CHP İstanbul İl Kongresi Haliç Kongre Merkezi'nde yapılıyor. Kongre salonuna CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ile birlikte giriş yaptı.

Kongre açılışını yapmak üzere CHP İstanbul İl Başkanı  Canan Kaftancıoğlu kürsüye geldi. Kaftancıoğlu, "İki yıl önce 13 Ocak'ta 'İstanbul nefes alacak, Türkiye nefes alacak" demiştik hepbirlikte. Bu kongremizde de "İstanbul nefes aldı, Türkiye'nin nefes alması için İstanbul'dan Türkiye'ye tek yön iktidar" diyerek kongrenin açılışını yapmaktan mutluyum" dedi.

37. Olağan İl Kongremizi yönetmek için Divan Başkanlığı'na eski CHP Genel Başkanı Altan Öymen seçildi.

Altan Öymen konuşmasında "Demokrasiyi yeniden kurmak lazım" dedi. Altan Öymen'in açılış konuşmasının ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu kürsüye geldi.

Kılıçdaroğlu konuşmasında özetle şunları söyledi:

"Benim umudum sizlersiniz sevgili gençler. Hiç endişe etmeyin. Yeni bir çığır açtık. Kararlı adımlarla devamedeceğiz. Yürüdüğümüz yol hak yoludur. Adaleti bulacağız. Buu ülkeye huzuru kardeşliği getireceğiz.

Yeni bir siyaset anlayışı ile yola çıktık. Hiç kimseyi ötekileştirmeden. İnsansa başımızın üstünde yeri var dedik. Bütün o sorunları çözmeye talibiz dedik.

Dünyaya, insana, kainata bakışımız farklıdır. Sevgi, barış kardeşlik üzerine kuruludur. Bu yolla gelecek Türkiye'yi yeniden inşaa edeceğiz. Kararlılığımız var.

Hiçbir zaman yapamaz mıyız diye endişeye kapılmadık. İnanıyorsak yapacağız, gerçekleştireceğiz. Söylediğimiz her sözün arkasında kapı gibi durcağız. Nasıl yapacağımızı da anlatacağız.

Bu yıl TBMM'nin açılışının 100. yılı. Yüz yıl önce TBMM açıldı. Sizleri o günün heyecanına taşımak istiyorum. İşgal altındaki bir ülkede yüz yıl önce bir grup insan idealleriyle yola çıktı. Kavgaysa kavga dediler. Yüz yıl sonra burada aynı heyecanı yaşatmak zorundayız.

Yüz yıl önceki koşullar çok daha zordu. Bugünkü koşulların da zorluğunu biliyorum. Önemli olan zorluğu başarmaktı. TBMM açıldığında özünde demokrasi vardı.

Yüz yıl sonra bugün geldiğimiz noktada demokrasinin ağır yaralar aldığını görüyoruz. Bizlere düşen bir görev var: Bireysel beklentilerin tamamen ötesine çıkmak zorundayız.

Her birimize düşen fedakârlık vardır. Özveriyle yola çıktık. Başarıyı özveriyle yakalayacağız. Hiç kimse unutmasın yüzyıl önce yolumuz nasıl Mustafa Kemal'in arkadaşlarıysa bundan sonra da öyledir. Yüzyıl sonra bize yakışan cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmak. Önümüzdeki süreç iktidar!

Sorunları iyi saptayamayan geleceği iyi inşa edemez. Sorunları iyi saptayacağız. Türkiye’nin 5 temel sorunu var.  

Önce sorunları arkasından çözümleri dile getireceğiz:

1- Demokrasi. Bugün en temel sorun demokrasi.

2- Eğitim. Bir kuşağı yok ettiğimizin kaç kişi farkında acaba? Her bakana göre eğitim sisteminin değiştiğinin kaç kişi farkında. Eğitimin çıta atlattığını kaç kişi biliyor. Hiçbir anne ve baba okula gönderdiği çocuğunun eğitiminden memnun değilse bunu dillendirmeliyiz.

3- Dış politika. Barış üzerine inşa edilen dış politika bireysel kine dönüştü. Barışı değil savaşı önceleyen bir dış politika. Bunun sonuçlarını 82 milyon yaşıyoruz. Suriye'den bir milyon kişi daha gelecek. Asıl sorunu o zaman yaşayacağız. Böyle bir dış politika hiçbir zaman olmadı. Dış politikanın çok daha rahat anlatabileceğiz.

