Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, 7 Şubat 2012’de MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın ifadeye çağrıldığı günlerde, o dönem başbakan olan Tayyip Erdoğan'ın ameliyat olduğunu hatırlattı. Varank 'MİT krizi'nde 'FETÖ'yü işaret ederek o dönem kime güveneceklerini bilmediklerini söyledi ve "Cumhurbaşkanımızın ameliyatının günü, yeri, saati, koruma polislerine dahi bildirilmemişti. O gün hastanenin içinde sadece Cumhurbaşkanımızın ailesi vardı. Hiç unutmuyorum; üç dört gün boyunca hastanenin izole edilmiş katında belimde silahla dolaştım" diye konuştu. 

Varank'ın yandaş Sabah'a açıklamalarından bir kısım şöyle:

Sanırım, 2011 yılının son günleriydi. MİT ekibinin yaptığı aramada ilk olarak Keçiören'de, Cumhurbaşkanımızın evinin altında ofis olarak kullandığı kütüphanede çoklu priz içinde elektrikten beslenen bir dinleme cihazı tespit edildi. Burası, Sayın Cumhurbaşkanımızın devletin güvenliğiyle alakalı çok mahrem görüşmeler yaptığı bir yerdi. Benzer şekilde, Başbakanlık konutunda kullandığı çalışma ofisinde de böcek diye tabir edilen bu cihazları bulduk. Bu cihazlar devlet ricalinin halen kullandığı milsec kriptolu sabit telefonlara çok yakın yerlere ustaca yerleştirilmişlerdi. Yani, özellikle bir arama tarama faaliyeti yürütmediğiniz takdirde bunları bulmanız mümkün değildi.

'ÜÇ DÖRT GÜN BELİMDE SİLAHLA DOLAŞTIM'

Tam da bu noktada, bir hatıramı kayıtlara geçmesi için aktarmış olayım. Sayın Cumhurbaşkanımızın ameliyat olacağı günlerde, 7 Şubat MİT krizi ile uğraşıyorduk. Açıkçası kime güvenebileceğimizi bilmediğimiz puslu günlerdi. Cumhurbaşkanımızın ameliyatının günü, yeri, saati, koruma polislerine dahi bildirilmemişti. O gün hastanenin içinde sadece Cumhurbaşkanımızın ailesi vardı. Hiç unutmuyorum; üç dört gün boyunca hastanenin izole edilmiş katında belimde silahla dolaştım. Sonradan anladık ki bu tamamlayıcı ameliyatın tarihini bir şekilde öğrenen FETÖ bundan faydalanmaya çalışmıştı. Savcılar, MİT müsteşarımızı ifadeye çağırıp daha sonra tutuklamak üzere hareket ediyorlardı. Cumhurbaşkanımız, dakikalar sonra ameliyathaneye inecek olmasına rağmen aklında kendi sağlığı değil bu mesele vardı. Hakan Bey'i, ilgili kişileri arayarak bu apaçık operasyona asla teslim olunmaması ve ifadeye gitmemesi talimatını verdi.