine katkı sağlamak", "Yeniden suç işlemelerini önlemek" ve "Din eğitimi çalışmalarını geliştirmek" gibi protokolün amacına ilişkin maddeler sıralanıyor. 

‘KİNDAR BİR YAPI GELİŞTİRİLMEK İSTENİYOR’
MA'da Erdoğan Alayumat'un haberine göre; İmzalanan protokol ve amacına ilişkin konuşan Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Hüda Kaya, AKP iktidarının politikaları sonucu dindar gençlik yerine kindar ve sokak milisleri oluşturulduğunu, iktidarın bu tür çalışmalarla kendine muhalif olanlara karşı bir saldırı aygıtı yaratmaya çalıştığını ifade etti. İktidarın söz konusu protokolle cezaevlerinde de kindar bir yapıyı geliştirmeye çalıştığını dile getiren Kaya, cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine dikkat çekerek, dini rehabiliteden önce insanca yaşam koşullarının sağlanması gerektiğini vurguladı. 

‘İNCANCA ÖLÜM HAKKI BİLE ÇOK GÖRÜLÜYOR’
Cezaevlerindeki özellikle adli tutukluların uğraş alanlarının olması gerektiğini dile getiren Kaya, “Cezaevlerinde eğitimi düşük ve psikolojik desteğe ihtiyacı olan her tutukluya el sanatları, okuma-yazma eğitimleri ve varsa dini eğitim talepleri karşılanmalı. Ancak iktidar cezaevlerindeki hizmetler konusunda samimiyse öncelikle cezaevlerinde sağlıklı yaşam koşullarını sağlanmalı. Cezaevlerinde ağır şartlarda insanlık dışı uygulamalar dayatılıyorken, hangi rehabilite edilişten bahsediliyor? İnsanlar cezaevlerinde tedavi edilemedikleri için ölüyorlar. Her gün cezaevlerinden tabutlar çıkıyor. Yüzlerce insan ölümle pençeleşirken ve tahliye edilmesi gerekirken, tahliye edilmiyorlar. İnsanlara bırakın yaşam hakkını, insanca ölüm hakkı bile çok görülüyor” ifadelerini kullandı. 

‘SAMİMİ OLSAYDILAR ADALETİ SAĞLARLARDI’
Hüda Kaya, iktidarın din eğitiminden önce dinin en önemli kaidesi olan adaleti, barışı ve huzuru sağlaması gerektiğini ifade etti. “İktidar, dini gerekliliklere ilişkin istediklerinde gerçekten samimi olsaydı adaleti, barışı ve huzuru sağlamakta çırpınırdı” diyen Kaya,  şöyle devam etti: “Türkiye’nin tamamı zaten açık cezaevine dönmüş durumda. Konuşmaktan dahi korkar hale getirilen her insanın aslında rehabiliteye ihtiyacı var. İktidar bu politikalarıyla insanları hasta etti. İnsanlar konuşamıyor ve düşüncelerini ifade edemiyorlar. Toplumda güven ve umut yok olmuş durumda. Yüz binlerce insan intiharın eşiğinde. Rehabilite edilmesi gereken bir Türkiye’yi yaratmış durumdalar. Şimdi de kalkmış duvarlar arasına hapsedilen insanlara dinsel rehabiliteden bahsediyorlar.” 

Cezaevlerinde verilmesi düşünülen dini eğitimlerinin yalnızca Sünni mezhebini kapsadığını da dile getiren Kaya, “Bu ülkedeki cezaevlerinde farklı inançlardan, mezheplerden kimse yok mu? Onların bu ihtiyaçları nasıl karşılanacak?” diye sordu.