4- Toplumsal barış. Hiç kimsenin ötekileştirilsin istemiyoruz. Yaşam tarzına hepimizin saygı duyması lazım.

5- Ekonomi. Fazla bir şey anlatmak istemiyorum. Daha iki gün önce Hatay'da Valilik binasının önünde kendisini 'Çocuklarım aç' diyerek yakan vatandaşı gördük. Çaresizliği kendisini yakarak soruna dikkat çekmek isteyen birine hiç kimse kayıtsız kalamaz. İktidar kanadında ucuz siyaset manevrası olarak görenlere üzülüyorum. Nasıl oldu da vicdanlarımız bu kadar köreldi. Nasıl insanlığımızı unuttuk? Bu acıyı çözecek olan bizleriz. Hangi görüşten olursa olsun onun sorunlarını çözeceğiz. Sadece Hatay'da kendisini yakmadı vatandaş, Meclis'in önünde de kendisini yaktı vatandaş. Onlarca kişi var sesini duyurmaya çalışan. Asıl soru şu; bütün bu sorunları nasıl çözeceğiz. Sorunlar iç içe geçip etki yaratır.

Bu sorunları 4 ayaklı stratejiyle bu sorunları aşacağız:

1- Bu ülkeye gerçek anlamda demokrasiyi getireceğiz. Bu konuda kararlıyız. Kanada'da, AB'de, Güney Kore'de, Japonya'da ne varsa getireceğiz. Üniversitelerde her türlü düşünce özgürce tartışılacak. Her türlü düşüncenin özgürce tartışmak zorundayız. Büyümek, gelişmek istiyorsanız demokrasinizi geliştireceksiniz. Demokratik parlamenter sistemi yeniden inşa edeceğiz. Darbe hukukundan arınmış bir sistemden bahsediyorum.

2- Üreten Türkiye. Türkiye fabrikada, tarlada, üniversitelerde, her alanda üretim yapmalıyız.  Üretimi her alanda yapmak zorundayız. Üreticinin önündeki bütün engelleri kaldırmak zorundayız. Ürettiği zaman alınterinin değerini bilecektir, saygınlık kazanacaktır. Biz dışarıdan mercimek ithal ediyorsak hepimizin oturup düşünmesi lazım. Ne gerekçeyle ithal ediyoruz? Bu iradeyi inşallah beraber inşa edeceğiz.

Liyakat sisteminin egemen kılınması gerekiyor. Devlet ayrıdır, siyasi kurum ayrıdır. Siyasi partilerle devletin yapılanması arasında çok farklıdır. Bakan olmanız için iyi hâl kâğıdı ve ilkokul diploması. Devleti ayakta tutan liyakattır. Yoksa devlet içten içe çökmeye başlar. Biz neden adalet, hak, hukuk diyoruz, temel neden bu. Türkiye'nin temel sorunlarını belirleyen ve çözüm üreten tek parti CHP. Lafla peynir gemisinin yürümeyeceğini biliyoruz. Önümüzdeki süreç sadece bizim için değil Türkiye için önemlidir. Kimse yarın sabah ne olacağını bilmiyor. Geleceğe yönelik doğru dürüst bir hesap milletin önüne konulmuş değil. Bütün bunları yeniden değerlendirmek zorundayız. Bize oy versin vermesin, herkese ulaşmak zorundayız. Millet İttifakı aslında demokrasi ittifakıdır. Toplum ikiye bölünmüş durumda. Demokrasiden yana olanların ortak davranması gerekiyor." 

EKREM İMAMOĞLU: 23 Haziran'ın da adalet arayışı arayanların başarısıdır
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, " Herkesi saygın kabul etmeyen yöneticilerin devri bitmiştir. Türkiye değişiyor. 2017 Haziran'ın da Türkiye'nin değişimi başlamıştır. Adalet arayışını dalgalar halinde dünyaya duyurduğu için genel başkanımıza teşekkür ediyorum. 31 Mart seçimleri kentte de adalet arayışının bir ifadesidir. İstanbul'da güçlü görünenler ne yaparsa yapsınlar adalet istediklerini söylediler. İnşallah bu ülkede böyle bir dönem yaşanmayacak. 23 Haziran'ın da adalet arayışı arayanların başarısıdır. Bu sürecin kodlarını hep beraber doğru okumalıyız. Bu süreçte bize verilen görevi hep birlikte iyi idrak etmeliyiz." ifadesini kullandı. 

