HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, HDP’nin politikaları, erken seçim, Cumhurbaşkanı adaylığı, Demokrasi İttifakı ve Gezi Davası hakkında değerlendirmeler yaptı. HDP’nin, başka partilerde olmayan özgün nitelikleri olduğunu söyleyen Sancar, ‘HDP, bireylerin ve farklı bileşenlerin kurucu olarak yer aldığı ve varlıklarını bu şekilde sürdürdüğü bir partidir. Bizler HDP'yi savunma, yaşatma ve büyütme kararımızı sürdürüyoruz” dedi. 

‘ERKEN SEÇİM TALEBİMİZDE DE ISRARCIYIZ’

Son dönemlerde gündemde olan erken seçime ilişkin değerlendirme yapan Sancar, “Biz çoklu seçeneklere göre siyaset yapıyoruz. Bir erken ya da baskın seçim ihtimalini de seçimlerin zamanında yapılma ihtimalini de dikkate alıyoruz. Çalışmalarımızı da dolayısıyla buna göre yürütüyoruz. Ötesinde tahminlerde bulunmak spekülatif olur. Ama iktidarın kendisi için elverişli gördüğü anda seçime gitme ihtimalinin olduğunu varsayıyoruz. Seçim kanunu değişikliklerini beklemek zorunda oldukları gibi bir algı, beklenti yanlıştır.  Yani bir erken ya da baskın seçime gitmek için o değişiklikler gerekçe, engel değildir. Çünkü mevcut seçim kuralları ve hukukuyla seçime gitmeyi pekâlâ kendi avantajlarına uygun bulabilirler. Biz hazırız, hazırlıklıyız. Erken seçim talebimizde de ısrarcıyız. Biz seçimin Haziran 2023’e kalmasını istemiyoruz. Çöküşü hızlandıran bir süreçte derhal halkın hakemliğine başvurmak gerektiğini düşünüyoruz.

‘ORTAK MÜCADELE ZEMİNİNİ SAĞLAMLAŞTIRMAK ÖNCELİĞİYLE HAREKET EDİYORUZ’

‘Demokrasi İttifakı’nın nasıl ilerleyeceğini anlatan Sancar şunları söyledi:

“Biz Demokrasi İttifakını esas itibariyle bir mücadele ortaklığı olarak görüyoruz. Bu hedef bizim son kongre kararımızdır. Kongre, partinin en yüksek karar organıdır. O zamandan bugüne Demokrasi İttifakını örmek için çok çeşitli çalışmalar yaptık. Demokrasi İttifakı bizim açımızdan sadece belirli gruplarla veya partilerle iş birliğinden ibaret değildir. Bunun çok ötesinde bir hedefi içermektedir. Biz Türkiye'de bütün ezilenleri, ötekileştirenleri, mazlumları, mağdurları, emekçileri, kadınları buluşturan bir ortak mücadele hattı inşa etmek istiyoruz ve bunun Türkiye'de çok hayati önem taşıdığını düşünüyoruz. Böyle baskıcı, sömürücü, keyfiliğin sınır tanımaz bir hal aldığı rejimlerde demokrasi güçlerinin, en geniş birlikteliği oluşturmak gibi bir mecburiyetleri vardır. Olağan şartlarda bunu daha esnek tartışabilirdik ama olağanüstü şartlar söz konusu olduğunda bu pek mümkün olmuyor. Şu anda faşizmi kurumsallaştırmaya çalışan bir rejimin varlığından söz ediyoruz. O nedenle Demokrasi İttifakını da buna karşı çıkan bütün güçleri içerecek şekilde tasarladık. Şimdiye kadarki çalışmalarımız bunun belli alanlarda somutlaşması şeklinde ilerliyor. Bizim dışımızda 6 sol, sosyalist yapı ve partiyle kurulmuş bir koordinasyon var; mücadele ortaklığı zemininde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Kürdi partilerle ittifak görüşmelerimiz de bu çerçevede devam ediyor. Ama sözünü ettiğim gibi bu çalışmalar, sadece yapılar ve partilerle sınırlı değil. Toplumsal kesimlerle de doğrudan bağ kurmayı önümüze bir amaç olarak koyduk. Ki bu çerçevede, mesela en çok ezilen inanç gruplarının başında gelen Alevi toplumuyla özel bir program çerçevesinde ilişki kurma, bir bütünlük sağlama çalışması yürütüyoruz. 4 Mayıs'ta Dersim'de, katliamın (Tertele) yıl dönümünde yapılacak etkinliklere ben bizatihi katılacağım. 5 Mayıs'ta da yeni dönem Alevi politikamıza ilişkin dekorasyonumuzu açıklayacağız.  Seçimleri yok saymıyoruz, elbette önemsiz görmüyoruz. Fakat sadece seçime odaklı bir ittifak çalışmasının da kısıtlı kalabileceğini görüyoruz. Ortak mücadele zeminini sağlamlaştırmak önceliğiyle hareket ediyoruz. O zemin sağlamlaşırsa birlikte hareket ettiğimiz, ortak mücadeleyi yürüttüğümüz bütün güçlerle seçim birlikteliğini de çok daha kolay sağlarız.

