AKP iktidarının "fonları" bahane ederek muhalif medya üzerinde yeni bir baskı süreci başlatmasının tartışıldığı programda Eski Hakim, Hukukçu Ruşen Gültekin ile Gazeteci Kadri Gürsel karşı karşıya geldi. Gürsel, Gültekin'i "ulusalcı refleks" göstermekle suçladı.

Ruşen Gültekin, iktidarın fon takıntısına tepki göstererek  "TRT'yi tüm Türkiye fonluyoruz ama tek bir partiye çalışıyor" diye hatırlattı.

Gültekin, FETÖ'nün yargıyı ele geçirmeye çalıştığı 2010 yılını hatırlatarak "biz direnirken bazı sol liberaller karşımızdaydı" dedi. Kadri Gürsel, Gültekin'in Ruşen Çakır'ı ima eden sözlerini "ulusalcı refleks" olarak değerlendirdi. 

AÇIK TOPLUM, DEMOKRATİK TOPLUMDUR

Kadri Gürsel, açık toplum demokratik bir toplumdur diyerek yurt dışından alınan fonları savundu.

Kadri Gürsel, fon tartışmalarının sac ayağında Medyascop'ta Ruşen Çakır'ın yaptığı yayıncılığın olduğunu öne sürerek "eğer Medyascop kendisini fonlayanların tarzında bir yayıncılık yapıyorsa bu tartışmaya açık bir durumdur ama ben ortada böyle bir durum görmüyorum" dedi.

Bağımsız medya yayıncılığının çok maliyetli bir iş olduğunu belirten Gürsel, okuyucunun, takipçinin bağımsız medyaya sahip çıkmadığını ve bu nedenle yurt dışından destek arandığını söyledi. Gürsel, "Medyascop'u izlediği halde Çakır'ı suçluyorsa, Medyascop her yayından sonra patreon'dan destek için çağrı yapıyor, eğer hala bu yaşadıklarımız basın özgürlüğünün kıymetini öğretmediyse bize yazıklar olsun "dedi. Gürsel, bağımsız medya konusunda okurun ve izleyicinin yeterli kararlılığı, ısrarı ve bilinci göstermediği konusunda eleştirdi.

2010'DA RUŞEN ÇAKIR DA KARŞIMIZDAYDI

Gültekin, "2010'da ben hakimdim, FETÖ'ye FETÖ denilmediği, Fethullah Gülen'e 'Hoca Efendi, cemaat' denildiği zamanlarda, FETÖ'nün yargıya sızmaya çalıştığı referandumda birtakım liberaller veya sol liberal kalemler bunun aslında Türkiye'de bir demokratikleşme hareketi olduğunu, aslında Türkiye'de siyasi cinayetleri ortadan kaldıracağını söylüyordu, Ruşen Çakır da aynı görüşteydi. Odatv davası, Kumpas davası, Balyoz, Ergenekon gibi davalar, daha sonra Erbakan öldükten sonra öldü diye açılan 28 Şubat davası gibi devam eden kumpas davalarıyla ilgili konuşuyorum. Bazı şeyleri de göz göre göre yapmamamız gerekir diye konuşuyorum.Evet siyasi iktidar yakın davrandı, o tarihte de bu insanları kullandı. Ama acaba bir iktidar, bir kuruluş, acaba bir banka, sosyal vakıf neden bir başka ülkede bir medyayı fonlar. Bunun cevabı bellidir. Dolayısıyla emperyalistlerin bizim gibi ülkelerde ne yapmaya çalıştığını bizler aynı tarafta olup da göremezsek sıkıntı yaşarız. Bir hatırlatma daha, daha dün CIA Şefi Graham Fuller "Türkiye'de Kemalizm aşmak lazım" diye kitap yazdı, siyasi İslamcılarla birlikte Kemalizm demokrasinin karşıtıdır diye kitap yazdı. Daha dün Medyascop'ta Kemalizmi aşmak lazım ki demokrasi gelsin diye yazılar görüyoruz." diyerek Medyascop'un ne kadar bağımsız davranabildiğini sorguladı.

GÜRSEL: "İÇE KAPANMACI, ULUSALCI REFLEKS GÖRÜYORUM"

Gazateci Kadri Gürsel, Ruşen Gültekin'e "İçe kapanıklık çok tehlikeli bir şey. Ben Ruşen Gültekin'de tipik bir içe kapanmacı, ulusalcı refleks görüyorum." diyerek özetle şu yanıtı verdi:

"Gazetecilik aksine uluslararası dayanışmayı gerektiren bir meslek dalıdır. Gazetecilik ideolojisi gereği dayanışmayı gerektirir... Gelen desteğin neye dönüştüğüne bakılmadan Amerika'dan geliyor diye bunlar emperyalizmin bir oyunudur gibi fevkalede basit bir mantıkla buna yaklaşmak bizi maalesef yanlışa götürüyor, burda ben de bu yanlışın bir örneğini görüyorum. Ruşen Çakır'ın yaftalanmak istediğini görüyorum. Kendisi 'gazetecilik' yapan bir arkadaşımdır."

"KİMİN, NEYİN YALAN OLDUĞUNA KİM KARAR VERECEK"

Gültekin, RTÜK benzeri bir kurul oluşturarak muhalif medyada baskının arttırılacağına dair iddialara yanıt olarak buna karşı olduğunu belirtti. Gültekin, "kimin, neyin, neye göre yalan olduğunu kim karar verecek" dedi. Gültekin, "yalan haber suç değildir, bunun hukukta yeri yok" dedi.

Gültekin, "bazı gazeteler HDP'li meclis üyelerini yazarak, GBT kayıtlarını deşifre ederek terörize etmeye çalıştı. Mansur Yavaş kazanmasın diye, faturalarınızı PKK getirecek diye mesnetsiz açıklamalarda bulundu. Ben İçişleri Bakanlığı'nın beyanını esas alıyorum. Sayın İçişleri Bakanım, televizyona çıkıp '264 terörist kaldı' dedi. Daha ben bunun üzerine çıkıp kimseye terörist diyemem... Hakkında mahkeme kararı olmadan kimseye terörist diyemeyiz, suç işlemiş oluruz." diye uyardı.