Toplumsal Haber

Yargıtay 18. Ceza Dairesi'nin 15 Eylül'de Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı ile ÇHD Üyesi Avukat Barkın Timtik'e İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi'nce verilen cezalar için bozma kararı vermesi sonrası başlayan yargılamanın üçüncü duruşması görüldü. 

Selçuk Kozağaçlı'nın müdafii Avukatı Hasan Fehmi Demir ise duruşmada yaptığı savunmada mahkeme heyetinden Selçuk Kozağaçlı ve Barkın Timtik tahliye edilmesini talep etti.

Duruşmada Kozağaçlı ve Timtik'in tutukluluklarının devamına karar verilirken, dava 17 Kasım'a ertelendi. 

2017'de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından haklarında yakalama kararı verilen ÇHD üyesi Avukat Kozağaçlı ve Barkın Timtik, dava öncesi Baro Başkanlarına 15 Eylül Çarşamba tarihli duruşma için açık mektupla çağrıda bulunmuştu. 

Halkın avukatlığını yaptıkları için yıllardır süren baskı, işkence ve tutsaklıklara maruz kalan avukatlar hakim karşısına yeniden çıkarken, davaya HDP Milletvekili Hüda Kaya, HDP Milletveki Ömer Faruk Gergerlioğlu, HDP Milletveki Züleyha Gülüm, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, CHP Milletvekili Turan Aydoğan, TİP Milletvekili Ahmet Şık'da katılanlar arasındaydı.

Bu ay meslekte 25, hapiste de 5. yılının olduğunu söyleyen Kozağaçlı, "Ne olursa olsun, bugün burada bizim için gelen meslektaşlarımızın düşünceleri bizim avukatlık pratiğimizin aklanması demektir" dedi.

Duruşmada söz alan Kozağaçlı şöyle konuştu:

'OLMAYAN DELİL VARMIŞ GİBİ TAKDİR HAKKI KULLANAMAZSINIZ'

Tahliye etmeyeceksiniz, Türkiye avukatlık tarihinin en kalabalık avukat hazirununun, tutukluluk devam kararının gerekçesini duymaya hakkı var diye düşünüyorum.

Bozma ilamına ilişkin görüşümün sorulmaması bir bozma sebebidir. Ben sizi yükten kurtarayım önceki dosyamdaki savunmalarım, mevcut dosyada da savunmalarımdır.

Dijital delil olmamasına rağmen, takdir hakkımız var, bizce bu delil var diyemezsiniz. Bu mahkeme 7,5 yıldır Hollanda-Belçika belgesinin aslını getirtmeye çalışıyor. Bu delilin aslı yok. Olmayan delil varmış gibi takdir hakkı kullanamazsınız.

'VAR DEDİĞİNİZ DELİLİ GETİREMİYORSANIZ, HERKES YAPAR HAKİMLİĞİ'

Bir delilim var, dedim. Getir dediler, getiremedim. Bu durum, meslek hayatım boyunca düşmek istemediğim bir durum. Var dediğiniz delili getirtemiyorsanız, herkes yapar hakimliği. Polis, olmayan bir dijital delile dayanıyor. Yakalandılar ve size güveniyorlar artık. Tanık, paranoyak şizofren tanım var, olmayan insanlar hakkında konuştuğumu tespit ettiler, diyor. Bu durum 2011’de. Bizimle ilgili vermiş olduğu ifade 2012. Tanığın içtiğini söylediği ilaçları file verin, ben dhkpc üyesiyim der, itirafçı olur. Tanığın, benim dışımda dhkpc üyesi olduğunu söylediği kişiler: Babası, Gülben Ergen, Tarkan.

AYM BAŞKANININ, TÜRKİYEDEKİ YARGIYI BEŞ PARALIK ETTİLER DEDİĞİ HAKİM YARGILADI BİZİ

Tanığın 141 dosyada ifadesi var. 10 yaşında örgüte girdiğini söylüyor. Ben olsam bu kişiyi dosyalara tanık gösteren polise maaş vermem.

Dosyamızdaki ifadesinde tanık, İstanbul 37. AğCM başkanının kendisini başka dosyada yargıladığını ve bu avukatlar hakkında bir şeyler bilmiyor musun, gel konuş, dediğini söyledi.

