Ekonomist Yalçın Karatepe, Deutsche Welle Türkçe’ye yazdığı yazısında ekonomideki son gelişmeler ve dolar kurundaki artışı değerlendirdi. Karatepe’ye göre ekonomide kararlar bir kişi tarafından verilmeye devam edildiği, bu düzen değişmediği müddetçe ekonomik riskler de artmaya devam edecek.

Karatepe’nin yazısının bir bölümünü Toplumsal okurlarının dikkatine sunuyoruz.

‘TÜRKİYE ÖNGÖRÜLEBİLİRLİĞİ KALMAMIŞ BİR ÜLKE

Merkez Bankasında yaşanan görevden almalar bir kez daha gösterdi ki, Türkiye öngörülebilirliği kalmamış bir ülkedir. Yarın ne ile karşılaşacağımız konusunda tahminde bulunmak neredeyse imkânsız. Ama rahatlıkla tahmin edebileceğimiz bir şey var ki, o da kurların bu seviyelerin altına gerilemesi ihtimalinin kalmadığıdır. Sınırlı da olsa gelen yabancı yatırımcılar zarar etti, "carry trade" yapanlar zarar etti. Türk Euro Bondların fiyatları hızla geriliyor, 10 yıllık faizler hızla yükseliyor. Yabancı yatırımcılar her enstrümanda kaybediyorlar.

'SICAK PARA OLARAK BİLE YABANCI SERMAYE GELMEZ'

Artık yabancıların Türkiye'ye "sıcak para" da olsa kaynak getirme ihtimali yoktur. Temerrüde düşme risk priminin (CDS) hızla artarak 500 puan seviyesine yaklaşması, yabancıların ülkede değişen ekonomik koşullara nasıl baktıklarının bir göstergesidir.

Merkez Bankasının net döviz rezervlerinin ekside olduğu, yurtdışından kaynak girişini bırakın mevcutların da çıkmaya başladığı, yerli tasarruf sahiplerinin TL'ye zaten olmayan güvenlerinin yeniden tesis edilmesinin mümkün olmadığı bu dönemde kurların yüksek seyretmesi kaçınılmaz olacaktır. Enflasyonun da yeniden yükselişe geçmesi ile birlikte döviz yerli yatırımcıların gözde tasarruf aracı olmaya devam edecektir.

‘MERKEZ BANKASI’NIN YENİ YÖNETİMİ GÜVEN TESİS EDEMEZ’

Yeni Merkez Bankası yönetiminin güven tesis etmesi pek mümkün görünmüyor. Erdoğan'ın beklentilerini karşılayacak politikalar uygulaması kuvvetle muhtemel. Bunun ne anlama geldiğini de hepimiz biliyoruz.

Ama hâlâ, bir umut ışığı arayanlar da var. Piyasalarda yapılan yorumlara bakınca bu hafta "kabinede yapılacak" değişikliklere çok sık atıfta bulunduklarını görüyoruz. Bir kez daha hatırlatmakta fayda var: Türkiye'nin yeni yönetim modeli "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde" kimin hangi koltukta oturduğunun bir önemi yoktur. Tüm kararlar bir kişi tarafından verilmekte ve tüm politikalar o kişinin izni ile uygulanabilmektedir. Bu düzen değişmedikçe, Türkiye'nin öngörülebilirliği olmayacak, ekonomik riskler de yüksek seyretmeye devam edecektir.

Görevden alınan ya da "görevden affedilenlerin" ayrılırken söylediklerini bir kez de burada biz tekrarlayalım: Allah sonumuzu hayretsin!