İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde 2019 Aralık ayında işe alınan beyaz masa personellerinden Erkan Altay işten atıldı. Altay, açık LGBTİ+ kimliğinin ve gördüğü yanlışları eleştirmenin cezasının verilmek istendiğini söylüyor.

Erkan Altay, 2019 Aralık ayında İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) beyaz masada işe başladı. Sözleşmesini imzaladıktan sonra İBB hekimi kendisine askerlikten muafiyet gerekçesini sordu. Altay, eşcinsel olduğu için rapor aldığını söyledi. Kendisine bu sorunun sorulmasını ve sonraki sürecin tamamının sorunlu olduğunu belirten Altay, bu durumu müdürleri F.S.’ye aktardı. Yaşananların ardından 6 Ocak’ta ise işine son verildi.

Altay, işe alım sürecinde karşılaştığı sorunları müdürüne anlattıktan ve cinsel yönelimini İBB hekimine söyledikten sonra müdürün kendisine “tepkisel ve ayrımcı” davrandığını söylüyor.

Altay, yaşanan süreci KaosGL'ye şöyle anlattı:

İşe alım süreci oldukça adil testlerle başladı. Genel kültür, genel yetenek, klavye testi gibi sınavlardan sonra sözlü mülakata alındık. Herhangi bir siyasi görüş önceliği hiç yoktu. Her türden insanın sınavlara ve mülakata çağrılmış olması çok hoşuma gitti. Niteliklerim ve tecrübemin uygun görülmesi nedeni ile mülakatım kısa ve olumlu oldu.  Zaten onda da belediyeyi ve İstanbul’u tanımak, kendimi anlatmak dışında bir teste tabi tutulmadım. Ertesi gün işe alım sürecimin olumlu olduğu bana bildirildi. Heyecanlandım ve yeni döneme katkı sunabileceğim için mutlu oldum. Bundan sonra süreç çok sorunlu ilerlemeye başladı. Fakülte öğrenimim sırasında da öğrendiğim basit halkla ilişkiler taktiklerinin üstümüzde uygulandığını tespit ettim. Evim iş yerine uzak olduğundan daha yakına taşınma kararı vermem gerekiyordu ve bu yüzden maaş bilgisini sorduğumda bana bilgi verilmedi. Gelince öğrenirsiniz, dendi. İşe giriş belgeleri istendi. Koşullar, ücret gibi konularda sıfıra yakın bilgi ile belgelerimi, raporlarımı çıkarıp teslim ettim. Bekleme salonunda sözleşmeleri imzalatmaya başladılar, maaşı sordum yine cevap alamadım. 'İçeride öğrenirsiniz' dediler yine söylemediler. 'Peki' deyip bulunduğum kuruma olan güvenim nedeni ile sözleşmeyi imzaladım. İçeride gruplar halinde bizi alıp maaş hakkında net bir rakam olmadığını asgari ücretin altında kalmayacağından emin olmamızın yeterli olduğunu ilettiler. Ocak ayında farklar olacağını yemek ve yolun maaşa dahil olduğunu ilettiler. İşlemleri tamamlayıp gruptaki diğer arkadaşlar ile revire gittik. Burada İBB doktoru askerlikten muafiyet nedenimi sordu. Eşcinsel olduğum için dedim. Sonra da eve gittim.

SINIF ORTASINDA ANONS ETTİLER

Bu sürecin sorunlu olduğunu ve başkanımızın olmazsa olmaz demokratik ve şeffaf yönetim anlayışı çerçevesinde bu ilerleyişin sorunlu olduğunu düşündüm ve bunu ertesi gün (eğitime başladığımız gün) önceki dönemde birimde göreve başlayan ve yükselen, yeni dönemde ise başkanımız tarafından müdire olarak atanan sayın F.S.’ye ilettim.