AYM başkanının, Türkiye’deki yargıyı beş paralık ettiler, dediği hakim yargıladı bizi.

Bu gece evimde veya hapishanede uyuyacağım. Her durumda rahat uyuyacağım. Çünkü, bizimle ilgili beyanda bulunan tanığın ne olduğunu buradaki herkes öğrendi.

'DAYANDIĞINIZ DELİLLER HİÇ VAR OLMAMIŞ'

Ben rahat uyurum ama heyetin durumu müşkül. Bu tanığın ifadesine dayanarak, hakkımızda karar veremezsiniz. Esasını getiremediğiniz delilin neden esasına girelim. Bugüne kadar bu delillerle ilgili konuşmama sebebimiz bu. Dayandığınız deliller hiç var olmamış. 160 gün boyunca hakkımda 5 defa tutukluluk incelemesi yapıldı ve tutukluluk devam kararı verildi. Bana veya avukatıma hiç sorulmadı. 5 yıllık azami süre tutukluluğumu doldurdum. 1 ay geçti.

'2 AY BOYUNCA SAVCININ KAPISINDA YATTIM'

İstanbul 37. AğCM dosyamda bir yakalanma durumum var. Bırakıldıktan sonra 4 yıl boyunca duruşmalara katıldım. Bir akşam duruşma için çalışırken diğer sanıklardan birinin evindeydim. Evdeki iki arkadaşımı aldılar. Beni almadılar.

2 ay boyunca savcının kapısında yattım, arkadaşlarımızı bırakın diye. Ofisimin önündeyken üstüme atladılar ve yakaladılar. Savcıya 2 ay önce neden yakalamadıklarını sorduğumda önüme 3 fotoğraf koydular.

'ARKADAŞIMIN EVİNDE KALDIĞIM İÇİN TUTUKLANDIM'

Soma madem katliamı duruşması için gittiğimde İzmir’de kalıyorum. ÇHD İzmir Şube başkanı beni eve bırakmış. Gittiğim yer de ÇHD genel sekreterinin evi. Yan apartmanda tanığın babası oturuyormuş benim onu öldüreceğimi söylemiş polis. Bunun üzerine bu kişiyi alıp ifade almışlar. Arkadaşımın evinde kaldığım için yakalandım. Bunun üzerine tutuklandım. Devam eden tutukluluğuma ilişkin yakalanma sebebim bu.

'17-25'İN POLİSLERİ, SAVCILARI HAKİMLERİ'

38 tane kolluk memuru, 5 savcı, 2 yargıç çalışmış hazırlık dosyamda. 22 Aralık 2013’te hakim karşısına çıktım. Tarihi hatırlayabildiniz mi? 17-25’in polisleri, savcıları, hakimleri. 

'BENİM HAKKIMDA HAZIRLANAN SAHTE BELGELERİ KULLANAMAZSINIZ'

Cumhurbaşkanı bu polislerin hazırladığı evrakı reddettiğinde dosyalarını yok ettiğiniz polislerin benim hakkımda hazırladığı sahte belgeleri kullanamazsınız. Ama Erdoğan Bayraktar kabul ediyor, ona mütalaa verilsin.

'EBRU TİMLİK BENİM ABLAMDI. ADALETSİZLİKLE SON BULSUN DİYE AÇ KALDI'

Tahliye talebinde bulunmayacağım, beni tahliye etmek zorundasınız. Ebru Timtik benim ablamdı. 238 gün boyunca, memlekette adaletsizlikler son bulsun diye aç kaldı ve onu kaybettik. Ortada bir cinayet var, bizim tahliyemizle bu cinayet bu adaletsizlik bir nebze olsun giderilebilir mi diye düşündüm. Tahliyemiz bunu sağlayabilir.

'YARGISAL DEĞİL SİYASAL KARARLAR VAR'

Bizim hakkımızdaki tutukluluk devam kararlarının yargısal faaliyetle ilgisi olmadığını, siyasal kararlar olduğunu biliyorum. 

