Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Sekreteri, ekonomist Doç. Dr. Selin Sayek Böke, Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomisine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 

“Bu iktidar bilerek, isteyerek bir düzen kurdu ve bugünkü ekonomik buhran bu düzenin sonucunda yaşanıyor” kanaatini getiren Böke, “Derin bir yoksulluk ve hatta derin bir yokluk hali var artık, 8 milyonu aşkın insanımız işsizlikle baş başa bırakılmış, enflasyon resmi rakamlara göre yüzde 20'ye gelmiş, vatandaşın bankalara borcu 1 milyar TL'yi aşmış. Sorumlu, iktidarın ta kendisi. Halkın sorununu çözmeye dönük bir siyaset yapmıyor, kendi iktidarını devam ettirmeye, günü kurtarmaya odaklı bir siyaset yürütüyor. Dolayısıyla, tek adam rejimi sebep, yaşıyor olduğumuz yoksulluk, yokluk, enflasyon, işsizlik hepsi sonuç” görüşünü dile getirdi.

Enerjiye ardı ardına gelen zamların sebebinin kurulan bu düzen olduğunu söyleyen Böke, “Yapılan özelleştirmelerle, yandaşları zenginleştirmeye odaklandıkları için halkın ihtiyaç duyduğu hizmetlerin sağlıklı verilmesi mümkün değil artık” dedi. Böke, bir diğer sebebin vergi politikasının çok kazananın daha fazla vergi ödediği değil, emekçinin, emeklinin omuzuna dolaylı vergilerle vergi yükünün bırakıldığı bir düzen olduğunu ifade etti. CHP’nin “Kara-kış” fonu önerisini hatırlatarak, “Biz bunu kalıcı hale getirecek bir düzen değişikliğini iktidara gelince yapacağız ama bugün çok acil bir kriz hali var, faturalardan hemen ÖTV ve KDV kaldırılmalı” diyen Böke, şöyle devam etti:

Meclis'te bunların tekliflerini, önergelerini veriyoruz. Kim ‘hayır’ diyor bunlara, iktidar diyor, yanlışlıkla mı, ‘dış güçler’ onları mecbur bıraktığı için mi? Değil, açık bir siyasi tercihle bu kararı veriyorlar. İktidar hep ranttan yana bir tercih kullanıyor, üretimden ve gelir yaratacak alanlardan değil. Yandaşlık üzerinden ilişki kuruyor vatandaşla, halk olmaktan gelen bir haktan dolayı ilişki kurmuyor. Fedakârlık yapılacaksa, halktan istiyor. Biz de diyoruz ki, fedakârlık yapılacaksa halk değil, bugüne kadar o rantı paylaşmış oldukları şirketler yapmalı.

Erdoğan’ın, “Göreceksiniz bakın seçim öncesi enflasyon nasıl düşecek” ifadesine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Böke, şöyle konuştu:

Şunu baştan tespit etmek lazım; iktidar değişmeden bu kriz bitmez, bu buhranı aşamayız. Dolayısıyla erken seçim talebi ‘ekonomik buhranın aşılması’ reçetesinin birinci adımı. CHP çok uzun süredir ‘128 milyar Dolar nerede?’ diye soruyor. Bu, Türk Lirasını savunmasız bırakmış olan iktidardan hesap sormadır. ‘Siyasi talimatlara boyun eğmeyin’ diyerek bürokrasiye, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurumlarına sahip çıkan da CHP'dir. Türk Lirası'nın değer kaybettiği anda hemen Genel Başkanımız ve heyetimizle Merkez Bankası'na bir ziyaret yaptık. Merkez Bankası'nın yasal görevinin ve sorumluluğunun Türkiye'de fiyat istikrarını ve paramızın değerini korumak olduğunu, buna karşı gelen siyasi talimatlara boyun eğmemesi gerektiğini, onun güvencesinin biz olacağımızı hatırlattık. Bunlar, bugün muhalefetteyken yarının iktidarını kurmak anlamına geliyor.

Böke, Birleşik Arap Emirlikleri’nden yapılan ziyareti de şöyle değerlendirdi:

Böylesi ihalelerin şeffaflıkla Meclis'te paylaşıldığı bir düzende değiliz. Bundan 3 yıl önce yine bir döviz krizi yaşanırken denmişti ki ‘Katar'dan 15 milyar dolarlık bir yatırım gelecek.’ 3 yılda bunun 10'da 1'inden azı geldi doğrudan yatırım olarak. Tank Palet Fabrikası, yok pahasına yabancılara verilmiş oldu. Bu tavır iktidarın algı yönettiğini, gerçekten iddia ettiği gibi paraların Türkiye'ye gelmediğini, geldiği zaman da varlıklarımızın yok pahasına peşkeş çekildiği bir düzeni tarif ediyor. 10 milyar Dolar'a bakalım. Borsanın değeri 2 ayda bu iktidarın bilerek uyguladığı politikalar sonucunda 35 milyar Dolar'dan fazla düştü, Varlık Fonu'nun bünyesindeki kurumların değeri 10 milyar Dolar düştü. Gelecek olan para bu kayıpları telafi bile etmiyor. 19 yıldır ülke varlıklarını yabancılara satan iktidar şimdi daha ileri gidiyor ve diyor ki ‘Halkın yoksulluğunu pazarlayacağım.’ Sonra da ‘Buna itiraz eden mandacıdır’ diyor. Sayın Kılıçdaroğlu ‘Kanal İstanbul'u yaptırmayacağız’ diye tepki koyduğunda dönüp ‘Sizden bu paraları söke söke alırlar’ diye yabancıların sözcülüğünü yaptı. Mandacılık, yabancıyı savunmaktır.