Toplumsal Haber Merkezi

CHP Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda Cumhurbaşkanlığı Bütçesi görüşmelerinde söz alarak MGK'da ekonominin gündem olması, TMSF ve Sürat Kargo'nun şaibeli satışıyla ilgili konuştu.

"Sayın Başkanım, biraz önce ilginç bir tartışmaya sahne olduk. Şimdiye kadar, Sayın Kılıçdaroğlu'nu yani geçmiş dönemde SSK Genel Müdürü olarak, sosyal güvenliğin başında birisi olarak hep suçlamıştınız, onu anlıyordum ama" diyen Kuşoğlu, "Sayın Cumhurbaşkanının atadığı, sizin döneminizin bir merkez bankası başkanını, bir bürokratı da o dönemle ilgili politikalardan sorumlu tutmak, bunu da anlayamıyorum, bu da yeni oldu" ifadesini kullandı.

'EKONOMİ POLİTİKALARIYLA İLGİLİ HER TÜRLÜ MUHALEFET TEHDİT OLARAK MI ALGILANACAK?'
Kuşoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Dediğim gibi, TMSF'yle ilgili olarak konuşacağım ama ondan önce, dünkü Millî Güvenlik Kurulu kararını sormak isterim Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım. 2'nci madde ekonomiye atıfta bulunuyor, şöyle bir ifade var: "Ekonomi politikalarını hayata geçirme sürecinde karşılaştığı ve karşılaşabileceği sınamalar ile tehditler değerlendirilmiş, cumhuriyetimizin 100'üncü yılına her alanda olduğu gibi iktisadi olarak da güçlü şekilde ulaşma kararlılığı teyit edilmiştir" Buradan anlamamız gereken, ekonomik güvenliğin Millî Güvenlik Kurulu kararlarına girecek kadar anlaşıldığı, önemsendiği midir, yoksa bundan sonra ekonomi politikalarıyla ilgili yapılan her türlü muhalefetin bir tehdit olarak algılanacağı ve antidemokratik yollarla bastırılacağı mıdır? Bu, iki türlü de anlaşılabilir, onun için özellikle size sormak isterim, sizin açıklamanız bu konuyla ilgili olarak çok önemli.

'ŞİMDİYE KADARKİ EKONOMİ POLİTİKALARI İNKAR EDİLMİŞ OLDU'

Onun haricinde bir konu daha var, bugün tartışılıyor. Şimdi, geçen pazartesi günü yani bu pazartesi günü Sayın Cumhurbaşkanı, kabine toplantısı sonrası bir açıklama yaptı. Cemal Bey'in de bugün anlattığı üzere, ekonomide bir makas değişikliği söz konusu oldu yani daha önce böyle giderken şimdi böyle gidiliyor, tam tersi bir istikamette gidiliyor. Şimdiye kadarki ekonomi politikaları da bir anlamda inkâr edilmiş oldu, hepsi yanlış olarak nitelendi. "Şimdiye kadar bize yüksek faiz politikası dayattılar, çok borçlandık, üretim yapamadık, istihdam yapamadık" anlamında Sayın Cumhurbaşkanının açıklamalarında cümleler var. Diyor ki: "Bundan sonra ya aynı politikaları devam ettirecektik ya da Millî Kurtuluş Savaşı'nı seçecektik." Bu şekilde de ifade ediyor. Peki, bu Millî Kurtuluş Savaşı'nı o akşam ilan etti, ertesi gün kur yüzde 15 değerlendi yani Türkiye yüzde 15 değer kaybetmiş oldu, bir günde; bu nasıl ekonomi savaşıdır, anlamak mümkün değil. Ayrıca, o açıklamayla Türkiye, faiz, kur, enflasyon sarmalına girmiş oldu Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım. Enflasyon, faiz, kur sarmalı budur işte "Faizle olmuyor, faizi yüksek tutmayalım, kuru yüksek tutalım." o da enflasyona sebep olacak, bunu daha önce yaşamıştık yine yaşayacağız. Biz borçlanmamızı azaltacağız, bundan sonra borçlanmayacağız, üreteceğiz deseydik, istihdamı artıracağız deseydik anlardım ama sadece "Faizi düşüreceğiz, kuru serbest bırakacağız, Türkiye'nin değerini kaybetmesini..." Ki nitekim Türkiye, bankaları, kurumları, Türkiye Varlık Fonu; her şeyiyle o gün, tek günde yüzde 15 değer kaybetmiştir, son iki ayda önemli ölçüde, yüzde 30'un üzerinde değer kaybetmiştir biliyorsunuz, Türkiye fakirleşmiştir. Türkiye fakirleşmiş bir vaziyette Çin'in altında bir asgari ücretle dünyayla rekabet edecekse bunu da anlarım ancak Çin'in, Hindistan'ın bu düşük ücretlerle rekabet ederken dünyada ham maddesi de vardı, ara malı da vardı, ara malı da üretebiliyorlardı; Türkiye ham maddeye de sahip değil özellikle enerjide, ara malına da sahip değil; hepsinin ithalatçısı. Bunu nasıl yapacaksınız? Gerçekten ben Türkiye'nin ekonomisiyle ilgili bir güvenlik endişesi içindeyim, gerçekten millî güvenliğimizi en fazla tehdit eden konu hâline gelmiştir ekonomimiz maalesef, bunu görmemiz lazım ve şu anda, bundan sonra da "Sermaye kontrol riski yüksektir." diye görülüyor, herkes tarafından da bu görülmektedir maalesef.

