UMUT TAŞTAN

CHP Genel Başkan Yardımcısı Yıldırım Kaya, Eğitim-Sen 25. Kuruluş yıldönümü yemeğinde bir konuşma yaptı. Kaya, yaptığı konuşmada Eğitim-İş ve Eğitim-Sen’e birleşme çağrısı yaparak “Ömrümün yettiği müddetçe tüm siyasal zeminlerde iki sendikanın yeniden birleşmesi için tüm gücümü ortaya koyacağım. Parlamentoda değil sokakta, eğitim emekçilerinin bulunduğu her zeminde bu çalışmayı yürüteceğiz” dedi.

Eğitim-İş Genel başkanı Orhan Yıldırım konuya ilişkin olarak yaptığı açıklamada “Hükümetle ilgili toplu sözleşmeler, toplu ücretler, özlük haklarıyla ilgili ya da Türkiye’de yaşanan ana sorunlar konusunda tabii ki ortak kaygıları taşıyan insanlarla sahada eylem birlikleri yapabiliriz. Burada bir sıkıntımız, sorunumuz yok. Ama beraber olmak, birleşmek, Eğitim-İş Sendikası’nın hiçbir üyesinin aklından geçen, gündeminde olan bir konu değildir” diyerek Kaya’nın açıklamasına tepki gösterdi.

Toplumsal Haber’e açıklamalarda bulunan Yıldırım, “Bu söylemi yapan CHP Genel Başkan Yardımcısı Yıldırım Kaya’nın kesinlikle sendikamızdan; bu anlaşılma, kendi başına yapmış olduğu bu açıklama nedeniyle özür dilemesi gerekmektedir. Kamuoyuna da bunu ifade etmelidir. Böyle bir gündemimiz yoktur ve kendisini sendikaları birleştirmenin dışında sorumlu olduğu alanlarda daha çok üretim yapmaya biz davet ediyoruz. Eğitimle ilgili sorunlarla uğraşsın, başka konularla uğraşsın, alanına girsin. Ama sendikaların birleşip birleşmemesi gibi, birlikte bir şey yapıp yapmaması gibi konular Yıldırım Kaya’yı aşan konulardır” ifadelerine yer verdi.

Yıldırım’ın açıklamaları şu şekilde:

“Eğitim-İş Sendikası’nın kuruluş felsefesi içerisinde, ana amaçlarından bir tanesinde var olan diğer bütün sendikaların, şu anda hala olan, bizden önce kurulmuş olan bütün sendikaların her birinin mücadele süreci içerisinde kendilerini herhangi bir siyasi partiye gereğinden fazla yakın duruma getirmiş durumda.

Bu şunu getirir; emek mücadelesi yaparken sendikaların doğrudan bir ilişki görüntüsü çalışanlar açısından, eğitim çalışanları açısından kabul edilebilir bir durum olmaktan çıkmıştır. Çünkü hiçbir eğitim çalışanı sendikasının bir partinin güdümünde, bir partinin kontrolünde ya da partiyle ilişki içerisinde olduğunu kabul etmek istemez. Biz bu nedenle, yüz binlerce eğitim çalışanının bu ara gerekçeyle herhangi bir kendi tercihi olmadığını biliyoruz. Kuruluşumuzdaki ana etkenlerden birinin olmasının sebebi bu zaten.

‘MÜCADELEMİZİ OLDUĞU GİBİ SÜRDÜRÜYORUZ’
Bu yüzden Eğitim-İş Sendikası 2005 yılında kurulurken hiçbir partiden yardım almadı. Hiçbir partiden destek almadı. Tamamen kendi amaç ve ilkeleri çerçevesinde eğitim çalışanlarının sorunları ve Türkiye’nin sosyal yaşam ve Türkiye üzerinde yaşanan sorunlar üzerinden, ilke ve amaçlar üzerinden bir duruş gösterdi. O günden bugüne, bu sağlam duruş nedeniyle üye sayımız hiç azalmadan artarak 52 binli sayılara geldi. Bu sağlam duruş, mücadele çizgimizdeki bu dik duruş sebebiyle de bu mücadeleyi biz olduğu gibi sürdürüyoruz.

‘HADDİNİ VE SINIRLARINI AŞAN BİR AÇIKLAMA’
Ancak gelinen noktada bazı siyasi partiler CHP Genel Başkan Yardımcısı Yıldırım Kaya’nın Eğitim Sen kuruluş yemeğinde sendikamızın adını vererek ‘bir araya gelebilirler, birleşebilirler. Ben birleştirmek istiyorum’ sözleri iyi niyeti aşan, kendi haddini ve sınırlarını aşan bir açıklamadır. Eğitim İş Sendikası ne Eğitim-Sen’le ne diğer bir başka sendikayla herhangi bir şekilde birleşme noktasında hiçbir zaman olmamıştır. Ne eskiden ne şu anda gündemimizde böyle bir konu asla yoktur.

