Toplumsal Ankara

CHP İstanbul Milletvekili Av. Mahmut Tanal, AKP iktidarının çekilmeyi planladığı İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili yazılı bir açıklama yaptı. Tanal, sözleşmenin imzalanmasından 9 yıl sonra tartışmaya açılmasının, günah keçisi ilan edilmesinin manidar olduğunu söyledi.

AKP iktidarının 2002 – 2014 yılları arasındaki icraatlarının anlatıldığı “Sessiz Devrim” (Türkiye’nin Demokratik Değişim ve Dönüşüm Envanteri 2002-2014) kitabında, İstanbul Sözleşmesi’ne genişçe yer verildiğini anlatan Tanal, “Önsözünün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kaleme alındığı kitapta, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nin hazırlıklarına öncülük ettiği ve sözleşmeyi onaylayan ilk ülke olduğu belirtiliyor. Kitapta, 2014 yılında yürürlüğe giren İstanbul Sözleşmesi’nin, Avrupa’da kadına yönelik şiddet konusunu insan hakları bağlamında ele alan, bağlayıcılığı ve yaptırım gücü olan ilk sözleşme olduğunun altı çiziliyor. Sözleşme ile kadına yönelik her türlü şiddet ve ev içi şiddeti önlemenin amaçlandığı kaydediliyor. Anlayacağınız iktidar, geçmişte övündüğü, ‘devrim’ olarak nitelendirdiği İstanbul Sözleşmesi’ni şimdi yine kendi eliyle kaldırmak, yıkmak, çöpe atmak istiyor. Bu durum, AKP’nin tükendiğinin, savrulduğunun, başka bir oluşuma dönüştüğünün, art niyetli yönlendirmelere açık hale geldiğinin göstergesidir” dedi.

SÖZLEŞME ALGI OPERASYONLARIYLA HEDEF ALINIYOR
İstanbul Sözleşmesi’ne karşı çıkanların, Sözleşme’nin “Cinsiyetsizliği” dayattığını, aile kurumuna zarar verdiğini, “cinsel yönelimi”, eşcinselliği meşrulaştırdığını, teşvik ettiğini öne sürdüğünü anımsatan Tanal, “İstanbul Sözleşmesi’nin bağlamından koparılarak, aşırı bir yorumlamayla, algı operasyonlarıyla hedef alınmasını bir köşede sessizce oturup izleyemeyiz. Adı ‘Kadına Yönelik Şiddet’ diye başlayan, amacı kadınları her türlü şiddetten korumak olan İstanbul Sözleşmesi’nin ‘cinsiyetsizliği’ dayattığını söylemek, insanların aklıyla alay etmektir. 81 maddeden oluşan Sözleşme’nin hiçbir yerinde "cinsiyetsizlik" kelimesi geçmiyor. Ayrıca bu anlama gelecek bir hedeften de bahsedilmiyor” ifadelerini kullandı.

SÖZLEŞMENİN ZARARI 9 YIL SONRA MI ANLAŞILDI?
“İstanbul Sözleşmesi’ni ‘fitne’ olarak gösterenler, Sözleşme’nin ‘Tanımlar’ başlıklı 3. maddesindeki ‘Birlikte yaşayan bireyler’ ifadesine ve 4’ncü maddede geçen ‘Cinsel yönelim’ ifadesine kafayı takmış durumdalar” diyen Tanal, şöyle devam etti:

3’üncü maddede ‘aile içi şiddet’ tanımlanırken kullanılan ‘Birlikte yaşayan bireyler’ ifadesiyle ne aile kurumu ortadan kalkar ne de 4. maddedeki ‘Cinsel yönelim’ ifadesiyle toplumda eşcinsellik yaygınlaşır.

Şiddete, ayrımcılığa insan hakları penceresinden değil de İstanbul Sözleşmesi karşıtlarının mantığıyla bakarsak şu sonuç ortaya çıkar: Kadın evliyse erkek şiddetine karşı korunmalıdır. Ama evli değilse dayağı hakketmiştir! Böyle bir anlayış olabilir mi? İstanbul Sözleşmesi, medeni durumuna, tercihine bakılmaksızın tüm kadınların, bireylerin korunması gerektiğinin altını çizmektedir.

İstanbul Sözleşmesi’nden çekilelim demek; insan haklarını savunmaktan vazgeçelim demektir. Sadece evli kadınları erkek şiddetinden koruyalım demektir. Sözleşmeye karşı çıkanların aklı 9 yıl önce neredeydi? Sözleşmenin zararı 9 yıl sonra mı anlaşıldı? ‘İstanbul Sözleşmesi yaşatır, dokunmayın’ diyoruz.