1924 yılında ülkenin ilk sanatoryumu olarak açılan ve 2015 yılında kapatılan Heybeliada Sanatoryumu’nun geleceği belirsizliğini koruyor. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın “Pandemi hastanesi yapılırsa iade ederiz” açıklamasını yaptığı Heybeliada Sanatoryumu ile ilgili ısrarı sürüyor.

Diyanet, tahsisin iptali istemiyle açılan davada sanatoryumun ‘din görevlilerine mesleki bilginin verilmesi, geliştirilmesi, Kuran eğitimi ve gençlik faaliyetlerinin karşılanması’ amacıyla kullanılacağını belirtti.

Hazine’nin 2018 yılında devrettiği Heybeliada Sanatoryumu ile ilgili geçen yıl eylül ayında Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından açıklama yapılmış, koronavirüs salgınıyla mücadele kapsamında Heybeliada’ya pandemi hastanesi yapılması durumunda söz konusu araziyi iade etmeye hazır oldukları belirtilmişti.

Diken’den Canan Coşgun’un haberine göre, Şehir Plancıları Odası, Mimarlar Odası, İstanbul Barosu, Türk Toraks Derneği ve İstanbul Tabip Odası sanatoryum arazisi tahsisinin iptali istemiyle ilgili dava açtı.

İstanbul 14. İdare Mahkemesi’nde açılan davada Diyanet İşleri Başkanlığı’nın sunduğu dilekçede, davanın reddedilmesi talep edildi. Diyanet’in dilekçesinden öne çıkan kısımlar şöyle:

Taşınmazın Diyanet İşleri Başkanlığı’na tahsisi ile birlikte ihtiyaçlar doğrultusunda bir adım atılmış ve imkanlar değerlendirilerek kamusal yarara yönelik bir işe imza atılmıştır.

Dünya genelinde azalan tüberküloz, doğru orantılı şekilde ülkemizde de tarihe karışma yolunda ilerlemektedir. Yapılan araştırmalara göre ülkemizde tüberküloz görülme sıklığı 100 binde 16 iken, ölüm hızı ise 100 bin de 1’dir.

Atıl hale gelen bu yapının üzerinde bulunduğu taşınmaz ile ilgili bakanlık tarafından Diyanet İşleri Başkanlığı’mıza, din görevlilerine mesleki bilginin verilmesi, geliştirilmesi, Kuran eğitimi ve gençlik faaliyetlerinin karşılanması amacıyla tahsis edilmiştir. Yapının mevcut hali, yapı içerisinde yataklı bölümlerin bulunması, yüzölçümü ve fiziki yapısı büyük oranda tahsis amaçlarına uygunluk teşkil etmekte ve kullanıma açılma noktasında kolaylık teşkil etmektedir.

Davaya konu işlem, hem sunulan hizmet bakımından kamuya yararlı olacak hem de Adalar’da ekonomik hareketlenme ve kalkınmanın tetikleyicisi olacaktır.