‘BİRLEŞMEK EĞİTİM-İŞ’İN GÜNDEMİNDE DEĞİL’
Olacak alanlar da hükümetle ilgili toplu sözleşmeler, toplu ücretler, özlük haklarıyla ilgili ya da Türkiye’de yaşanan ana sorunlar konusunda tabii ki ortak kaygıları taşıyan insanlarla sahada eylem birlikleri yapabiliriz. Burada bir sıkıntımız, sorunumuz yok. Ama beraber olmak, birleşmek Eğitim-İş Sendikası’nın hiçbir üyesinin aklından geçen, gündeminde olan bir konu değildir.

‘SENDİKAMIZDAN ÖZÜR DİLEMESİ GEREKMEKTEDİR’
Bu yüzden bu söylemi yapan CHP Genel Başkan Yardımcısı Yıldırım Kaya’nın kesinlikle sendikamızdan; bu anlaşılma, kendi başına yapmış olduğu bu açıklama nedeniyle özür dilemesi gerekmektedir. Kamuoyuna da bunu ifade etmelidir. Böyle bir gündemimiz yoktur ve kendisini sendikaları birleştirmenin dışında sorumlu olduğu alanlarda daha çok üretim yapmaya biz davet ediyoruz. Eğitimle ilgili sorunlarla uğraşsın, başka konularla uğraşsın, alanına girsin. Ama sendikaların birleşip birleşmemesi gibi, birlikte bir şey yapıp yapmaması gibi konular Yıldırım Kaya’yı aşan konulardır.

‘MÜCADELE ÇİZGİMİZDEN HİÇBİR SAPMAMIZ YOKTUR’
Eğitim-İş Sendikası olarak biz; Cumhuriyet’in kuruluş felsefesi üzerinden, ülkemizin birlik beraberlik bütünlüğü çerçevesinde, Atatürk ilke ve inkılaplarının çağdaş bir ülke yaratma düşüncesini sahiplenen ve bilimsel, laik, karma eğitimi, ulusal eğitimi Türkiye’nin her bir köşesinde yerleştirmek ve tüm çocuklarımızı da parasız eğitim hakkından eşit ve sürdürülebilir şekilde yararlanmasını sağlamak adına mücadelemizi sürdürüyoruz. Bu çizgi üzerinden hiçbir sapmamız yoktur. “

Eğitim-İş’ten ihraç edilen yedi üyeyle ilgili açıklamalarda bulunan Yıldırım “Sendikamızın içinde farklı bağımsız kurumlar var. Bunlar; disiplin kurulu, denetleme kurulu, merkez yönetim kurulu gibi. Elbette ki sendika içerisinde zaman zaman örgüt işleyişinde olmaması gereken faaliyet içerisinde bulunan kişiler disipline verilir. Yaşanan ihraçlar da bununla alakalıdır” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:

“Diyarbakır annelerini ziyaret etti, onların çocuklarına kavuşma adına yapmış olduğu çağrıya gittiler diye hiç kimse bizden ihraç edilmiş değildir. Ancak oraya Eğitim-İş Genel Merkezi’nin herhangi bir kararı olmadan gittikleri ve açıklama yaptıkları için disiplin kurulu da ihraç kararını disiplin yönetmeliğine uygun olduğu için vermiştir. Olağanüstü Genel Kurulu’nda da delegasyon bu kararı onaylamıştır.

‘KAMUYONU YANILTICI HABERLER VERİLİYOR’
Kişiler elbette ki mahkeme yoluna gideceklerdir ancak sonucunu da hep beraber izleyeceğiz. Mahkemelerin kararına saygılıyız. Ancak kişilerin ihraç sonrası özellikle yandaş medya dediğimiz şu anki iktidara yakın televizyon kanalları ve yazılı basında sürekli olarak bunu ‘Diyarbakır annelerine gidildi ve ihraç edildi’ gibi kamuoyunu yanıltıcı şekilde bu haberlerin verilmesini ve sendikamız aleyhinde bir tavır ve görüntü oluşturulmasını hiçbir zaman doğru bulmuyoruz. Bu tabii ki yandaş medyanın buna uygun, kendince kabul görmesinin yapılan bir faaliyettir. Ancak biz bunların kısa süreli olduğunu ve bir süre sonra bunun gündemden düşeceği kanaatindeyiz. Çünkü Eğitim-İş Sendikası’nın Türkiye’de yapmış oluğu mücadeleler ortadadır.

‘EĞİTİM-İŞ SENDİKASI YOLUNA DEVAM EDİYOR’
Bizler, Eğitim-İş Sendikası bölücülüğe karşıdır, gericiliğe karşıdır, etnik ırkçılığa karşıdır. Ama temel nokta bu iken çıkıp da Eğitim-İş Sendikası’nı sadece Diyarbakır anneleri üzerinden FETÖ ile, PKK ile ya da diğer örgütlerle bağlantı kurulmasının hiçbir anlamlı yanı olmadığı gibi kimse içinde inandırıcılığı söz konusu değildir. Bunu bir kez daha ifade etmek isterim.

Eğitim-İş Sendikası yoluna devam ediyor, hiçbir saldırı, Eğitim-İş Sendikası’nı bu şekilde geriletmek adına yapılan bu faaliyetler hiçbir ilimizdeki yöneticilerimiz ve üyelerimiz tarafından kabul görmeyecektir ve biz büyümeye, mücadelemizi doğru eksende sürdürmeye devam edeceğiz."