Gazeteci yazar Can Ataklı bugün Korkusuz Gazetesi'nde yayımlanan yazısında kaleme aldığı "Amerika emperyalist, İran anti-emperyalist öyle mi?" başlıklı bölümde ABD ve İran arasındaki gerilim üzerinden anti emperyalizme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Ataklı yazısında "Mezhepsel farklılığa rağmen İran’ı yöneten zihniyet ile Türkiye’nin başındaki zihniyet aynıdır. İran’ın, Amerikancı görünmemesi sadece bir aldatmacadır. Sonuçta attıkları her adım Amerika’nın işine gelmekte ve Trump’ın ülkesi, bulunduğumuz bölgede daha kalıcı ve daha vahşi politikalar uygulama şansı bulmaktadı" ifadelerine yer verdi.

Can Ataklı'nın yazısının ilgili bölümü şu şekilde:
Bugün bölgede ve dünyada kan emici IŞİD, El Kaide gibi kanlı terör örgütleri varsa, bu İran’da “İslam devrimi” denilen karşı devrim nedeniyle oluştu.

Amerika’ya emperyalist demek çok kolay.

Bu mantıktan hareketle, İran eğer Amerika’ya kafa tutuyorsa o da anti-emperyalist oluyor. Bu eski sol kafadır.

Solun en büyük sıkıntısı, söz konusu Amerika ve batı öyle olunca da Amerika ile kim karşı karşıya kalmışsa ille onun tarafında olunmasıdır.

Peki gerçekte doğru olan bu mu?

Amerika’nın emperyalist olduğu kesin. Ancak Amerika’nın karşısına her çıkan da masum değil. Eğer Amerika kimi ülkelerle oynuyor, onların kaynaklarına el koyuyor, egemenliğini kuruyorsa, şunu çok iyi bilmeliyiz; bu ülkeler içeriden ihanete uğruyordur.

Amerika veya bir başka emperyalist güç ne kadar güçlü olursa osun, eğer bir ülkenin içinden kendine sadık olmaları için adamlar satın almamışsa asla başarıya ulaşamaz.

Bunun en güzel örneğini emperyalizme karşı dünyanın en büyük mücadelesini veren Atatürk’ün önderliğindeki Türkiye verdi bundan 70 yıl önce.

Emperyalist güçler o zaman yok muydu?

Türkiye üzerinde emellerinin olmadığını söyleyebilir miyiz?

Türkiye’yi karıştırmak, güçsüz düşürmek ve yeniden kendilerine bağlamak için neler yaptıklarını bilmiyor muyuz?

Buna karşı Türkiye, içinden satın alınamadığı için dimdik ayakta durmayı başardı.

Emperyalizme karşı savaş alanlarında gösterdiği başarıyı, siyaset ve diplomasi sahnesinde de gösterdi.

O halde bugün özellikle bazı Müslüman ülkelerin durumuna bakıp da “emperyalizm karşısında mazlum, ezilmiş” ülkeler gibi göstermek akılla ilgili değildir.

Çapsız, niteliksiz, siyasetten anlamayan, buna karşı klişe sloganlarla güya anti-emperyalist devrimci mücadele verdiğini sanan biçarelerin anlayışıdır bu.

Bu kafa, Erdoğan’ı bile anti-emperyalist gibi göstermeye kalkmıyor mu?

Bu nedenle 1979’dan bu yana, dünyaya “İslam karşı devrimi” ihraç etmeye çalışan İran’ı, sırf Amerika ile karşı karşıya kaldığı için “kahramanlaştırmaya” çalışma, Türkiye’yi içine düştüğü derin bataklıktan kurtarmak isteyen vatanseverlere karşı büyük haksızlıktır.

Mezhepsel farklılığa rağmen İran’ı yöneten zihniyet ile Türkiye’nin başındaki zihniyet aynıdır. İran’ın, Amerikancı görünmemesi sadece bir aldatmacadır. Sonuçta attıkları her adım Amerika’nın işine gelmekte ve Trump’ın ülkesi, bulunduğumuz bölgede daha kalıcı ve daha vahşi politikalar uygulama şansı bulmaktadır.

Bulunduğumuz bölgedeki ülkelerin kurtuluşu, kendi halklarını ilkel dönemlerin karanlığına sokmak isteyen gerici, dinci, baskıcı iktidarları alaşağı etmeleri ile sağlanacaktır.