“Türkmenlere gönderilen silah ve mühimmat SADAT üzerinden El Nusra’ya gitti” iddiaları AKP ve MHP tarafından araştırılmaya gerek duyulmaksızın kapatıldı.

HDP Grup Başkanvekilleri Meral Danış Beştaş ve Saruhan Oluç, SADAT adlı kuruluşun El Nusra’ya silah gönderdiğine dair iddiaları Meclis gündemine taşıdı. HDP, SADAT hakkındaki iddialara ilişkin araştırma önergesinin AKP ve MHP’li vekiller tarafından reddedildiğini duyurdu.

Ülkücü mafya lideri Sedat Peker, sosyal paylaşım sitesi YouTube’dan yayınladığı video serisinin 8.’sinde, Suriye iç savaşında silahlı cihatçı Selefi örgüt olan El-Nusra’ya SADAT organizasyonuyla silah gönderildiğini iddia etti. Silahların maliyetini Bayırbucak Türkmenlerine iletilmek üzere kendi parasıyla karşıladığını ifade eden Peker, kendisine gönderilen teşekkür videolarında Arapça konuşmalar gördüğünü belirterek “Türkmenler her yerden teşekkür ediyor. Bir iki tanesi Arapça konuşuyorlar. Bizim Türkmen arkadaşlardan biri ‘Bunlar El Nusracı’ dedi. MİT ve askeriye tarafından organize edilmiyor. SADAT tarafından organize ediliyor” diye konuşmuştu.

Oluç ve Beştaş, resmi internet sitesinden “suikast tekniği” ile “gayri nizami harp” hizmetleri verdiğini de duyuran bu kuruluşun faaliyetlerinin incelenmesi amacıyla Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını talep etti. İlgili önergede şu ifadeler yer aldı:

Uzun süredir uluslararası, ulusal ve yerel medya organlarında bazı gayri resmi yapıların silahlanma, silahlı eğitim vb. alanlarda çalışmalarına dair haberler çıkmakta, TV tartışma programlarının konusu olmakta, siyasi partiler, sivil toplum örgütlerince bu konuya dikkat çeken açıklamalar yapılmaktadır. Tüm bu gelişmeler kamuoyu tarafından endişe ile takip edilmektedir. Son olarak SADAT adlı kuruluşun, El Kaide’nin Suriye kolu olan El Nusra terör örgütüne silah gönderdiğine dair iddialar gündeme gelmiştir. Ayrıca bu kuruluşun resmî internet sitesinden “suikast tekniği” ile “gayri nizami harp” hizmetleri verdiğini duyurması, toplumdaki rahatsızlığı büyütmektedir. Bu tür haberler ve tartışmalar toplumun güven içinde yaşama beklentisini ciddi şekilde yaralamaktadır. Kamuoyunda tartışma ve büyük tedirginlik yaratan bu tür kuruluşların araştırılması ve faaliyetlerine ilişkin incelemelerin yapılması amacıyla, Anayasa’nın 98 inci ve İçtüzüğün 104’üncü ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılması için gereğini arz ve teklif ederiz.

Bilindiği üzere 1990’lar, bu ülkenin hafızasında halen günceldir. Bunun en önemli sebebi, 90’lı yıllarda etkin olan gayrı resmi yapılar ve faaliyetleriydi. Hatta günümüzde bile bu tür yapıların bazıları hakkında hukuki süreçler tamamlanmamıştır. Bir kısmı için ise iddialara yönelik hukuki süreç başlatılmamış, üstleri örtülmüştür. Bu tarz oluşumlar dünyanın çeşitli bölgelerinde de varlıklarını sürdürmektedir. Bu tür yapılar ve oluşum eliyle hukuk yok sayılarak, izlenen insanlık düşmanı yol ve yöntemlerle toplumların geleceği çalınmaktadır. Uluslararası alanda ise çeşitli hukuk düzenlemeleri ve anlaşmalar ile bu tarz oluşumları önlemeye dönük kararlar alınmakta ve yoğun bir mücadele verilmektedir.

