Ceylan Önkol, Mazlum Akay, Uğur Kaymaz, Helin Şen, Berkin Elvan, Yunus Eser, Roboski'de öldürülen 19 çocuk, Mahsun Mızrak, Enes Ata, Çorlu tren kazasında yaşamını yitiren 7 çocuk, Aladağ'da kaldıkları yurtta çıkan yangından dolayı hayatını kaybeden 11 çocuk ve daha pek çok çocuk devlet görevlilerinin kullanmış olduğu silah, patlayıcı madde veya askeri araç ve mayınlar yüzünden ya da ihmalli davranışlar sebebiyle hayatlarını kaybetti.

Cezasızlıkla Mücadele Güçbirliği Ağı, Çocuk Hakları Günü'nde "Çocuk ölümlerinin failleri cezalandırılmadan bu ülkeye adalet gelmeyecek" diyerek bir açıklama yaptı.

Bianet'te yer alan habere göre; Türkiye'de çocukların özellikle kamu görevlilerinin fillileri ya da ihmalleri sonucunda ortaya çıkan yaşam hakkı ihlallerinin cezasız kaldığı belirtilen açıklamada "Her bir çocuğun barış içinde, güvenli, eşit, adil ve özgür bir şekilde yaşaması gerektiğini hatırlamalı ve hatırlatmalıyız" denildi.

"Her yaşam hakkı ihlali yeni ihlallere yol açıyor"

Açıklama özetle şöyle:
"Mağdurların çocuk, faillerin ise kamu görevlisi olduğu vakıalarda; devletin, suçun faillerini adil yargılayarak, suç ve suçluların cezasız kalmamasını sağlaması, hem mağdurların adalete erişme hakkının sağlanması, hem de toplumda zedelenmiş olan adalet duygusunun onarılması için elzemdir.

BM ÇHS'ne taraf olan devletler sözleşmenin 6. maddesine göre her çocuğun temel yaşama hakkına sahip olduğunu kabul etmiş, çocuğun hayatta kalması ve gelişmesi için mümkün olan azami çabayı gösterme yükümlülüğünü üstlenmişlerdir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS)'ne göre de yaşam hakkı herkes içindir.

AİHS ve BM ÇHS'ne taraf olan Türkiye bakımdan, egemenlik alanında bulunan herkesin yaşamı devletin sorumluluğundadır. Devletin, bireylerin yaşam hakkına dair en temel yükümlülüğü öldürmemektir. Kamu görevlileri bireyi bilerek ve isteyerek ya da ihmal gerçekleştirerek öldürmemek zorundadır. Bu yükümlülük kişinin yaşam hakkının esasına dairdir. Niteliği itibarıyla negatif yükümlülüktür. Yaşam hakkı ihlali gerçekleşmişse de devletin yükümlülüğü etkili soruşturma yürütmektir. Bu yükümlülük devletin usul yükümlülüklerindendir. Niteliği itibari ile de pozitif niteliktedir.

Verilmeyen ya da geç verilen soruşturma izinleri; bizzat fiili ya da ihmali gerçekleştiren kişiler hakkında olabildiği gibi, sorumluluk zincirinde yer alan diğer kamu görevlilerinin yargılanması önünde de engel oluşturmaktadır. Cezasız bırakılan, etkin soruşturulmayan her yaşam hakkı ihlali ne yazık ki yeni ihlallerin yaşanmasına yol açmaktadır.

İnsan haklarının ihlali ile cezasızlık olgusu arasında sıkı bir ilişki olup, hakların uygulanması ancak bu hakkı ihlal edenlerin hukuk çerçevesinde etkili bir şekilde soruşturularak adil bir yargılama sonucu cezalandırılması ile mümkündür. Ceza adalet sisteminde yargıçların vereceği kararlar özgürlüklerimizin ve yaşam hakkımızın garantisidir. Failin kim olduğuna göre değişen adalet anlayışı ise, toplumun adalet ve hukuka olan güvenini azaltmaktadır."

CEZASIZLIKLA MÜCADELEDE GÜÇBİRLİĞİ AĞI:
Antalya Barosu İnsan Hakları Merkezi - Diyarbakır Barosu- Eşit Haklar İçin İzleme Derneği - FİSA Çocuk Hakları Merkezi – Hakikat Adalet Hafıza Merkezi- Hak İnsiyatifi- İnsan Hakları Derneği - İnsan Hakları Gündemi Derneği – Özgürlük İçin Hukukçular Derneği – Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi

Türkiye 1990'da imzaladı
Türkiye 14 Ekim 1990 tarihinde imzalamış olduğu BM Çocuk Hakları Sözleşmesi (BM ÇHS)'ni 1995 yılında yürürlüğe koyarak "Her çocuğun temel yaşama hakkına sahip olduğunu ve çocuğun hayatta kalması ve gelişmesi için mümkün olan azami çabayı gösterme" yükümlülüğünü kabul etti.