Toplumsal Haber Merkezi

Ulusal Kanal'ın Digiturk'e girme hedefiyle başlattığı kampanya geçtiğimiz günlerde başarıya ulaşmış; Kanal, Digiturk 52. kanalda yayına başlamıştı. Çölaşan, bugünkü “Örtülü ödenek açıklaması” başlıklı yazısında tartışmayı devam ettirerek Vatan Partisi ve Ulusal Kanal yetkililerine yeni bir soru daha yöneltti.

Sözcü gazetesi yazarı Emin Çölaşan, önceki gün köşesinde dikkat çeken bir yazı kaleme alarak "Bizim bildiğimiz kadarıyla Digitürk'e girişin ve sürekli yer sahibi olmanın yıllık ücreti 500 bin dolar" diye konuşmuştu. Çölaşan, Ulusal Kanal’ın bu parayı nasıl verdiğinin merak konusu olduğunu söylemişti. Çölaşan, konuyla ilgili şu iddiayı gündeme getirmişti: “Elin ağzı torba değil ki büzesin, öbür yanda ise ortaya bir sürü söylenti çıkıyor. O kadar ki, bazıları bu 500 bin doların Ulusal Kanal'a Vatan Partisi güçlensin diye örtülü ödenekten verildiğini ve Digitürk'e o yolla ödeme yapıldığını bile iddia ediyor.”

‘BU SÖYLEDİKLERİM YALAN MI YANLIŞ MI?’
Emin Çölaşan, bugünkü “Örtülü ödenek açıklaması” başlıklı yazısında, Ulusal Kanal ve Vatan Partisi’nin ortak açıklamasına yer vererek kendi önceki yazısından da bir alıntı yaptı.

Önceki yazısındaki “Vatan Partisi ilginç bir yapı! Aslında Türk siyasetinde hiçbir ağırlığı ve önemi yok… Oysa biz geçmiş yıllarda bu partiyi küçük bile olsa solcu olarak bilirdik! Hatta bazıları komünist bilir ve çok kızardı. Vatan Partisi son yıllarda ilginç bir çizgi değişikliği yaptı… Ve AKP-MHP ortaklığının en büyük yandaşı, destekçisi oldu” ifadelerini hatırlatarak “Bu söylediklerim yalan mı, yanlış mı?” diye sordu.

‘NASIL BÖYLESİNE YANDAŞ OLDUNUZ?’
Çölaşan yazısının devamında şu ifadeleri kullandı:

AKP-MHP iktidarının en büyük destekçisi olmadılar mı? Bütün güçleriyle iktidara destek vermiyorlar mı? Ancak gelin görün ki, yukarıdaki açıklamada bu konuda bir satır olsun bir şey söylemiyorlar.

Yazımdaki esas rahatsız edici sorun örtülü ödenek parası değil, işte budur…

Geçmişin ‘Devrimci sol’ partisinin günümüzde AKP-MHP iktidarının en büyük destekçisi kesilmesi ve neredeyse üçüncü ortağı olmasıdır! Bu 180 derecelik değişim acaba hangi koşullarda ve hangi amaçla gerçekleşti? Bana tekzip gönderip yalancılıkla, iftira atmakla, gazetecilik namusunu çiğnemekle suçlayanların ‘Nasıl böylesine yandaş oldunuz’ sorusuna da birkaç satırla bile olsa değinmelerini beklerdim!