Yarın 2018 yılında 25 kişinin hayatını kaybettiği Çorlu Katliamı'nın 8. duruşması görülecek. Davanın sembol ismi haline gelen kazada hem oğlu Oğuz Arda Sel'i hem de eşi Hakan Sel'i yitiren Mısra Öz'ün hukuk mücadelesi sürüyor.

soL Haber Portalı'na konuşan Öz tren kazasından sonra davada asıl sorumluların değil alt düzey memurların yargılandığını, katliamdaki ihmallerin üstünün örtülmeye çalıştığını ısrarla vurguluyor.

İHMALLER ZİNCİRİ
"‘Olay gecesi henüz cenazeler kaldırılmadan, olay yerine getiren bilirkişilerin hazırladığı rapor ile oluşturulan iddianame sonucu 3 yıldır 4 alt düzey memur yargılandı." diyen Öz şöyle konuştu:

"Yapılan itirazlar neticesinde, yeni bir bilirkişi heyeti oluşturuldu ve yeni bir rapor ortaya konuldu. Raporda, 145 yıllık ömrünü doldurmuş menfez ve köprülerin bakımlarının yapılmadığı, hızlandırılmış trenin geçişini taşıyamayacağı, katliamın olduğu menfezin bakımının eksik olduğu, alt yapının günümüz mühendislik hizmetine uygun olmadığı, TCDD’nin meteoroloji ile hava durumunu takip edecek bir protokolünün olmadığı, yol bekçilerinin sayısının azaltılıp, hafta sonu çalıştırılmamalarının bu katliamda çok büyük etkisinin olduğu ve sorunun yönetimsel olduğu alenen ortaya konuldu.

Son duruşmada (7. duruşma) bu bilirkişilerin hazırlamış olduğu rapora istinaden, mahkeme heyeti TCDD üst yönetimi hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu.’

ÇORLU'DA İLK DURUŞMA
Çorlu davasının Çorlu’da değil sürekli başka illerde yapıldığını ifade eden Öz şunları dile getirdi:

"Yarın ki duruşmayı Çorlu’nun ilk duruşması, miladı gibi kabul ediyoruz artık. Yarın TCDD üst yönetiminin ve dönemin ulaştırma bakanının da içinde olduğu bir iddianame ile adil bir yargı sürecine başlanmasını bekliyoruz. 3 yıldır olması gerekenin yapılmasını bekliyoruz."

'ADALETİN PEŞİNDEYİZ'
"Tüm ihmallerin bu kadar ortada olduğu ve bu ihmallere sebep olanların belli olduğu bir olayda adalet kendiliğinden yürütülüyor olmalıydı. Ama ne yazık ki Türkiye’deki adalet sisteminde biz de acılarımız ile adaletin peşinden koşmaya başladık. Adalet bir gün, oturdukları koltuklarda adaleti sağlayamayanlara da lazım olacaktır." 

'SORUMLULAR KAFALARINI KUMA GÖMDÜLER'
"Sadece TCDD değil. TCDD genel müdürü İsa Apaydın, dönemin ulaştırma bakanı Ahmet Arslan ve sonraki ulaştırma bakanı Cahit Turhan da engelledi. Gönül isterdi ki başka ülkelerde gördüğümüz sorumluluk bilincinde olan yöneticiler gibi görevlerinden istifa edebilme erdeminde olabilseydiler. Ancak onlar kafalarını kuma gömüp, olay hiç olmamış gibi yaşamayı tercih ettiler. Sorumluluk duyguları olmayan bu insanların, insana verdikleri hizmet ne yazık ki böyle ölümlerle sonuçlanıyor."

'ACIMA ACI EKLENDİ'
‘‘Bizim ülkemizde bu sorumsuz zihniyetlerin kurbanı olup, yaşamdan kopartılmak ne yazık ki çok kolay. Miraç’ın bisiklete binerken öldürülmesi, annesinin çığlıkları kalbimde yıllardır dinmeyen acıya acı eklendi. Diğerleri ve diğerleri gibi.. Acıdan her gün ölüyoruz. 

Fakat bunun sorumlusu da adaleti dağıtacak olanlar. Adalet olması gerektiği gibi yürütülmediği için bugün katiller hiç hız kesmeden insan öldürmeye devam ediyorlar. Katiller kadar, ceza vermeyenlerde suçludur."

"TCDD insanlara hizmet veren ve insan canı taşıyan bir kurum. Liyakatten uzak bir politika ile yönetilmekte. Hal böyle olunca da yaşanan katliamlar son bulmuyor. Amaç insana hizmet vermekten çıkıyor. Bu şekilde yönetilmesini uygun görenler ve göreve atayan kişi, hangi amaca hizmet ederek bu kararı veriyor sorgulamak gerek. Liyakatsızlık diz boyu!"

'YARGI BİZE GELİNCE HIZLI İŞLETİLİYOR'

‘’Yargı bizlere gelince çok hızlı işletiliyor. Ama katillere gelince duruyor. 13 Eylül’de Ankara’da da yargılanacağım. Sadece ben değil ailelerden iki kişi, avukatlarımız da bu yargılamanın içinde. Düşünebiliyor musunuz 25 kişiyi öldürenler 3 yıldır yargılanmıyor ama bizler sanık oluyoruz.

Neden? Çünkü makam sahibi olan bazı kişiler, ölen 25 kişiden daha değerli kılıyor kendisini de makamını da… Aman makamlarına laf gelmesin! İşini doğru ve olması gerektiği gibi yapan herkes ya adını altın harflerle yazdırır tarihe, ya da yapılan her eleştiriyi kendi davranışları ile oluşturur. Bu kokuşmuş düzenin parçası olmayı kendine layık görenler için adalet adına ben utanç duyuyorum.’’