Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye, “Siz, tarihe başarısız bir lider olarak geçeceksiniz. Yoldaşını yolda bırakan bir lider olarak geçeceksiniz. Sayın Ecevit’i nasıl bıraktığınızı herkes biliyor. ‘Siyasi kundakçı’ diyorsunuz ya kim kundakladı o günkü hükümeti? Şimdi Sayın Erdoğan’ı da buradan uyarıyorum. Yakın bir zamanda aynı kundakçılığı şu anki Cumhur İttifakı’na yaparsa hiç şaşırmayın Sayın Erdoğan” dedi.

Ahmet Davutoğlu, Devlet Bahçeli’nin partisinin grup toplantısında kendisine yönelik eleştirilerine cevap verdiği bir videoyu sosyal medya hesabında yayınladı. Davutoğlu, videoda Bahçeli’ye şöyle seslendi:

'SİZİN PSİKOLOJİK SIHHATİNİZ KONUSUNDA CİDDİ BİR ŞEKİLDE KAYGILIYIM'

“Sayın Bahçeli, son grup konuşmanızı dinlerken sizin adınıza yine çok üzüldüm. Yine asabi bir yüz, yine sert cümleler, yine hakaret dili ve her haliyle yüreği ile dili arasında bağı olmayan bir insan görüntüsü gördüm. Daha önceki hasbihalimizde ‘Aman kendinize dikkat edin’ demiştim. Şimdi bir kez daha söylüyorum, sizin psikolojik sıhhatiniz konusunda ciddi bir şekilde kaygılıyım. Bir insan nasıl bu kadar öfkeli olabiliyor? Diline nasıl bu kadar ağır kelimeler yükleyebiliyor? Mevlana’nın bir sözü var; ‘Kalp deniz, dil kıyıdır. Denizde ne varsa kıyıya vurur’. Aslında sizi şu anda anlıyorum ki probleminiz dilinizde değil, kalbinizde. Şu anda akademik bir hayatta olsam bir doktora öğrencime, sözcükler, mimikler ve siyaset ilişkisi bağlamında sizi incelemesini tavsiye ederdim. Bir sonuca aslında ben ulaştım. Sizin probleminiz yalnızlık. İnsan insana şifadır Sayın Bahçeli, siz insan arasına karışmadığınız için, Diyarbakır’a gidemediğiniz için mesela Kürtlerin halini anlayamazsınız. Toroslar’a, Yörüklerin arasına karışmadığınız içinde onları da anlayamazsınız. Sizi son olarak Trakya’da ne zaman gördük Sayın Bahçeli ya da Erzurum’da? Hakkınızı yemeyelim, Sayın Erdoğan ile birlikte bir Ahlat’a gitmişliğiniz var, doğu adına; resmi protokol ile resmi bir şekilde. Sayın Bahçeli, aramızdaki fark bu, siz bizi anlayamazsınız, ama ben sizi anlıyorum.

'SİZLERİN BESLENDİĞİNİZ O KUTUPLAŞTIRICI DİLİ TASFİYE ETMEYE GELİYORUZ'

Sizin niye öfkeli olduğunuzu da biliyorum. Diyarbakır’da yapmış olduğumuz Demokratik Geleceğimizin İnşası Kürt Meselesi Çalıştayı’na takmışsınız. Hayır, aslında ondan rahatsız değilsiniz, ona geleceğim ama siz ondan rahatsız değilsiniz. Siz neden rahatsızsınız biliyor musunuz? Daha bir ay önce Antalya’da ‘Yörük Ahmet’ diye karşılanan birini, bundan birkaç gün önce Diyarbakır Ergane’di ‘Serok Ahmet’ diye gümbür sesle karşılanmasından rahatsızsınız. Siz, doğuda ve batıda Kürtler ve Türkler, Sünniler ve Aleviler tarafından aynı anda sevilen herkesten rahatsız olursunuz. Sizin zıt kutbunuz olan örgüt de rahatsız oluyor. Çok ilginç, bahsettiğiniz çalıştayla ilgili bir siz rahatsız oldunuz, bir de terör örgütü. Çünkü biz, sizlerin beslendiğiniz o nefret dilini kurutmaya geliyoruz. Çünkü biz, sizlerin beslendiğiniz o kutuplaştırıcı dili tasfiye etmeye geliyoruz. Onun için ‘yeni bir zihniyet’ diyoruz. Ne demişiz 10 maddede? Yeni bir zihniyet demişiz, ona mı karşısınız? Çünkü siz eski zihniyetin, 90’lı yılların zihniyetinin hakim olmasını istiyorsunuz. Yerli bir yaklaşım demişiz. Buna mı karşı çıkıyorsunuz? Evet, bu ülkenin insanları, bu toprakların çocukları, siz isteseniz de istemeseniz de yerli bir yöntemle anlaşacaklar. Düşünce ve ifade özgürlüğü demişiz, buna mı karşı çıkıyorsunuz? Doğru, karşı çıkarsınız. Çünkü sizin gibi düşünmeyen herkes ya hain ya terörist. Alışın Sayın Bahçeli, sizden farklı düşünenler de bu ülkenin vatandaşları. Ne demişiz? Ana dilde eğitim demişiz. Allah aşkına, ana dil Allah’ın insanlara bir lütfudur, isteyen istediği dilde öğrenir, öğretir. Aynı metinde, görmüyor musunuz, ‘Resmi dilimiz Türkçe’ diyoruz. Ne demişiz? ‘Yerel yönetimlerde demokrasi demişiz’. Evet, biz, KCK’ya da kayyuma da karşıyız. Seçimle iş başına gelenin seçimle gideceğine inanırız. Ne demişiz? ‘Doğu’da yeni bir sosyal ekonomik kalkınma planı’ demişiz. Yanlış mı demişiz Sayın Bahçeli? ‘O bölgede teknolojik üsler kurulsun’ demişiz. Yanlış mı demişiz? ‘Türkiye’nin batısında ne varsa doğusunda da o olsun’ demişiz. Bundan mı rahatsız oluyorsunuz? Ne istiyorsunuz Allah aşkına? Nedir bu kutuplaştırıcı dil?

'BİR SEÇİM KAZANMAK İÇİN İMRALI’DAN MEKTUP GETİRMEYİ MEŞRU GÖRDÜNÜZ'

 Ha birtakım örgütlerden bahsediyorsunuz, şimdi ben size sorayım. Bir ara terör başı Öcalan’a gül veren biri vardı, şimdi size ‘yoldaşım’ diyor. Hiçbir açıklama yapmadınız, yoldaşının yoldaşı hakkında ne düşünüyorsunuz, Sayın Bahçeli? Bir seçim kazanmak içim İmralı’dan mektup getirmeyi meşru gördünüz, kırmızı bültenle aranan Osman Öcalan’ın televizyonlara çıkmasını neredeyse alkışladınız. Bunlar terörle iş birliği değil mi? Biz ise açığız, yalınız, netiz. Bir kez daha söylüyoruz; evet, Türkiye’de Cumhuriyeti’mizin 100. yılına girerken yepyeni bir zihniyete ihtiyaç var. Asık suratlı bir zihniyete değil, mütebbessim bir zihniyete. Bir nefret diline değil, ‘Biz bu topraklara sevgi tohumu ekmek istiyoruz’ diyen Hz. Mevlana’nın diline ihtiyaç var, Sayın Bahçeli. Siz isteseniz de istemeseniz de bu toprağın insanları, yeni nesilleri bu dille konuşmaya başaracaklar. Siz ise tarihe başarısız bir lider olarak geçeceksiniz. Yoldaşını yolda bırakan bir lider olarak geçeceksiniz. Sayın Ecevit’i nasıl bıraktığınızı herkes biliyor. ‘Siyasi kundakçı’ diyorsunuz ya kim kundakladı o günkü hükümeti? Şimdi Sayın Erdoğan’ı da buradan uyarıyorum. Yakın bir zamanda aynı kundakçılığı şu anki Cumhur İttifakı’na yaparsa hiç şaşırmayın Sayın Erdoğan. Aslında Sayın Bahçeli, bu mesajlarını bize vermiyor, Sayın Erdoğan’a veriyor. ‘Sakın ola ki yeniden demokratik bir yaklaşımla yeni bir zihniyet geliştirmeye kalkma Serok Ahmet’ ifadesi ile bana yüklenirken aslında başka yerlere de mesaj veriyor.

