Biraz da düşünmek...
Aklı kullanmak,
Bir bileni dinlemek lâzım.
Yoksa kimi zaman ‘keşke’nin sonu çok ağır oluyor, çook!
*
Doğu Karadeniz’de dere yataklarına, akarsu yollarına yapılan yapılaşmayla ilgili;
”Bize bir şey olmaz.“
“Allah’ın izniyle bu iş tamamdır.”
“Hani top vursa yıkılmaz.”
“Ben bu işin ustasıyım ve ömrümü bu işe vermişim.” denilerek, bilmişlik taslamanın içi boş.
*
Bunları söyleyenler; söylediklerinin hiç bir dayanağı olmadığı için, söylediklerine kendileri de inanmıyorlar.
Böyle olduğu halde yine de kuyruk hep dik tutuluyor.
*
Nedense Doğu Karadenizli; yağmurun, yaşadıkları mekanın altını oyacağı, hüsranı yaşatmak zorunda bırakacağını bir türlü aklına getirmiyor mesela!
*
Yaşanan acıların sonrasında gökyüzüne gönderilen;
Feryatlarla,
Ağıtlarla,
Yakınmalarla,
Dövünmelerle sanki bulutlara ah ederlerken, onların kendilerine uzak olmasını isterlermiş gibi suçu hep yağmur bulutlarında bulur da bir türlü kendi kusurlarını kabullenmez Karadenizli.
*
Sanırsınız bulutların Doğu Karadeniz’e kastı var!
Sanırsınız bulutlar, hep birlikte renklerini önce siyaha boyayıp Doğu Karadenizliyi korkutarak,
Onlara ecel terleri döktürerek,
Ardından korktuklarını başına getirme konusunda kararlıymışlar gibi, Doğu Karadenizlinin ocağını başına yıkarcasına; gökyüzünden yeryüzüne sağanak yağmur bombardımanını bırakıveriyor.
*
Sonuçta da olan oluyor ve gökyüzü başına geçiyor Doğu Karadenizlinin...
*
Onca yakarmalar,
Bize bir şey olmaz denilme saçmalıkları,
“Allah’ın izniyle bu iş tamamdır.” denilerek, kendilerini kandırmalar,
Yağmurun dere yataklarındaki binaların altını oymasıyla, acı sonucu yaşayan Doğu Karadenizliye, yıllarca ders vermeye çalışsa da bir türlü yaşanan musibetlerden ders çıkartılmaz her nedense?
*
Ve olan da Doğu Karadenizliye oluyor hep!
Ölen ölüyor, kalanlar yaslarıyla birlikte yaşamlarını acı içinde sürdürmeye çalışıyorlar.
*
Sorarım size:
“Şimdi, bu sarp yerlere, dere yataklarına bina yapan Karadenizlide mi kabahat, yoksa yağan yağmurda mı?”
*
Belki de hiç birinde değil.
Kim bilir, “Yağmurunu bünyesinde tutmayı başaramayıp, Doğu Karadenizlinin üzerine boşaltan bulutlardadır” herhalde, diyorum ben.
*
Diyorum ya, yine de hep bizim insanımıza oluyor olanlar ve bir türlü ders almıyoruz.
Anlamadım gitti!
Aklı kullanmak,
Bir bileni dinlemek lâzım.
Yoksa kimi zaman ‘keşke’nin sonu çok ağır oluyor, çook!
*
Doğu Karadeniz’de dere yataklarına, akarsu yollarına yapılan yapılaşmayla ilgili;
”Bize bir şey olmaz.“
“Allah’ın izniyle bu iş tamamdır.”
“Hani top vursa yıkılmaz.”
“Ben bu işin ustasıyım ve ömrümü bu işe vermişim.” denilerek, bilmişlik taslamanın içi boş.
*
Bunları söyleyenler; söylediklerinin hiç bir dayanağı olmadığı için, söylediklerine kendileri de inanmıyorlar.
Böyle olduğu halde yine de kuyruk hep dik tutuluyor.
*
Nedense Doğu Karadenizli; yağmurun, yaşadıkları mekanın altını oyacağı, hüsranı yaşatmak zorunda bırakacağını bir türlü aklına getirmiyor mesela!
*
Yaşanan acıların sonrasında gökyüzüne gönderilen;
Feryatlarla,
Ağıtlarla,
Yakınmalarla,
Dövünmelerle sanki bulutlara ah ederlerken, onların kendilerine uzak olmasını isterlermiş gibi suçu hep yağmur bulutlarında bulur da bir türlü kendi kusurlarını kabullenmez Karadenizli.
*
Sanırsınız bulutlar, hep birlikte renklerini önce siyaha boyayıp Doğu Karadenizliyi korkutarak,
Onlara ecel terleri döktürerek,
Ardından korktuklarını başına getirme konusunda kararlıymışlar gibi, Doğu Karadenizlinin ocağını başına yıkarcasına; gökyüzünden yeryüzüne sağanak yağmur bombardımanını bırakıveriyor.
*
Sonuçta da olan oluyor ve gökyüzü başına geçiyor Doğu Karadenizlinin...
*
Onca yakarmalar,
Bize bir şey olmaz denilme saçmalıkları,
“Allah’ın izniyle bu iş tamamdır.” denilerek, kendilerini kandırmalar,
Yağmurun dere yataklarındaki binaların altını oymasıyla, acı sonucu yaşayan Doğu Karadenizliye, yıllarca ders vermeye çalışsa da bir türlü yaşanan musibetlerden ders çıkartılmaz her nedense?
*
Ve olan da Doğu Karadenizliye oluyor hep!
Ölen ölüyor, kalanlar yaslarıyla birlikte yaşamlarını acı içinde sürdürmeye çalışıyorlar.
*
Sorarım size:
“Şimdi, bu sarp yerlere, dere yataklarına bina yapan Karadenizlide mi kabahat, yoksa yağan yağmurda mı?”
*
Belki de hiç birinde değil.
Kim bilir, “Yağmurunu bünyesinde tutmayı başaramayıp, Doğu Karadenizlinin üzerine boşaltan bulutlardadır” herhalde, diyorum ben.
*
Diyorum ya, yine de hep bizim insanımıza oluyor olanlar ve bir türlü ders almıyoruz.
Anlamadım gitti!
Son Güncelleme: 05.07.2019 12:33