Kuruldaki tutumunun aksine hakkımda kirli bir sır öğrenmiş gibi, benimle üstten bakan ve agresif bir şekilde konuştu. Beni ve hareketlerimi inceleyen, yargılayan bir tavrı vardı. İhtimal vermemeye çalışıp, başkanın bakış açısına yakışmayan bir süreç yaşadığımıza inandığımı, öncelikle maaş teklifi alıp ona göre karar vermemiz için şans tanınmasının daha doğru olacağına inandığımı ilettim. Ayrıca iş koşullarının da çok anlatılmadığını, pozisyonun niteliklerimizle ne şekilde uyumlu olması gerektiğini anlamadığımı ilettim.  Grubumuzda her nitelikte kişi olduğunu ve hangi özelliklerin avantaj olup yükselmemizde, kariyer planlamamızda etkili olacağının söylenmediğini ilettim. Sayın Müdire bana saygı duymadığını belli eden bir tutumla benim ne demek istediğimi anlamadığını, niteliği düşük insanları aşağılıyor olduğumu öne sürdü. Ben de ayrımcılık konusunda hassas olduğumu bunu yapacak en son kişi olduğumu ilettim. Fakat bahane bulma mutluluğuna erişmiş bir tavırla, sonra 'İngilizce departmanlarla alakalı sürece bakarız, senin tercihin' dedi. Ama ilgilenecek bir tavrı da yoktu. Ben de teşekkür edip ayrıldım. 'En azından başka alanlara geçme imkanı olacak diyerek' işime arkadaşlarımla uyum içerisinde devam ettim.

Hafta boyunca alışveriş yaptım, evimi Beşiktaş'tan Güngören Merter semtine taşıdım. İş arkadaşlarımla oldukça iyi anlaştım ve kısa sürede samimi arkadaşlıklar kurdum. Kimse ile sorun yaşamadan eğitimimi sürdürdüm. Bir hafta boyunca bu şekilde devam ettim, düzenimi ona göre kurdum.

6 Ocak 2020’de öğleden sonra eğitim sınıfının ortasında ismim anons edildi ve müdire hanımın odasına çağrıldım. Müdire ve iki insan kaynakları elemanı eşliğinde burada mutsuz olacağıma karar verdiklerini ve niteliklerime uymadığını, istersem bir ay sonra açılacak başka bir alan ile ilgili ilana başvurabileceğimi de önermeyi ihmal etmeyerek işime son verildiği tebliğ edildi. Doğal olarak sinirlendim ve yapılanın haksızlık olduğunu ve bu yaptıklarının ciddi bir sorun içerdiğini söyledim. Çocuk oyuncağı gibi bizi işe alıp atamayacaklarını, yaptıklarının hakka girmek olduğunu vurguladım. Sözlerimi kesip beni bastırmaya çalışan F.S. ve insan kaynaklarındaki ekibindeki iki kişi, eşcinsel kimliğimden dolayı bana olan tavrını anladığımı söyleyince daha da panik yaptı ve beni susturmaya çalıştı. Başkanın kendisi gibi yöneticileri hak etmediğini, yeteri kadar kendisini takip ettiğimi ve ilkesel olarak bu yapılanların çok yanlış olduğunu ilettim. Saygı çerçevesinde kalmaya özen gösterdim. Herhangi bir belge imzalamadan odadan ve binadan ayrıldım. İBB hekiminin muafiyet gerekçemi üçüncü kişilerle paylaşıp paylaşmadığını bilmiyorum ama işe aniden bana karşı bir tavır değişikliği ve sözleşmemin sonlandırılması ile karşılaştım.

'YANLIŞTAN DÖNÜLECEGİNE İNANCIM TAM'
İşine son verilen Altay son olarak Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun zarar görmesinin kendisini üzeceğini, yaşadığı haksızlığın düzeltileceğine hâlâ inandığını vurgulayarak şöyle devam etti:

Sadece önceki dönemden kalan kişilerin atama sırasında daha çok araştırılmasını diliyorum. Ben bir şekilde hayatımı devam ettiririm fakat birlikte eğitim içinde olduğum birbirinden değerli arkadaşlarımın bu sürece maruz kalmasına üzüldüm. İnsanların işlere ihtiyacı tabi ki var fakat özellikle bir kamu kurumunda nasıl olsa ne versek kabul edecekler anlayışı ile hareket edilmesine karşı çıkmayı sorumluluk olarak gördüm. Sınıfın ortasında çağrılıp fesih bildirimim yapıldığında da, eşyalarımı toplamak için döndüğümde ne merak içinde olan eğitim arkadaşlarıma ne de eğitmenlerime bu konu hakkında bir bilgi verdim. Başka bir departmana yönlendirildiğimi söylemekle yetinerek oradan ayrıldım. Yeni düzenimi kurarken ailem ve akrabalarıma karşı çelişkili bir hale düştüm. Maddi ve manevi mağdur edildim. İş görüşmeleri nasıl kısa sürede adil ve insana değer veren bir şekilde yapılmaya başlandıysa devamının da aynı kalitede düzeltileceğine inancım tam.



Toplumsal TV'nin son videosunu izlediniz mi: