Çeviri: Ercan Çankaya

Financial Times’da Laura Pitel imzasıyla yayımlanan makalede, 2016’daki darbe girişiminin Türkiye’nin Batı’yla ilişkilerinde bir dönüm noktası olduğu iddia edilerek Erdoğan’ın bu tarihten itibaren dış politikada daha maceracı ve sert bir tutum benimsediği iddia edildi.

Analize göre Erdoğan’ın Karabağ Savaşı sırasında tüm gücüyle Azerbaycan’ı destekleme kararı, sert söylemleri ve Batılı güçler ateşkes çağrısında bulunurken bile desteğini çekmemesi uzlaşmaz söyleminin ve sert güç yanlısı tavrının tezahürü oldu. toplumsal.com.tr'den alınmıştır.

YENİ BİR SAYFA MI AÇMAK MI?
Erdoğan’ın geçtiğimiz 5 yıl içinde Suriye ve Kuzey Irak’ta harekatlar düzenlediğinin, Libya’ya asker gönderdiğinin ve Yunanistan donanmasıyla denizde sürtüşmeler yaşadığının altı çizilen analizde Erdoğan'ın ABD seçimlerinde dostu Donald Trump’ın aldığı yenilgiyi kabul ettiğine dikkat çekildi. Ülkesinin yabancı sermayenin gözündeki çekiciliğini kaybetmemesi için Batı’yla ilişkilerde yeni bir sayfa açmaya hazır olduğunu söylemesi hatırlatıldı.

Ancak Erdoğan’ın, Türkiye’nin AB, ABD, Orta Doğu devletleriyle ilişkilerinin bozulmasına yol açan konularla anlaşmaya istekli olup olmadığı ve dolayısıyla söylemindeki yumuşamanın kalıcı olup olmadığı belirsizliğini koruyor.

15 TEMMUZ DÖNÜM NOKTASI OLDU
2002’de iktidara gelen 66 yaşındaki Erdoğan’ın uzun süredir, ABD’de yaşayan tarihçi Soner Çağaptay’ın sözleriyle Türkiye’yi “büyük” yapacak bir vizyon sahibi gibi göstermek istediğinin altı çizilen makalede, 15 Temmuz 2016’da FETÖ’nün darbe girişiminin ülkenin Batı’yla ilişkilerinde yeni bir sayfa açtığı belirtiliyor.

Darbe girişiminin, Erdoğan’ın Batı’ya daha kuşkulu yaklaşmasına sebep olduğu, öte yandan Rusya’yla yakınlaşmasını sağladığı iddia ediliyor.

2016’daki darbe girişimi Erdoğan’a ordu üstündeki kontrolünü artırma imkanı verirken MHP’yle ittifak kurarak Kürt Sorunu konusundaki yaklaşımını değiştirmesine imkan tanıdığı vurgulanıyor.

‘CHP, ERDOĞAN’I DENGELEMEKTE BAŞARISIZ’
Bu yeni dönemde Erdoğan’ın, dış ziyaretlerde yanında İstihbarat Şefi Hakan Fidan ve Savunma Bakanı Hulusi Akar olmadan çok az göründüğünün altı çizilen makalede, Erdoğan’ın denizaşırı ülkelerdeki maceracı politikalarının da siyasi rakiplerince çok az dengelenebildiği belirtildi.

CHP’nin halk arasında destek bulan bu maceracı ve yayılmacı politikalara karşı çıkmakta isteksiz davrandığı iddia edilirken Erdoğan’ın dış siyaseti iç politika malzemesi olarak kullanmaktaki maharetine dikkat çekildi.