Kılıçdaroğlu’nun Konya’da yaşanan Dedeoğlu Ailesi'ne yönelik katliamı araştırması için görevlendirdiği heyet ilk incelemelerinin ardından açıklama yaptı. 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Konya’da yedi kişinin katledilmesiyle ilgili görevlendirdiği CHP heyeti ilk incelemerini bitirdi. Heyet adına konuşan CHP Konya Milletvekili Abdüllatif Şener, “İnanıyoruz ki bu menfur olay Konya’mızda yüzyıllardır var olan sevgi ortamını, Türk-Kürt kardeşliğini zedeleyemeyecektir” dedi. Şener, "Eğer siyaset nezih konuşmazsa, vatandaşların duygularını dikkate almazsa yanlış çünkü siyaset konuştukça toplumsal kültür oluşturduğu için kini ve nefreti tetikleyen konuşmaların, ifadelerin özellikle başta iktidar olmak üzere siyasetin dilinde olmaması lazım, siyaset nezih konuşmalıdır. Meydana gelen hadiseler bireysel husumetten meydana gelmiş olsa bile…” diyerek siyasileri kullandığı dil konusunda uyardı

CHP Konya Milletvekili Abdüllatif Şener başkanlığında, Ankara Milletvekili Levent Gök, İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve Parti Meclisi Üyesi Semra Dinçer’den oluşan heyet; Konya Valisi Vahdettin Özkan, İl Emniyet Müdürü Engin Dinç ile görüştükten sonra CHP Konya İl Başkanlığı’nda basın toplantısı yaptı.

Şener, toplantıda şunları söyledi:

“Olay sonrasında hepimiz üzüntülüyüz, içimiz kan ağlıyor ve gerçekten duygularımız son safhaya çıkmış vaziyettedir. Bu olay nedeniyle Cumhuriyet Halk Partisi olarak konunun değerlendirilmesi ve taziyelerimizin sunulması maksadıyla bir heyet buraya gönderilmiştir. Heyetimizde Parti Meclisi üyemiz Semra Dinçer bulunmaktadır. Ankara Milletvekilimiz eski Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekilimiz Levent Gök aramızdadır. İstanbul Milletvekilimiz Sezgin Tanrıkulu ile birlikteyiz.

Ankara’dan bu sabah geldik. Önce il örgütümüzde, il yönetimimizle birlikte, il başkanımızla birlikte meydana gelen hadiseyi, karşılıklı görüş alıverişi yapmak suretiyle değerlendirdik. İlk bilgilenmelerimizi yapmış olduk.

Daha sonra Konya Valimizi ziyaret ettik. Konya Valimizden olay hakkında değerlendirmelerini ve bilgilerini dinledik. Sorularımız üzerine de kendileri de bazı açıklamalar yaptılar."

"Daha sonra İl Emniyet Müdürümüzle görüşme yaptık ve Şehir Hastanesi’ne geçtik. Bu menfur olay sonrası hayatını kaybeden yedi vatandaşımızın yakınları, akrabaları, sevenleri hep hastane önündeydiler. Onlara taziyelerimiz sunduk. Duygularını düşüncelerini aldık. O aileden hayatta tek kalan evlatlarıyla görüştük. Taziyelerimizi sunduktan sonra duygularını, düşüncelerini kendisinden aldık. Ailenin büyükbabası yine orada hastanenin önündeydi, onunla da konuştuk ona da taziyelerimizi bildirdik.

Ve şu anda sizlerle heyetimizin oluşturduğu düşünceleri paylaşmak için basın toplantısındayız. Bu basın toplantısı sonrasında da bildiğiniz gibi ikindi namazı sonrasında cenaze namazı kılınacaktır. Bu cenazeye de yine aynı şekilde heyet halinde birlikte katılacağız."

"İNANIYORUZ Kİ TÜRK-KÜRT KARDEŞLİĞİNİ ZEDELEYEMEYECEKTİR"

"Değerli arkadaşlar, inanıyoruz ki bu menfur olay Konya’mızda yüzyıllardır var olan sevgi ortamını, Türk-Kürt kardeşliğini zedeleyemeyecektir. Çünkü Konya, yüzyıllardır bir sevgi kültürü oluşturmuş, tüm Anadolu’ya bu sevgi ve kardeşlik duygularını yaymış müstesna kentlerimizden biridir.

Bu bölge, Mevlana’nın Hacı Bektaşi Veli’nin, Ahi Evran’ın yaşadığı sevgi, dostluk kardeşlik duygularını Anadolu insanına 800 yıl önce aşıladığı ve perçinleştirdiği bölgedir, etraf illerle birlikte. Mevlana Divanı Keberi’nde der ki, ‘Aşksız, sevgisiz geçen bir ömrü ömür sayma. O, hesabın dışında tutulacaktır. Aşksız, sevgisiz geçen tek bir an, yarın Allah’ın huzurunda utançla duracaktır’ der.

Yani bırakın kinle nefretle yaşamayı. Bırakın bir ömrü kinle nefretle doldurmayı. Eğer hayatınızın tek bir anında sevgisizlik varsa o sevgisiz tek an, yarın kıyamet gününde Allah’ın huzurunda utanarak duracak, diyor.