'SORDUNUZ MU SAYIN ERDOĞAN’A?'

Bir de şu mandacı meselesine gelelim. Ben bu ülkenin Dışişleri Bakanlığı’nı da yaptım Başbakanlık’ını da. Büyükelçi olarak temsil ettim bu ülkeyi. BM Güvenlik Konseyi salonların da duvarları da BM Genel Kurulu duvarları da Avrupa Birliği koridorları da İslam İşbirliği koridorları da ve daha nice uluslararası örgüt benim bu ülkeyi nasıl temsil ettiğime şahittir. Bir tek örneği yoktur ki bu aziz milletin hakkının, hukukunun çiğnendiği yerde sessiz kalmış olayım. Ama size şimdi söylüyorum: mandacılık nedir biliyor musunuz, Sayın Bahçeli? Bir ülkenin devlet başkanından ‘Aptal olma’ diye gelen mektuba sineye çekmektir mandacılık. İşte sizi mandacı ortağı ilan ediyorum. Niye sustunuz Trump’ın mektubuna, Sayın Erdoğan sessiz kaldığında? Mandacılık nedir bilir misiniz; daha milletimizin yüreğine düşen 36 şehidin acısı hepimizi yakıp kavururken bu 36 şehidin düşmesine vesile olan Rus uçaklarının talimatının verildiği Moskova’ya gidip kapıda dakikalarca beklemektir mandacılık. Sordunuz mu Sayın Erdoğan’a, ‘şehitlerimizin hukukunu, hakkını Putin karşısında savundunuz mu’ diye. Mandacılık nedir bilir misin Sayın Bahçeli? Mandacılığı kabul etmek, ekonomiyi yerle bir ettikten sonra gelecek birkaç milyar dolar swap için Çin’in önünde boyun eğmektir mandacılık. Bütün bu mandacılık örneklerine sessiz kaldınız, sizin hiçbir şeyiniz sahici değil Sayın Bahçeli. Asık suratınız da sahici değil, hiçbir hususta gerçek bir tavrı ortaya koyamadınız. Şunu size söyleyeyim; evet, sizi kızdırmaya devam edeceğiz. Sinirlerinize hâkim olun, bu ülkede kardeşlik egemen olacak. Bu ülkede konuşulan her dile saygı gösterilecek. Ben, ‘Serok Ahmet’ demenizden gocunmadım. Çünkü doğduğum Toros Dağları’nda Yörükler bana ‘Yörük Ahmet’ der. Balkanlarda ‘Boşnak Ahmet’ diye karşılanırım, Cengiz Dağcı’nın cenazesini Kırım’a götürdüğümde ‘Tatar Ahmet’ sesleriyle karşılanmış, Şeyh Şamil’in torunları da beni ‘Çerkez Ahmet’ olarak görmüşlerdi. Biz bu ülkeyi birleştireceğiz Sayın Bahçeli, bu ülkeyi size bırakmayacağız. Sizin gibi düşünenlerin kutuplaştırıcı dillerine bırakmayacağız.

Buradan aziz milletime de sesleniyorum; siz, bizi de bilirsiniz, Sayın Bahçeli’nin bu ülkede ne felaketler getirdiğini de bilirsiniz. Biz, bu ülkenin aydınlık geleceğiyiz. Biz, bu ülkenin kardeşlik müjdeleyicileriyiz. Bu millet, etle tırnak gibi bir arada yaşamaya devam edecek. Sayın Bahçeli, siz tarihe siyaset psikolojisi açısından incelenmesi gereken bir vaka olarak geçerken gelecek nesiller sizi örnek almayacak. Sizin dilinizi örnek almayacak. Kendi dilleri ile barış diliyle, nezaket diliyle, nezahet diliyle ve milli bir dille konuşacaklar. Ümit ederim bundan sonra biraz daha sinirlerinize hakim olursunuz.