'ADALETİN YARGIÇLAR TARAFINDAN SAĞLANAMAYACAĞINI ANLADIM'

Adalet sağlama duygusuyla hukuk fakültesine girmiştim, yargıç olmak istiyordum. Anayasa dersinde yasama, yürütme, yargının aslında aynı amaca hizmet ettiğini fark edince, adaletin yargıçlar tarafından sağlanamayacağını anladım.

'ÖLÜM ORUÇLARI SÜRECİNDE ANLADIM'

Avukatlık yaparak adalete katkıda bulunabileceğimi düşündüm. Avukat olarak toplumsal meselelerde rol alınabileceğini ölüm oruçları sürecinde anladım. Bu insanları yaşatabilirdik.

'BİZİM ADALETİMİZ EMİNE ŞENYAŞARDIR'

Siz bizi durdurmak istiyorsunuz. Biz durmayacağız. Bizim yaptığımız avukatlık sizin istediğiniz gibi sadece dilekçe yazarak yapılan avukatlık değil bizimki. Bizi bu yüzden tutamazsınız. Bizim adaletimiz Emine Şenyaşar’dır. Biz, Çorlu tren katliamında ölenlerin ailelerinin yanındayız, Hendek’teki havai fişek patlamasında ölenlerin aileleriyle birlikteyiz.

Duruşmada söz alan Barkın Timtik ise şöyle konuştu:

'DOSYAYA ATANDIĞINIZ GÜNDEN BERİ SİZDE ÇOK HUKİKİ KARARLAR GÖRMEDİK'
Duruşmada söz alan tutuklu ÇHD üyesi Barkın Timtik, konuşmasında ölüm orucunun 238. gününde hayatını kaybeden Avukat Ebru Timtik'in kardeşi olduğunu hatırlattı.

"Tahliye talebinde bulunmayacağım çünkü beni tahliye etmek zorundasınız" diyen Timtik şunları kaydetti:

Av. Ebru Timtik benim ablamdı, memlekette süregelen tüm hukuksuzluklara, adaletsizliklere karşı sürdürdüğü açlık eyleminde 238. gününde onu kaybettik.

Çok dizi izlemem ama geçen gün Şahsiyet diye bir dizi gördüm, 'Adalet şahsi bir mesele değil, şahsiyet meselesidir' diyordu. Av. Ebru Timtik’in istediği adalet, hepimiz için bir şahsiyet meselesiydi.

Bugün sizden tahliye talep etmeyeceğim çünkü bu dosyaya atandığınız günden beri sizden de çok hukuki kararlar görmedik. Şimdi o yüzden sizden tahliye talep etmeyeceğim.

'BENİM VİCDANIM BENİ HALKIN BÜROSUNA GETİRDİ'

Ama konuşmak zorunda hissediyorum kendimi. Burada olan avukat arkadaşlarıma ve en çok ablama karşı borçlu hissediyorum.

Bizim ablamla annemize bir diploma borcumuz vardı, YÖK eylemlerine bile katılmadık bu nedenle. Tecrite karşı başlatılan ölüm oruçlarını üniversite hayatım boyunca takip ettim. Bu eylemin etkisi nedeniyle Halkın Hukuk Bürosuna geldim.

Halkın Hukuk Bürosu nasıl bir büro? Bütün yasal yolları deneyen ama bununla sonlanmayan bir büro... Gerekirse müvekkillerimizle dayak yiyeceğimiz bir büro.

Sizin bizi burada tahliye etmeniz gerekiyor, ama etmiyorsunuz, ne yapacağız? Sınır koyuyorsunuz ne yapacağız? Benim vicdanım, ahlakım beni Halkın Hukuk Bürosuna getirdi.


GÜNCELLEME

ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı ile ÇHD Üyesi Avukat Barkın Timtik’in yargılandığı davanın üçüncü duruşması İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başladı. 

Selçuk Kozağaçlı ve Barkın Timtik, mahkeme salonuna alkışlar eşliğinde girdi. Mahkeme başkanı uyarıda bulundu.

Savcı, ÇHD Başkanı Selçuk Kozağaçlı ve ÇHD Üyesi Avukat Barkın Timtik'in tutukluluğuna devam edilmesini talep etti.

