Hükümet, Libya’ya asker gönderilmesine ilişkin tezkereyi Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) gönderdi. 

Tezkerenin meclise gönderilmesinin ardından TBMM Başkanı Mustafa Şentop, genel kurulu olağanüstü toplantıya çağırdı. Libya tezkeresi Perşembe günü saat 14:00’da mecliste görüşülerek karara bağlanacak.

AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan imzalı tezkere metninde, TSK’nın neden Libya’da olması gerektiği anlatıldı. İki sayfalık metinde, Libya’da 2011’de yaşanan olayların ardından demokratik kurumların inşa edilmesine yönelik çabalar artan silahlı çatışmalar sebebiyle akamete uğradığı ve ülkede parçalanmış bir yapının ortaya çıktığı vurgulandı.

MEŞRU TEMSİLCİ İSLAMCI UMH
Libya'da ateşkes sağlanması için Birleşmiş Milletler (BM) kolaylaştırıcılığında tüm tarafların katılımıyla yürütülen ve yaklaşık bir yıl süren Libya Siyasi Diyaloğu sonucunda Libya Siyasi Anlaşması imzalandığının hatırlatıldığı tezkerede siyasi anlaşmalar kapsamında kurulan İslamcı Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin BM kararıyla Libya'yı temsil eden tek ve meşru hükümet olarak tanındığı söylendi.



TSK Libya'ya asker göndermeli ama Libya'nın nerede olduğunu bilmiyorum: 



General Halife Hafter liderliğindeki Libya Ulusal Ordusu’nun bu siyasi anlaşmada yeri bulunmadığının ve gayrimeşru bir nitelik taşıdığının belirtildiği anlaşmada söz konusu güçlerin 4 Nisan 2019 tarihinde başkent Trablus'u ele geçirmek ve Ulusal Mutabakat Hükümetini devirmek hedefiyle başlattığı saldırıları yoğunlaştırdığı kaydedildi.

Tezkere metninde söz konusu saldırılar nedeniyle Libya'da insani durumun giderek kötüleştiği, DEAŞ ve El-Kaide gibi terör örgütlerinin eylemleri için uygun ortam oluşmasına da sebebiyet verdiği savunuldu.

Libya toprakları ve karasuları Akdeniz üzerinden gerçekleştirilen uluslararası insan ve göçmen kaçakçılığında da kullanıldığı belirtilen tezkerede, söz konusu gelişmelerin Türkiye dahil tüm bölge için tehdit oluşturduğu ifade edildi.

'SÖZDE LİBYA ORDUSU...'
Hafter güçleri için “Sözde Libya Ulusal Ordusu” ifadesi kullanılan tezkerede, bu güce bağlı unsurlar, Libya'da faaliyet gösteren Türk şirketleri, Libya'da ikamet eden Türk vatandaşları ile Akdeniz'de seyreden Türk bandıralı gemiler gibi Türk çıkarlarının hedef alınacağı yönünde açıklamalarda bulunduğu hatırlatılarak, “Sözde Libya Ulusal Ordusunun saldırılarının durdurulmaması ve çatışmaların yoğun bir iç savaşa dönüşmesi halinde Türkiye'nin gerek Akdeniz havzasındaki gerek Kuzey Afrika'daki çıkarları da olumsuz yönde etkilenecektir” denildi.

Tezkerede şöyle denildi:

Türkiye ile Libya arasında imzalanan ve yürürlüğe giren Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırasıyla daha da gelişen iki ülke arasındaki tarihi, sosyal, siyasi ve ekonomik köklü ilişkiler dikkate alındığında, Libya'da ateşkes ve barışın tesisi ile istikrarın sağlanması Türkiye açısından büyük önemi haizdir. 

Ulusal Mutabakat Hükümeti ile imzalanan Güvenlik ve Askerî İş Birliği Mutabakat Muhtırası da Libya'nın karşı karşıya kaldığı tehditlerle mücadelede ihtiyaç duyduğu eğitim seviyesi ve harekât yeteneği yüksek, disiplinli ve kurumsallaşmış bir ordunun teşkili için gerekli eğitim ve danışmanlık hizmetlerini kapsamaktadır. 

Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti, tüm bölgeyi etkileyebilecek, Libya'nın bütünlüğü ve istikrarına yönelik tehditler, DEAŞ, El-Kaide ve diğer terör örgütleri, yasadışı silahlı gruplar ile yasadışı göç ve insan ticaretiyle mücadelede Türkiye'den askeri destek talebinde bulunmuştur. 

Bu mülahazalar ışığında, Türkiye'nin milli çıkarlarına yönelik her türlü tehdit ve güvenlik riskine karşı uluslararası hukuk çerçevesinde her türlü tedbiri almak, Libya'daki gayrimeşru silahlı gruplar ile terör örgütleri tarafından Türkiye'nin Libya'daki menfaatlerine yönelebilecek saldırıları bertaraf etmek, kitlesel göç gibi diğer muhtemel risklere karşı güvenliğin idame ettirilmesini sağlamak, Libya halkının ihtiyacı olan insani yardımları ulaştırmak, Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti tarafından talep edilen desteği sağlamak, bu süreç sonrasında meydana gelebilecek gelişmeler istikametinde Türkiye'nin yüksek menfaatlerini etkili bir şekilde korumak ve kollamak, gelişmelerin seyrine göre ileride telafisi güç bir durumla karşılaşmamak için süratli ve dinamik bir politika izlenmesine yardımcı olmak üzere hudut, şümul, miktar ve zamanı Cumhurbaşkanınca takdir ve tayin olunacak şekilde, Türk Silahlı Kuvvetlerinin gerektiği takdirde Türkiye sınırları dışında harekât ve müdahalede bulunmak üzere yabancı ülkelere gönderilmesi, bu kuvvetlerin Cumhurbaşkanının belirleyeceği esaslara göre kullanılması ile risk ve tehditlerin giderilmesi için her türlü tedbirin alınması ve bunlara imkân sağlayacak düzenlemelerin Cumhurbaşkanı tarafından belirlenecek esaslara göre yapılması için Anayasa'nın 92 nci maddesi uyarınca bir yıl süreyle izin verilmesi hususunda gereğini bilgilerinize sunarım.