İşte Konya’nın kültürü budur. Bu kültür, bu kentte her zaman sevgiyi, dostluğu kardeşliği, hısımlığı akrabalığı birbirinin hukukuna saygıyı geliştirmiştir ve bir barış kenti olmuştur, her zaman. Ve bu barış kenti, bu barış duyguları bugüne kadar varlığını sürdürmüştür. Hiçbir zaman etnik ve inanç farklılıkları nedeniyle insanlarımızın birbirine kin, düşmanlık duygusu taşımadığı, birbirlerini hoş görmeyi tarihi birikimleriyle, milli birikimleriyle öğrendiği bir kentteyiz. Bu olayın da yine aynı şekilde birliğimizi beraberliğimizi zedelemeyeceğini ve bu kentte, bu ülkede Kürt-Türk ayrımı yapmaksızın, etnik, inanç, düşünce farklılıklarını bir ayrışma konusu haline dönüştürmeden birlikte kucaklaşarak yarının güçlü ülkesini inşa edeceğimizi düşünüyoruz."

"Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak insanımızın bir arada birlikte yaşama iradesinin güçlendirmeyi her şeyin önünde olduğunu düşünüyoruz. Bu ülke de farklı düşünen insanlar olabilir farklı siyasi partiler vardır. Aynı şekilde farklı etnik gruplar olabilir ama tüm yurttaşlarımızın bu ülkenin vatandaşı olarak bir arada yaşamaktan mutlu olmalarını, bir arada yaşayarak enerjilerini sinerjiye dönüştürmeleri bizim açımızdan her şeyin önündeki bir temel önceliktir. Yani ülke insanımızın 84 milyon insanımızın birlikte yaşama iradesinin güçlendirilmesi Cumhuriyet Halk Partisinin ana ve temel ilkesidir ve çabasıdır. Bu menfur olay nedeniyle elbette gerek vatandaşlarımızın anlatmış olduklarından gerek Vali ve Emniyet müdürümüzün söylemiş olduklarından hareketle olayın ayrıntısı ile ilgili ne olup bittiğiyle ilgili konulara girmenin şu safhada hukuki açısından doğru olmadığı kanaatindeyiz.

Çünkü soruşturma safhası ve yargı süreçlerinde gizlidir, delillerin kararmasına yol açabilecek sonuçlar doğurabileceği için de bunların açık seçik şekilde konuşulması, soruşturma da evrakında yer alacak bilgilerin kamuoyunda yayılması hukuk düzenimizde uygun görülmemektedir. O bakımdan olayların ayrıntısına girmeye gerek yoktur ancak şunu bilmemiz gerekmektedir ki bugün gerçekten hassas bir gündür. Bu tür olaylar cereyan ettiğinde duygularımızla heyecanlarımızlar nefretlerimizle konuştuğumuz zaman ülkemize faydalı olamayız."

"SİYASETÇİLERE BÜYÜK GÖREVLER DÜŞÜYOR"

"Ülkemize faydalı olmanın yolu özellikle siyasetçiler açısından faydalı olmanın yolu duygularımızı yeri gelecek içimize gömeceğiz, bağrımızı duygularımızın hislerimizin mezarı haline getireceğiz. Aklımızla mantığımızla konuşup aklımızla mantığımızla hareket edeceğiz ve geleceğimizi planlayacağız. Bu ülke açısından en kaçınılmaz bir ana çizgi olmak zorundadır. Ama bu vesileyle şunu da açıkça ifade etmek isterim ki burada başta siyasi iktidar olmak üzere tüm siyasetçilerimize büyük görevler düşmektedir. Bu görevler sadece siyasetçilerimizle bağlantılı değildir. Aynı zamanda devletimiz hükümetimiz ve aynı zamanda devlet kurumlarıyla bağlantılıdır. Her şeyden önce idarenin yanı yürütmenin olayların gerçek boyutlarının ortaya çıkması için bütün özeni bütün çabayı göstermesi elbette kaçınılmazdır."

"SİYASETİN KONUŞMA TARZI BİR TOPLUMSAL KÜLTÜR OLUŞTURUR"

"Çünkü kamuoyunda kendilerine sahiplenilmediği haksızlığa uğradıkları takdirde haklarının korunmadığıyla ilgili duyguların oluşması vatandaşların üzerinde devlet güvenilir olamaz bu güveni sağlanabilmesi için süreçlerin dikkatli bir şekilde sürdürülmesi lazım. Bu olay nedeniyle de hadisenin küçültmenin de büyültmenin de yararlı olduğu kanaatinde değiliz. Olaylar neyse nasıl oluşmuşsa bunun bütün bağlantılarının açık seçik ortaya çıkarılıp hukuk süreçlerinin buna göre tekemmül etmesi lazımdır. Bir taraftan yürütme organına bir taraftan yargı organına düşen görevler vardır. Biz suçluların ve tüm bağlantılarının ortaya çıkarılacağına ve hak ettikleri en ağır cezayı vereceklerine inanmak istiyoruz ve inanıyoruz. Ama bununla birlikte ifade etmek istediğim başka bir konu ise siyasete düşen görevlerdir. Siyasetin konuşma tarzı bir toplumsal kültür oluşturur.

Eğer siyaset nezih konuşmazsa, vatandaşların duygularını dikkate almazsa yanlış çünkü siyaset konuştukça toplumsal kültür oluşturduğu için kini ve nefreti tetikleyen konuşmaların, ifadelerin özellikle başta iktidar olmak üzere siyasetin dilinde olmaması lazım, siyaset nezih konuşmalıdır. Meydana gelen hadiseler bireysel husumetten meydana gelmiş olsa bile…”