Geçtiğimiz günlerde basında çıkan haberlere göre, Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş., daha çok bilinen adı ile SADAT adlı kuruluş, resmi sitesinden “suikast tekniği” ve “gayri nizami harp” hizmetleri verdiğini duyurmuştur. “Bomba imalatı”nın da öğretildiği belirtilen ve bir tahrip eğitim paketinin yer aldığı programda, ayrıca “gayri nizami harp” eğitimi paketi de bulunmaktadır. Bu paket özetle; “istihbarat, mukavemet harekâtı, gerilla harekâtı, kurtarma-kaçırma harekâtı, özel kuvvetler harekâtı, psikolojik harp harekâtı, gayri nizami harp liderliği’’ gibi paramiliter eğitimler içermektedir.

Bu programa göre, gayri nizami harp kursunu bitirenler, şu yetenekleri kazanmaktadırlar: “Sabotaj, baskın, pusu, tahrip, suikast, kurtarma ve kaçırma, tedhiş, sokak hareketleri türü eylemlerde ve gizli etkinliklerden oluşan harekât teknikleri.

SADAT’IN SİLAHLARI EL NUSRA’YA MI?

SADAT, Adnan Tanrıverdi başkanlığında, TSK’nın çeşitli birliklerinden emekli olan 23 subay ve astsubay tarafından kurulmuş ve şirket ana sözleşmesi 28 Şubat 2012 tarihli ve 8015 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlanarak faaliyetlerine başlamıştı. Resmi internet sitesinde kuruluş, “Uluslararası savunma alanında danışmanlık ve askeri eğitim veren ilk ve tek Türk şirketi olarak tanıtılmaktadır. “Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. Danışmanlık, Eğitim ve İkmal olmak üzere üç ana alanda hizmet sunmaktadır” şeklinde bilgi veren SADAT, kuruluş gerekçesinde, “Müslüman ülkelerin hassasiyetine uygun kontrgerilla eğitimi vermek” ifadelerine yer vermektedir. Müslüman ülke hassasiyeti ve Müslüman harp terimlerinin ne olduğu konusundaki tartışmalar kamuoyunun akıl erdiremediği bir biçimde devam etmektedir.

Aynı şekilde yine kuruluş gerekçesinde “Müslüman ülkelerin hassasiyetini bilerek gayri nizami harp/kontrgerilla eğitimi vermek üzere kurulduğu” ifade edilmektedir. Müslüman ülkelerin kontrgerilla savaşındaki hassasiyetinin ne olduğu ise belirtilmemektedir. SADAT’ın kurucusu ve yöneticisi Tanrıverdi’nin, “Mehdi gelecek. Ortamı buna göre hazırlamalıyız” sözleri de toplumda tepki toplamıştır. Öte yandan iktidar bu kuruluşla ilgili sessizliğini korumaktadır. Ayrıca SADAT’ın kurucusu ve yöneticisi olan Emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi’nin daha önce Cumhurbaşkanı Başdanışmanlığı yapmış olması da kamuoyunu endişelendiren faktörlerden biri olmuştur.

SADAT’ın Tokat ve Konya başta olmak üzere birçok bölgede silahlı eğitim kampları olduğunun basına yansımasına rağmen, yetkililer ve iktidar tarafından konu ile ilgili herhangi bir açıklama yapılmamıştır. Ayrıca şirket ile ilgili olarak muhalefet partilerine mensup milletvekillerinin verdikleri soru önergeleri de maalesef yanıtsız bırakılmıştır. Son olarak, “Türkmenlere gönderilen silah ve mühimmat SADAT üzerinden El Nusra’ya gitti” iddiaları gündeme gelmiştir.

Bu haber ve beyanların, yaşanan fiili durumlar da göz önüne alınarak, araştırılması elzem hale gelmiştir. SADAT başta olmak üzere bu tür kurum ve kuruluşların ivedi bir şekilde incelenmesi, siyasal, toplumsal ve uluslararası etkilerinin ve faaliyetlerinin araştırılması için Meclis araştırması açılması TBMM’nin tarihi sorumluluğudur.