AVUKATLAR MAHKEMEDE KONUŞTU
Selçuk Kozağaçlı'nın müdafii Avukatı Hasan Fehmi Demir duruşmada yaptığı savunmada şu ifadeleri kullandı:

Tutukluluk durumunun mahkeme tarafından sürekli hale getirilmesinin sebebini açıklamak istiyorum. 37. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararının ardından dosya Yargıtay tarafından şimdiye kadar hukuken hiç görülmemiş şekilde birleştirildi. 

Bu davadaki birleştirme kararı olağan birleştirme kararlarına benzemiyor. Yargıtay 16. Ceza Dairesi hiç görülmemiş bir karar verdi. Haklarında üyelikten başka bir yargılama olmasına rağmen Şükriye Erden, Naciye Demir hakkında verilen cezayı onadı.

'BUNU KABUL ETMİYORUZ'

Yargıtay 16. Ceza Dairesi kasıtlı olarak gerçeğe aykırı gerekçe yazıyor, hatta kendince avukatlık mesleğini tanımlıyor. Bu daire avukatlık mesleğinin nasıl yapılması gerektiğini anlatıyor kendince. Bizler bunu kabul etmiyoruz.

2018 yılında ilk duruşmada buradaki tüm avukatlar tahliye edildi. Tahliyenin ardından bu avukatlar Silivri'de 8 saat, Bakırköy Kadın Cezaevinde ise 6 saat bekletildi. Yargı eskiden bu konuda hassastı, çünkü bu hürriyeti tahdit suçudur.

Sonrasında öğrendik ki savcı gece tahliye kararına itiraz etmekle meşgulken haricen öğrendğimiz kadarıyla polisler de tahliye kararı veren hakimlerin evine ziyarete gidiyormuş o gece. Ardından bu hakimlerin hepsi başka mahkemelere sürüldü.

Ertesi gün yani 1 gün sonra bu avukatlar hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkartıldı. Sonra mahkeme başkanı değişti Akın Gürlek mahkeme başkanı oldu. Hukuksuzlıklar böyle de bitmedi.

'HUKUKSUZLUKLARIN SONA ERMESİNİ VE TAHLİYE KARARI VERİLMESİNİ TALEP EDİYORUZ'

37. Ağır Ceza Mahkemesi İsmet Özdemir isimli tanığı hiçbir sanığın ve müdafinin olmadığı bir ortamda dinlemeyi kendisine yakıştırdı. 37. Ağır Ceza Mahkemesinin yaptığı yargılamada yasaya ve usule uygun bir yargılama yapılmamıştır.

Size burada 37. Ağır Ceza Mahkemesinin tanık dinlemeleri sırasında başımıza gelenleri anlatsam 8 saat sürer ve inanmazsınız, böyle bir şey olamaz dersiniz. Genellikle hukuksuzluk içerisinde olan bu bireyler kendini kaptırır ve bu suça ortak olmaya devam ederler.

Burada 37. Ağır Ceza Mahkemesi ve Yargıtay 16. Ceza Dairesi hukuka aykırılık yaptı denemez, Yargıtay açıkça suç işlemiştir.

Halkın bir deyimi vardır: 'Bir yalan bin yalan getirir' diye. Umarım heyetiniz bu yalana ortak olmaz. Selçuk bugün itibariyle 5 yıldır, Barkın ise 4 yıl 9 aydır tutuklu. Bu suçların, hukuksuzlukların sona ermesini ve tahliye kararı verilmesini talep ediyoruz.

Avukat Oğuzhan Topalkara söz aldı:

Bu dosyada iki yol var. Birincisi Akın Gürlek'in yolu. Bu yol kısa sürede sonuçlanan, etkili bir yoldur. Fakat bu suç içeren fiiller aynı zamanda tarihe de geçmiştir. İkinci yol ise gerçek bir yargılama yapma yoludur.

Savcı bey dosyanın tekemmül ettiğini kastetti. Fakat biz burada bir tekemmül göremiyoruz. Bu ülkede hakimlik, savcılık yapmak zor fakat sizden yel değirmenlerine karşı savaşmanızı istemiyoruz. Sizden diğer dosyalarınızda davrandığınız gibi davranmanızı istiyoruz.