'SÜRAT KARGO 2019 YILI RAKAMLARIYLA SATILDI?'

TMSF'yle ilgili olarak da şunu söyleyeceğim Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım: Ben bir basın toplantısı yaptım ağustos ayı içerisinde TMSF bünyesindeki en aktif şirketlerden birisi olan Sürat Kargoyla ilgili, arkadaşlarım sizler de dinlerseniz memnun olacağım. Sürat Kargo 2019'a kadar, 2020'ye kadar zararlı olan bir şirket, TMSF içerisindeki 800 küsur şirketten biriydi. 2020 ve 21'de kâr etti şu içinde bulunduğumuz yılda kârlı, 58 milyon lira da 2020'de kâr etmişti ve birdenbire satılmaması gerekirken satılma kararı alındı. 325 milyon lira muhammen bedel tespit edilerek on üç iş günü içerisinde satıldı Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım; on üç gün, on üç gün içerisinde ki aynı tarihte ondan 20 kat daha küçük "Nurkay Makina" adlı şirket daha fazla iş günü verilerek ihale edilmişti çünkü ihaleyi alan şirket daha önce Sürat Kargoya gelmiş, incelemelerini yapmıştı zaten, ihaleyi alan şirket. Şimdi, 325 milyon lira muhammen bedelle satışa çıkarılan şirketin, Sürat Kargonun aslında değeri 1,5-2 milyar lira arasındaydı o tarihte. Muhammen bedel 325 milyon lira olarak tespit edilirken kârlı olan yıl, 2020 esas alınmamış, içinde bulunduğumuz 2021 yılı da esas alınmamış. Ne esas alınmış? 2019, zararlı olan yıl esas alınmış, muhammen bedel tespit edilmiş. Bu olabilecek bir şey midir? Yani mantık böyle bir şey yaptırır mı? Zararlı olan yılın değerine göre tespit ediyorsunuz, şu anda kârlı, bir önceki yılı almıyorsunuz, içinde bulunduğunuz yılın değerini almıyorsunuz ve bu yıl satıyorsunuz, 2019 yılı rakamlarıyla satıyorsunuz; 2020 kârlı, 2021 kârlı. Bu, o zamanki TMSF Başkanı tarafından açıklanan değerler. Daha sonra ben bu açıklamaları yaptım, sorularımı sordum; TMSF'den bir açıklama geldi, o açıklama beni doğruluyordu. Muhammen bedel tespitini belirleyen raporun tarihi Aralık 2020'dir, Aralık 2020 tarihinde 2019 esas alınarak tespit edilmiştir. Raporun tarihi 2020, raporda esas alınan rakamlar, muhammen bedel tespiti 2019 esas alınarak yapılıyor, zararlı yıl, yıllar esas alınarak yapılıyor. Yapılan ihale de mal kaçırır gibi yapılan bir ihale, belirlenmiş bir kişiye veriliyor. O şirketin, o kişinin internet odasında ne kadar kaldığı da belli, daha önceden de konuyla ilgili araştırma yaptığı belli, daha sonra benzeri şirketler 500 milyon dolara satılıyor. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, bunun incelenmesi gerekir, bu işlemin düzeltilmesi gerekir. Emin olduğum bir iştir bu, bununla ilgili dava da açılacaktır ama...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son cümlelerinizi alalım lütfen.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Devletin bu konuyla ilgili zarar görmemesi gerekir. Bu yapılan, açıkça hukuka aykırıdır. Burada millet malına, kul hakkına aykırı işlem yapılmaktadır; kul hakkı yemektir bu doğrudan doğruya. Söyleyemezler şu anda, 2019 rakamları esas alınmış...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Süreniz dolmuştur Sayın Kuşoğlu, teşekkür ediyorum.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Başkan, arada bir bekleme süremiz oldu, cümlemi tamamlayayım müsaade ederseniz.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buyurun.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ben süremden verebilirim.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim, bunu söylemeniz bile yeterli.
Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, tamamlıyorum, TMSF'nin Sayıştay raporunda da 10 bulgu var, çok önemli bulgular. Burada da bu 10 bulguya bakarsanız bunların çoğunun TMSF'deki işlemlerin hukuksuz yapıldığı, yanlış yapıldığıyla ilgili bir neticeye varacaksınız. Bu 10 maddeye de lütfen bakın, bunlarla ilgili olarak da hukuka aykırı işlemler yapılmaktadır ve özellikle kasıtlı olarak yapılmaktadır. Ben daha sonra TMSF'yle ilgili başka toplantılar da, basın toplantıları da yaparak bazı durumları da açıklayacağım ayrıca. Cevap verebilirseniz çok teşekkür ederim.
Bütçeleriniz hayırlı olsun.
Sayın Başkanım, teşekkür ederim anlayışınıza.