'ÜÇÜNCÜ YOL…'
Biz yeni döneme “demokratik ve sosyal bir cumhuriyet nasıl kurulur?” hedefiyle gidiyoruz. Oraya ulaşmak için yolları açma gibi bir temel gayretimiz var. Çünkü Türkiye'nin şimdi bulunduğu şartlar yeni bir başlangıç için uygundur. Yeni bir başlangıç için ise şimdiye kadar farklı görünümlerde karşımıza çıkan temel zihniyetin dışında bir yol bulmak gerekiyor. Bu, Üçüncü Yoldur. Cumhuriyet tarihi boyunca pek çok farklı kadro, siyasi parti iktidar oldu; fakat temel zihniyet değişmedi. Bunun en önemli örneği Kürt sorununun demokratik çözümüne yaklaşımdır. Ayrıca geçmişle yüzleşerek yaraları saran ve toplumsal bütünlüğü eşit yurttaşlık üzerine kurmayı hedefleyen bir politika anlayışı da bu iktidarların hedef ve programlarında yer almadı.

‘DEMOKRASİ İTTİFAKINI BİR KURUCU İRADE HALİNE GETİRMEK İSTİYORUZ’
Şu anda da bizim dışımızda kalan siyasi partilerin çoğu, bu saydığım kritik konularda birbirlerinden temelde çok farklılaşmıyorlar. İşte o nedenle Demokrasi İttifakını bir kurucu irade haline getirmek istiyoruz. Parlamento seçimlerine bu ittifakla gideceğiz ve parlamentoda belirleyici bir çoğunluğa ulaşmak bizim temel hedefimiz. Böylelikle yeni bir toplumsal sözleşmenin de mümkün olduğunu ortaya koyma amacındayız. Eksikler, yetersizlikler olabilir ama ana çizgide mesafe kaydettiğimizi söyleyebilirim. Bu da bize gerçekten güç ve umut veriyor.”

‘CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİNİ PARLAMENTO SEÇİMLERİNDEN AYIRIYORUZ’
6’lıı masa ve ‘Demokrasi İttifakı’yla birlikte nasıl bir çalışma yürütüleceği ve kriterler hakkında konuşan Sancar,” Bu konudaki politikalarımız açıktır. Uzun süredir ifade ediyoruz, yazılı bir metne de dönüştürdük.  27 Eylül deklarasyonumuz tam da bu sorunuzun cevabıdır esasen. Biz cumhurbaşkanlığı seçimlerini parlamento seçimlerinden ayırıyoruz. Parlamento seçimleri için biraz önce çizdiğim çerçevede bir strateji takip ediyoruz. Ama Cumhurbaşkanlığı seçimi için diğer muhalefet partilerine de önerimiz ve çağrımız var. O da şudur: Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ortak adayla girme fikrine açığız. Ama bunun için açık diyalog ve müzakere şarttır. Müzakerenin amacı da cumhurbaşkanlığı seçimine hangi temel ilkeler etrafında, hangi geçiş süreci mekanizmaları ve hangi telafi yöntemleriyle gireceğimizdir. Birlikte tartışalım istiyoruz. Bu başlıklarda mutabakat sağlarsak ortak adayı belirlemek zor değildir. İsimleri tartışmak ciddi bir kısıtlılık doğuruyor, tuzaklar içeriyor. İsimlerden değil ilkelerden, süreçlerden ve mekanizmalardan başlayarak bir müzakere yürütmek gerekiyor. Bizim dışımızdaki muhalefet partileri ortak aday konusunda eğer uzlaşırlarsa bizimle bu çerçevede açık bir diyalog ve müzakere yürütmelerini istiyoruz. Ama HDP'nin görünmez olmasını, perde arkasında kalmasını, iradesiz davranmasını -bırakın talep etmeyi- ima eden bir yaklaşımı bile kabul etmeyiz. Çünkü böyle bir durumda seçim sonrasında ortaya çıkacak yeni yönetimin, eskisinden büyük bir farkı olmayacağını düşünüyoruz ve bunun sorumluluğunu taşımak istemiyoruz. O nedenle sonuna kadar bu tavrımızı sürdüreceğiz. Bunun gerçekleşmemesi ihtimaline karşı da kendi çalışmalarımızı yürütüyoruz. HDP, yeni bir başlangıç, demokratik ve sosyal cumhuriyete giden yol ve büyük barış için üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmek için hazırdır” vurgusu yaptı.