'BU EVRAKLARI GETİRDİĞİ İDDİA EDİLEN KİŞİLER KİMDİR?'

Eğer ikinci yolu seçecekseniz, size bazı hususlardan bahsetmek istiyoruz. Dosyada delil olan belgeler bir kez dahi mahkeme önüne getirilmemiş, tartışılmamış. Bu evrakların istinabe yoluyla getirildiği söyleniyor. Bu evrakları getirdiği iddia edilen kişiler kimdir?

Bu kişiler 'Resmi belgede sahtecilik ve kumpas' suçlarından yargılanıyorlar. Bu kişilerin sahte delil elde ettikleri mahkemeler tarafından ispatlanmıştır.

Bu tutanaklarda imzası olan kişilerin kim olduklarının araştırılmasını ve burada tanık olarak dinlenilmelerini talep ediyoruz. Bunu yapamayacaksanız bu fotokopiden ibaret, delil niteliği olmayan kağıtları dosyadan çıkarmanız gerekmektedir.

2013 dosyası tamamen FETÖ yapılanmasının oluşturduğu bir dosyaydı, ancak FETÖ bitti ve herşey normale mi döndü? Hayır, 2017 dosyası da yine tanık ve nasıl elde edildiği bilinmeyen, usulsüz olduğu aşikar olan dijital materyallerden oluşuyor.

2017 dosyasının devamı bir dosya daha var, İstanbul 37. ACM’de. Avukat Oya Aslan tutuklu yargılanıyor o dosyada 37. ACM’nin Heyeti değişti bu sırada, artık Akın Gürlek yok ve nispeten taleplerimiz kabul edilmeye başlandı.

İlk taleplerimizden biri tabi ki dosya delilini oluşturan bu dijital materyallerin asıllarının dosyaya getirilmesi, bizlerin incelemesine sunulması oldu.Mahkeme bu yönde emniyetin gerekli birimlerine yazdı, sonuç olumsuz. Dijital materyallerin asılları bulunamıyor.

Biz dijital materyallerin dosyada bulunan halleri üzerinden aldırdığımız özel uzman bilirkişi raporunda, kesinlikle materyallerin üzerlerinde oynama yapıldığını tespit ettirdik.

Dosyadaki tanıklar ucube isimlerle anılıyor hiç huzurda dinlenmediler. İsmet Özdemir ise yokluğumuzda dinlendi. İsmet isimli şahıs kimi zaman DHKP- C itirafçısı olur, kimi zaman polis işbirlikçisi olup FETÖ itirafçısı olur, kimi zaman asli dosyalardan yargılanır.

Derya Altın isimli tanık, kendisine kolluk tarafından bazı menfaatlerde bulunulduğunu ancak bu taleplerinin artık karşılanmadığını söyledi. Ancak artık hafıza kaybının bulunduğunu, hatırlamadığını söyledi.

Gizli Tanık Güneş'e ifadeniz nasıl alındı sorusunu sorma imkanı bulduk. Bu kişi emniyette 27 gün boyunca ağırlandığını, otelde kaldığını söyledi. Bu tanığın ifadesinin ise 1 günde alındığı iddia ediliyor. Bunun dışındaki tanıklara bir soru sorma imkanı bulamadık.

Bu dosyada İsmet Özdemir gibi, emniyet nereye çekerse ona göre söz söyleyen ifade veren tanıklar var. Başka tanıklar da var. Cavit Yılmaz ve İlkay İşler var.

Polisin işkencesi ve tehdidi altında; kendilerine ve yakınlarına yönelik tehditler altında ifadeleri alınan tanıklar.

Bu kişiler polis baskısından kurtulup yurt dışına gittiklerinde, nasıl ifade vermeye zorlandıklarını ve işkence gördüklerini anlattıkları resmî metinleri Türkiye yargı makamlarına ulaştırdılar.

Dosyayı üzerinizden atıp kaçmak elinizde. Bu sabıkalı memurların delilleri, bu dinlenemeyen tanıkları dikkate almayarak dosya tekemmül etti demek sizin elinizde. Bugün ergenekon kararlarını veren hakimler hakkında hüküm kuruluyor, unutulmasın.

