Sanatçı Ferhat Tunç hakkında 2016 yılında Twitter hesabından yaptığı paylaşımlar nedeniyle “cumhurbaşkanına hakaret” iddiasıyla açılan davanın yedinci duruşması bugün görüldü.

Hakkında açılan 7 davanın 3’ü ‘cumhurbaşkanına hakaret’ suçundan olan Tunç’un, sanatsal faaliyetleri nedeniyle açılan davalarda ‘terör örgütü propagandası’, ‘kin ve düşmanlığı yayma’ gibi suçlardan 20 yılı aşkın hapsi isteniyor. Büyükçekmece 14. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya yurt dışında yaşayan Ferhat Tunç katılamadı. Tunç’u avukatı Damla Koç temsil etti.

Mahkeme, Tunç’un Türkiye’ye dönme ihtimaline binaen savunmasının alınabilmesi için hakkında çıkarılmış olan yakalama emrinin devamına ve savunmasının tespiti için Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü’ne yazı yazılarak Tunç’un Almanya’daki adresinden alınabilmesi için uluslararası talebin tekrar edilmesine karar verdi. Bir sonraki duruşma 12 Şubat 2020 tarihinde görülecek.

TUNÇ: İHANET ETMEMİ İSTEDİLER ETMEDİM
“Sanat hayatında 40 yılı geride bırakmış bir sanatçı olarak yaşadıklarıma dair Türkiye ve dünya kamuoyuna söyleyeceklerim var” diyerek Köln’deki Almanya Alevi Birliği Federasyonu’nda duruşmayla aynı gün açıklama yapan Tunç, “Şimdiye kadar halkın neşesi ve tasası için yaşadım, sanatçılığımı da bu minvalde sürdürdüm; gerek sanatçı kimliğime, gerek kendi kişisel tarihime, insanlığıma ihanet etmemi istediler; etmedim ve etmeyeceğim, gördüğünüz gibi sürgündeyim” dedi.

Hakkında açılan dava sayısının 7 olduğunu, bunların 3’ünün, cumhurbaşkanı ve eski başbakana “hakaret” suçlamasından olduğunu belirten Tunç, “Eski yıllara ait paylaşımlarımı karıştırıp yeni yeni davalar üretiliyor. Bu davalarda sanatsal faaliyetlerim ‘kin ve düşmanlığı yayma’ olarak gösteriliyor. Bir diğer dava ise ‘yasa dışı örgüt üyeliği’ iddiasıyla 20 yıl hapis talebiyle açıldı. IŞİD’e karşı koalisyon güçleri ve Kürt savaşçıları övdüğüm için 2 yıl hapis cezası aldığım dava da ‘terör örgütü propagandası’ iddiası taşıyor. Hakkımda sayısız yakalama kararı var. Bütün bu davalar yüzünden ülkeyi terk etmek zorunda kaldım. 8 aydan beri evimden, sevdiklerimden ve en önemlisi de sahip olduğum değerlerin kenti olan Dersim’den uzakta, sürgündeyim. Türkiye’de kalsaydım yıllarca hapis yatmak zorunda kalacaktım. Bu tehdit nedeniyle bütün hayatımı geride bırakarak hiç istemediğim halde ülkemden uzaktayım” dedi.