İmamoğlu konuşmasında şunları kaydetti: 
"Bu süreçten kendi adıma çıkardığım bazı dersler var. Siyaset insanları doğaldan kucaklamadan yapılabilecek bir iş değil. Toplumsal kutuplaşmadan uzak durmalıyız. Kalpten kucaklamak hepimizin DNA'sında olmak zorunda. Milletimizin çıkarları için siyaset yapmalıyız. 16 milyon insana eşit hizmet etmekten vazgeçmeyeceğiz. Daha fazla emek ve enerji ortaya koyan bir parti olmalıyız. Siyasette çalışmak demek sokakta çalışmak demektir. Milleti anlamadan milletin derdine devam bulmak mümkün değildir."

Kongreye tek aday ve blok liste ile giden CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, konuşma gerçekleştirdi. 

Kaftancıoğlu'nun yaptığı açıklamalardan satır başları şu şekilde:

"Üye yapımızı hep beraber gözden geçireceğiz. 2 yıl boyunca başlayıp yarım bıraktığım işlerden biridir CHP İstanbul üyelerinin yeniden gözden geçirilmesi bu dönemde bunu bitireceğiz.

Partimizde çalışanla çalışmayanı ayırt eden bir sistem kuracağız. Bütün işler akılla, bilimle ve ortaklaşmayla yapılacak ve her görevin bir performans ölçüsü olacak.

İstanbul'daki iktidarımızı daha çok hissedeceğiz. İktidarın gücüyle ve diliyle. İktidardan aldığımız güçle değil, yerelde iktidarımızın halka ulaştıracağımız gücüyle daha çok donanacağız. Yerelde iktidarımızı mahallelerde evlerde, sokaklarda herkesin sesi ve sözcü olacağız.

Veri temelli politika yapacağız. Alınan her kararda ortaklaşmayı ve ortak aklı egemen kılıcağız. Ben yaptım oldu demedik, bundan sonra da demeyeceğiz. Bütün İstanbul'da 16 milyon İstanbulluya ahlaklı siyaset nasıl yapılır bir kez daha göstereceğiz. Daime söylüyorum: Kişiler gelip geçicidir, ilkeler kalıcıdır.

'DEMOKRASİNİN OLDUĞU HER YERDE DEMOKRATİK YARIŞLAR OLUR'
İlk başkanı olduğum andan ilk günden itibaren. Sahici ve samimi bir şekilde örgütümle hep beraber. Örgütümle beraber hiçbir şey saklamadan bir süreç yürüttük. İlkeli ve ahlaklı siyasetin nasıl yapıldığını CHP örgütleri tarafından İstanbul'a göstermeye çalıştık.

Kongreler süreci başladığı andan itibaren hep şunu söyledik; Bugün de söyleceğim, hep söyleceğim. Kongreler demek yarış demek. Demokrasinin olduğu her yerde demokratik yarışlar olur. Ve olmalıdır da. İstanbul örgütü olarak 39 ilçemizde şu anda görev yapmış ya da yapmayan bütün ilçe başkanlarımıza 39 ilçemizde de ilçe kongrelerini demokratik bir şekilde gerçekleştirdikleri için sonsuz teşekkür ediyorum. Bence 39 ilçe örgütümüz bu anlamıyla alkışlanmayı hak etti.

'ÇOK ADAYLI BİR KONGREYİ ARZU ETTİM'
​​​​​​​Tek adaylı yarışlar oldu, çok adaylı yarışlar oldu. Ama herkes parti içi bayrak yarışı olduğu bilinciyle kongrelerini tamamladılar. Ve il kongremizle ilgili. Bana sorarsanız olması gereken, olsaydı daha güzel olacak. Şu anda 2-3-4-5 ne kadar çok o kadar kıymetli. Keşke adaylarla yarışabiliyor olsaydık. Çok adaylı bir kongreyi kendi adıma arzu ettim.