Bu dosyada bir delil olduğunu iddia ediyorsanız getirin tartışalım. Eğer aksi kanaatteyseniz bu dosya hakkında tarih hükmünü verecektir. Bu dosyada suça çok yaklaşmış hakimler savcılar var, siyasetçilerin parmak izi var.

Avukat Fikret İlkiz söz aldı:

Tanıklar 'FETÖCÜ polisler tarafından kullanıldım onlar ne dediyse yaptım' dedi biz onların araştırılmasını istiyoruz öncelikle.

Siz yasadan bahsediyorsunuz. Biz avukatız, bu mesleği icra eden tutuklu avukatlardan bahsediyorsanız avukatlığın nasıl yapılacağı ile ilgili sınırlara siz bizi hapsedemezsiniz.

Avukatlığın sadece yasa ile sınırlandırılmış olmaması da tam bunun içindir. Avukatlığı başka şekilde yaptığı için müvekkil ile özdeş olma durumunu asla doğru bulmuyorum. İddianame de bu mantıkla yazılmıştır. Hazırlanan 2 iddianameyi de doğru bulmuyorum.

'OLGULARIN TARTIŞILMASI VE DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ GEREKİR'

Türkiye’nin kanayan yarası olan cezaevleri ve tutukluluk durumunu her defasında her duruşmada başından tartışmamız gerekiyor. Bu durum suçu yasanın değil; siyasi gücün ve rejimin belirlemesinin sonucudur.

Birinci davada tahliye tarihi 21 Mart 2014; ikinci davada tutuklanması ise 13 Kasım 2017. O tarihten bu yana, Selçuk için 5 yıl 1 ay, Barkın için 4 yıl 9 ay geçti tutuklulukta. Selçuk hukuksuz karara karşı kendisi gelmiş olmasına rağmen devam eden bir tutukluluk bu.

Tutukluluk müessesenin, tutuklu birinin olduğu bir yerde CMK 100. Maddeyi hatırlamamız lazım. Olguların tartışılması ve delillerin değerlendirilmesi gerekir.

İstanbul Barosu Başkanı Avukat Mehmet Durakoğlu söz aldı:

Farklı avukatlık pratiği yaptıkları için yargılanan meslektaşlarım var burada. Avukatlık pratikleri size uygundur ya da değildir; ancak bu kesinlikle suç teşkil etmez.

Eylül 2018’de, bu avukatların ilk duruşmalarında bizler yine oradaydık. 5 gün süren duruşmanın ardından mahkeme 'Burada yargılananların hepsi avukat, yaptıkları suç değil' diyerek hepsi için tahliye kararı vermişti, bu unutulmasın.

'AVUKATLIĞIN NASIL YAPILACAĞINA DAİR BİRLERE DERS VERMEYE ÇALIŞMASINI KABUL ETMİYORUZ'

Şimdi tahliye konuşuyoruz. Bana göre bu dosya ilk yargılama başladığında tahliye kararı verildiğinde zaten bitmişti. Özgür iradeyle burada yargılananlar avukattır denilmiştir ve hepsi tahliye olmuştur.

Şimdi tekrar Yargıtay 16. Ceza Dairesinin ve siyasi iradelerin avukatlığın nasıl yapılacağına dair bizlere ders vermeye çalışmasını kabul etmiyoruz.

İzmir Barosu Başkanı Avukat Özkan Yücel söz aldı:

Yargıtay bir avukatlık tarzı çizmeye çalışmıştır bu kararı ile. Avukatlığın gölgede kalmasını istiyorlar. 'Soma Davasında neden avukatlık yaptınız?' sorusunu soracak kadar alçakça bir şeyi dayatıyorlar.

Gölgede kalmayı kabul etmeyen insanlardır avukatlar. 'Başkalarını özgürleştirebilmek için kendimizi özgürleştirmek zorundayız.' Bu salondaki yargılanan avukatlar ve onları savunmak için burada bulunan avukatlar özgür avukatlardır.

