İsviçre’deki Lozan Üniversitesi’nin Avrupa Konseyi için yaptığı bir araştırmaya göre, Türkiye hem kişi başına düşen cezaevinde bulunanların sayısı hem de denetimli serbestlik uygulaması altındaki kişi sayısının nüfusa oranında Avrupa birincisi.

Araştırmaya göre, Türkiye’nin de aralarında olduğu 3 ülkede denetimli serbestlik uygulamaları tutukluluğa ve hapis cezasına alternatif olarak değil, ek yaptırımlar olarak uygulanıyor olabilir.

Araştırmada şartlı tahliye olanlar, adli denetim altındakiler ile cezaevindekilerin nüfusa oranında Türkiye dikkat çekiyor. Sonuçlara göre Türkiye’de bu kişilerin oranı yüz kişide 1 kişi (100 binde 984) olarak tahmin ediliyor. Avrupa ortalaması yüz binde 340 kişi iken, Türkiye’yi yüz binde 839 kişi ile Polonya, 826 kişi ile Gürcistan takip ediyor.

Türkiye ayrıca denetimli serbestlik altındakilerin oranında Polonya’nın (yüz binde 643) ardından yüz binde 627 kişi ile ikinci sırada yer alıyor.

31 Ocak 2020 itibarıyla Avrupa’da 100 bin kişi başına 149 kişi şartlı tahliye ile gözetim altında bulunurken, 100 bin kişi başına 103 mahkum cezaevinde kaldı. Araştırmaya göre, hapis cezası yerine elektronik izleme, toplum hizmeti, ev hapsi, tedaviler, yarı özgürlük ve şartlı salıverme gibi yaptırım ve önlemlerin Avrupa çapında yayılma eğilimi sürüyor.

Gürcistan, Litvanya ve Türkiye ise cezaevindeki kişi sayısında ve denetimli serbestlik oranlarında Avrupa ortalamasının oldukça üzerinde bulunuyor. Raporda bu durum, şartlı tahliye önlemlerinin hapse alternatif olarak değil, ek yaptırımlar olarak kullanıldığının bir göstergesi olabileceği vurgulandı.

Denetimli serbestlik ve cezaevi nüfusu arasındaki oranı analiz ederken, sekiz ülke ise hem cezaevinde hem de denetimli serbestlikte düşük oranlar gösterdi. Bu ülkeler; İsviçre, Norveç, Finlandiya, İzlanda, Slovenya, Hırvatistan, Monako ve Kıbrıs Cumhuriyeti.