Halkın Kurtuluş Partisi (HKP), 17-25 Aralık soruşturmalarında adı geçen Erdoğan Bayraktar’ın gündem yaratan itirafları sonrası Bayraktar'la birlikte eski bakanlar Egemen Bağış, Muammer Güler ve Zafer Çağlayan hakkında suç duyurusunda bulundu.

Gazeteci Altan Sancar’a konuşan Çevre ve Şehircilik eski Bakanı Erdoğan Bayraktar, 17/25 Aralık soruşturmasına ilişkin, “Benim dosyamda ne varsa, hem tapeler doğrudur hem teknik takip doğrudur hem de benim telefon konuşmalarım A’dan Z’ye kadar doğrudur. Benim dosyamda hırsızlık yok, görevi kötüye kullanma var. ‘Reis’, Sayın Cumhurbaşkanım beni hırsız çuvalının içine koydu ve attı” dedi.

Bayraktar’ın açıklamalarının ardından Halkın Kurtuluş Partisi avukatları harekete geçti.

DÖRT ESKİ BAKANA SUÇ DUYURUSU
HKP avukatları, Erdoğan Bayraktar, Egemen Bağış, Muammer Güler ve Zafer Çağlayan hakkında, “Suç İşlemek İçin Örgüt Kurmak”, “Zimmet”, “İrtikâp”, “Görevi Kötüye Kullanma” suçlarını işlediklerini belirterek İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığı ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu.

HKP avukatları tarafından Başsavcılığa verilen suç duyurusu dilekçesinde, Erdoğan Bayraktar’ın açıklamasında ikrar ve itirafta bulunduğu belirtildi. Dilekçede, 2014 ve 2015 yılında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına dört eski bakan hakkında yaptıkları suç duyurularına takipsizlik kararı verildiği hatırlatıldı. Takipsizlik kararı veren savcıların görevini kötüye kullanma suçunu işledikleri iddia edildi. Dilekçede 17-25 Aralık operasyonun “FETÖ Kumpası” denilerek kapatıldığına dikkat çekildi.

'DEVLETİN İÇİNDE BİR SUÇ ÖRGÜTÜNÜN BULUNDUĞU…'
Röportajda geçen Erdoğan Bayraktar sözlerinin suç itirafı olduğu belirtilen dilekçede, “Bütün bu ifadeler devletin içinde bir suç örgütünün bulunduğunu göstermektedir. Şüpheli Erdoğan Bayraktar’ın etkin soruşturma yöntemiyle ifadesine başvurulması halinde bu ilişki ağının kolayca ortaya çıkartılması mümkündür” ifadelerine yer verildi.

Anayasa’nın 10’uncu, 14’üncü maddeleri, CMK’nın 160’ncı, 161/1, 161/4 maddeleri hatırlatılan dilekçede, “Esasen yukarıda belirtilen Anayasa ve CMK hükümleri çerçevesinde Cumhuriyet Savcılarının kendiliğinden harekete geçmeleri gerekmektedir. Ama maalesef şimdiye savcılardan kadar böyle bir davranış görülmemiştir” denildi.

HKP avukatları dilekçede, Bayraktar’ın beyanlarında adı geçen TBMM eski Başkanı Cemil Çiçek’inde tanık sıfatıyla beyanının alınmasını talep etti. Erdoğan Bayraktar, Egemen Bağış, Muammer Güler ve Zafer Çağlayan hakkında soruşturma yürütülerek, işlenen suçlar bakanlık göreviyle ilgili olmadığından ivedilikle iddianame hazırlanmasını talep etti.

“BAKANLARI AKLAMAK İÇİN AKP’GİLLER DÜMEN ÇEVİRDİ”
Suç duyurusuna ilişkin HKP Genel Sekreter Yardımcısı Av. Tacettin Çolak açıklama yaptı. Çolak şu ifadelere yer verdi:

17-25 Aralık rüşvet operasyonu AKP yargısı tarafından, “FETÖ Kumpası” denilerek ortadan kaldırılmıştı. Oysa bu operasyondaki tape kayıtları, telefon görüşmeleri, bu görüşmelerdeki “sıfırlayamadım babacım”lar, görüntülerdeki ayakkabı kutularında çıkan milyon dolarlar, yatak odasındaki para sayma makineleri hepsi ortada duruyor.  Reza Zarrab’ın “850 milyon dolar rüşvet verdim” sözü ortada duruyor. “Ticari açığı ben kapattım” sözü ortada duruyor. Bu bakanları aklamak için AKP’giller dümen çevirdi. Sözde soruşturma komisyonu oluşturdular. Ama Yüce Divana sevk oylamasında bu bakanları kurtardılar.

Geçtiğimiz günlerde bu rüşvetçi bakanlardan Erdoğan Bayraktar yaptığı açıklamada, kendisinin operasyonlardaki bütün tape kayıtlarında, teknik takipteki bilgilerin doğru olduğunu kabul etmiştir. “A’dan Z’ye bu bilgiler doğrudur” demiştir. Hatta kendisinin Tayyip Erdoğan tarafından hırsızlar çuvalına doldurulduğu şeklinde sitemde etmiştir. Bunun üstüne gitmek istersem beni öldürürler şeklinde de çok anlamlı bir söz sarf etmiştir. Dolayısıyla kim kimi öldürüyor? Kim kime baskı yapıyor? Burası bir mafya devleti midir? Bu sorularında cevabının bulunması gerekmektedir. 

Biz Halkın Kurtuluş Partisi olarak, bundan sekiz yıl önce savcılarca kapatılan bu dosyaları yeniden açtık. Bakanlıkları bittikten sonra dokunulmazlıkları kalktığı için yine suç duyurularında bulunduk. 4 tane ayrı ayrı suç duyurusunda bulunduk. Bir sonuç alamamıştık. Ama Erdoğan Bayraktar’ın bu son itirafları çok açık bir kanıttır. Geçmişteki takipsizlik kararları hiçbir şekilde kazanılmış bir hak doğurmaz. Dolayısıyla bu itiraflarla Sedat Peker’in ifşaları birleştiğinde ortada mafyatik bir yapılanmanın, çıkar amaçlı bir suç örgütünün faaliyet yürüttüğünü bunun başında da AKP’giller’in bulunduğunun kanıtıdır

HKP'nin geçmişte Anayasa’nın 10, 14’ncü maddeleri, CMK’nın 160, 161’nci maddeleri çerçevesinde görevlerini yapmayan savcıların da suç işlediğinin bilinciyle bu dosyaları yeniden açmıştır" denilen açıklamada "Bugün İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı kanalıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına rüşvet operasyonunda yer alan bakanlar hakkında yeniden suç duyurusunda bulunulmuştur. Savcıları tekrar göreve davet ediyoruz" ifadeleri kullanıldı.