Bizden ve müvekkillerden beklenen şey susmak, biat etmek ise bunu yapmayacağız. Bunca hukuka aykırılık üzerine bugün bir karar vereceksiniz. Ya siyasi talimat ve baskıya direnecek ya da kendiniz ve çocuklarınız için, geleceğiniz için karanlık günlere imza atacaksınız.

Avukat Münip Ermiş söz aldı:

Duruşma savcılığının verdiği tutukluluk devam mütalaası kabul edilemez. Savcı dosyaya dün ve geçici olarak atanmıştır. Duruşmaya dün atanan savcının, dosyanın aşamalarının tamamlandığından bahisle mütalaa için dosyayı istemesi kabul edilemez.

'BİZ HUKUKA UYGUN KARAR VERMENİZİ İSTİYORUZ'

Hem soruşturmanın genişletilmesi talebi var hem de esas hakkında mütalaa hazırlamak için süre isteniyor, bu nasıl iş? Zaten sizden vicdanlı olmanızı istemiyoruz. O sizin kendinizle ilgili. Biz hukuka uygun karar vermenizi istiyoruz. 5 yıl dolmuş, tutamazsınız artık.

Ankara Barosu Başkanı Avukat Erinç Sağkan söz aldı:

Tüm meslektaşlarım bu yargılamada dosya sizin önünüze gelmeden önceki yaşanan hukuksuzlukları anlattılar. Hepsini gördük, tüm kamuoyu ile birlikte biz de yaşadık bu hukuksuzlukları.

Usulsuzlükleri hepimiz gördük, en ufak şekilde kitabına uyulmasına bile ihtiyaç duyulmadı. Uzun zamandır meslektaşlarımızın adil yargılanmasını talep ediyoruz. Ancak bu duruşmada gördüğümüz böyle bir talebimizin karşılanmayacağı.

'MESLEKTAŞLARIMIZ TAHLİYE EDİLSİN'

Tutuklama nedenlerini tartışın, iki avukat 5 yıldır tutuklu. CMK madde 100 devamını bile söyleme gereği duymayan bir savcılık makamı bu. Önce gördüklerimizden hiçbir farkı yok. CMK madde 102 bari tartışılsın. Meslektaşlarımız tahliye edilsin.

Adana Barosu başkanı Avukat Selim Gökayaz söz aldı:

Bu dosyada avukatlık tarzı yargılanıyor. Bizler bu tarzı gelsin bize anlatsın diye Selçuk Bey'i yıllarca Adana Barosu'na çağırdık. Yıllarca Selçuk Kozağaçlı gibi savunma yapmak için onu dinledik ancak onun kadar başarılı olamadık.

Eğer bu avukatlık tarzı suç ise bu salonda olan onlarca meslektaşım ve bizler de bu suça ortağız.

Diyarbakır Baro Başkanı Avukat Nahit Erim söz aldı:

Bugün Selçuk Bey’den önce söz alarak bir şeyler söyleme fırsatı bulduk. Yoksa Selçuk Bey'den sonra haklar ve özgürlükler konusunda konuşmak bize pek düşmezdi.

Bizler Selçuk Bey ve arkadaşlarının yetiştirdiği avukatlarız. Onlardan öğrendiklerimizi anlatmaya çalışacağız. Öncelikle bu salondaki avukatların çoğu zaman zaman sanık oluyor zaman ise sanık müdafii oluyor.

'BİR GÜN GELDİ HEPSİNİN AVUKATA İHTİYACI OLDU'

2015 yılında Tahir Elçi ile birlikte yargılanırken Tahir Bey'in ifadesi alındıktan sonra Adana Baro Başkanımız dedi ki Tahir Bey gibi birisini savunmaktan çok mutluyum bize söyleyecek bir şey bırakmıyor kendisi. Selçuk Bey de Tahir Bey'in aynısı.

5 yıldır tutuklu bulunan meslektaşların dosyasına nasıl böyle bir savcı atanır ve nasıl durumu kurtarmak için dosyayı bilmediğini söyler? Üstüne nasıl tutukluluğun devamı mütalaası verir? Mecelle Kanunu'na gidelim orada bile yok bunlar.

4 bin yargıç ihraç edildi bu ülkede, bu yargı sistemi içerisinde. Onlar ihraç edilmeden önce de biz bu salonlarda onlara, bir gün avukata ihtiyaçları olacaklarını, hukuka uymalarını hatırlatıyorduk. Ve bir gün geldi hepsinin avukata ihtiyacı oldu.

Bursa Barosu Başkanı Avukat Gürkan Altun söz aldı:

Biz avukatlar suç işlemeden bağışık değiliz. Bir suç var ise delilleri toplanır ve yargılanırız. Ancak huzurdaki dava böyle doğal bir yargılama değil.

Ben tahliye talep etmeyeceğim bugün. Benim meslektaşlarım bundan 3 yıl 1 gün önce tahliye edilmişti. 37 ACM’nin o gün verdiği, hukuka uygun tahliye gerekçelerini hatırlatmak istiyorum sadece size.

Batman Barosu Başkanı Avukat Erkan Şenses söz aldı:

Tüm meslektaşlarımın ve baro başkanlarının beyanlarına katılıyorum. Dosya ve durum ortadadır. Ben bugün Selçuk Kozağaçlı ve arkadaşlarının yanında olduğumu göstermek için buradayım. Tahliyelerini talep ediyorum.

Van Barosu Başkanı Avukat Zülküf Uçar söz aldı:

Yargıtay’ın çizmeye çalıştığı avukatlık sınırlarını mesleğimize hakaret olarak görüyoruz. Mesleğimizi savunmak için de buradayız. Bu ülkede yargıç güvencesi yoktur. Yargıç güvencesi olmadığı için adil yargılanma da yoktur.

'BU UĞURDA AVUKAT EBRU TİMTİK'İ KAYBETTİK'

Bu uğurda, adil yargılanma uğrunda meslektaşımız Av. Ebru Timtik’i kaybettik. Bu uğurda, adil yargılanma uğrunda bir can alındı. meslektaşımız Avukat Ebru Timtik bu dosyada can verdi. Bu hukuksuzluğa bugün bir son vermenizi istiyoruz.


GÜNCELLEME

Yargıtay 18. Ceza Dairesi'nin 15 Eylül'de Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı ile ÇHD Üyesi Avukat Barkın Timtik'e İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi'nce verilen cezalar için bozma kararı vermesi sonrası başlayan yargılamanın üçüncü duruşması görülüyor.

2017'de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından haklarında yakalama kararı verilen ÇHD üyesi Avukat Kozağaçlı ve Barkın Timtik, dava öncesi Baro Başkanlarına 15 Eylül Çarşamba tarihli duruşma için açık mektupla çağrıda bulunmuştu. 

Halkın avukatlığını yaptıkları için yıllardır süren baskı, işkence ve tutsaklıklara maruz kalan avukatlar hakim karşısına yeniden çıkarken, davaya HDP Milletvekili Hüda Kaya, HDP Milletveki Ömer Faruk Gergerlioğlu, HDP Milletveki Züleyha Gülüm, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, CHP Milletvekili Turan Aydoğan, TİP Milletvekili Ahmet Şık'da katılanlar arasında.

Milletvekilleri ve Gazeteciler davayı bekliyor:

DAVANIN GEÇMİŞİ
2017'de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından haklarında yakalama kararı verilen ÇHD üyesi avukatlar gözaltına alınmış ve tutuklanmıştı. Bir yıl sonra görülen ilk duruşmada avukatlar hakkında tahliye kararı verilmiş fakat savcının karara itirazıyla aynı gece avukatlar yeniden tutuklanmıştı.

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi de Ekim 2019'da cezaları onaylayarak dosyayı Yargıtay'a göndermişti. Yargıtay, 10 yıl 15 ay hapis cezası alan ÇHD Genel Başkanı Kozağaçlı ile ‘örgüt yöneticiliği' suçundan 18 yıl 9 ay hapis cezası alan Timtik'e verilen cezaları, İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam eden davalarını gerekçe göstererek bozmuştu. Adil yargılanma talebiyle başlattığı ölüm orucunda yaşamını yitiren Avukat Ebru Timtik hakkında verilen kararda vefat nedeniyle bozulmuştu. Yargıtay, diğer 14 avukatın cezasını ise onamıştı.