Bilal Erdoğan'ın okuduğu Kartal İmam Hatip Lisesi mezunlarının üst düzey görevlere yükseltildiği Türk Hava Yolları'nda (THY), bu isimlerinden biri olan THY İnsan Kaynakları Başkanı Ebubekir Akgül, kurumda kendisi ile aynı soyadına sahip 49 kişinin çalıştığı iddiasına yanıt verdi. Akgül, kurumda kendisiyle aynı soyadı taşıyan 27 kişi olduğunu, bunlardan kendisinin işe aldığı 13 kişiden yalnızca birinin akrabası olduğunu söyledi.

Konuyla ilgili olarak THY İstihdam Başkanı Ebubekir Akgül'ün avukatı tarafından yapılan yazılı açıklamada şöyle denildi:

Müvekkilim Türk Hava Yolları AO İstihdam Başkanı Ebubekir Akgün hakkında son günlerde bazı basın yayın organlarında yapılan yayınlarla ilgili olarak aşağıdaki şekilde açıklama yapma zarureti ortaya çıkmıştır. Öncelikle bahsi geçen yayınlar, gerek müvekkilimin büyük bir onurla görev yaptığı bayrak taşıyıcı havayolu şirketimiz ve gerekse şirketimizin diğer yöneticileri hakkında, tamamen karalama ve çamur atma maksatlı olarak aynı kaynaklardan zaman zaman yapılan organize yayınların bir parçası ve devamıdır. Bu tür yayınların kamuoyu vicdanında bir karşılığının ve itibarının bulunmadığı, gerçek dışı ve çarpıtma olduğu ne kadar yalanlansa ve belgelense de bu hezeyanları yayanların mahcubiyet hissi duymayacakları ve yapacaklarından geri durmayacakları bilindiği için bugüne kadar açıklama yapma ihtiyacı duyulmamıştır. Diğer taraftan asılsız ithamların başka mecralarca da alıntılanarak yayınlanması üzerine, yine art niyetli bir yayın ile karşı karşıya olduğunun farkında olan ve işin gerçeğini merak eden kamuoyunun bilgilendirilmesi gerekli hale gelmiştir.

49 DEĞİL 27 AKGÜL VAR
Bahsi geçen haberlerin haber niteliği taşımadığının belirtildiği açıklama şöyle devam etti:

Asıl endişenin hak, adalet, liyakat ve kurum menfaatlerinin gözetilmesi ile uzaktan yakından ilgisinin bulunmadığı ortadadır. Lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde uluslararası ilişkiler alanında yapmış bulunan ve iyi derecede İngilizce bilen müvekkilim, yüksek lisansını da yine İstanbul Üniversitesi’nde insan kaynakları alanında tamamlamış olup, aynı üniversitede bu alanda doktora çalışmalarına da devam etmekte, görev yapmakta olduğu alandaki bilgi ve yetkinliklerini akademik olarak da sürekli olarak zenginleştirmeye gayret etmektedir. Müvekkilim kuruma yalnızca bir sözleşme ile değil, kendisi için ifade ettiği ortak değerler ve vazife şuuru ile de bağlı olup, görevini bu anlayışla icra etmektedir. Müvekkilim, 2008 yılında uzman olarak girdiği kurumda, on yıllık insan kaynakları ve dokuz yıllık yöneticilik tecrübesine sahip olmuş, yaklaşık son beş yıldır da İstihdam Başkanlığı görevini yürütmektedir. Müvekkilim, görev yaptığı süre boyunca 500 binden fazla kişinin işe alım süreçlerini yönetmiş olup, işe alım süreçlerini başarı ile tamamlayıp işe başlayan ve müvekkilimin çalıştığı kurum adına sözleşmesini imzaladığı çalışan sayısı ise 18.319’dur. Çalışan sayısının 29.180, soy isim sayısının ise 12.505 olduğu kurumda aynı soy ismi taşıyan çalışanların bulunduğu bir sır değildir. Gülünç iddiaları kaleme alanların akıl yürütmesine göre kurumda her çalışanın ortalama iki akrabası da çalışmaktadır. Başka bir detay olarak, kurumda Yılmaz soy isimli 351, Kaya soy isimli 190 çalışan bulunmaktadır. Mezkûr yayınlardaki iddiaların sahiplerinin, bu bilgilerden yola çıkarak kendilerini biraz daha gülünç duruma düşürmeleri mümkündür. Kurumda Akgül soy ismini taşıyan çalışan sayısı 27 olup, bunlardan 13’ü Müvekkilimin İstihdam Başkanlığı döneminde kurumda çalışmaya başlamıştır. Müvekkilimin İstihdam Başkanlığı döneminde kurumda çalışmaya başlayan ve akrabası olan ve tüm adayların tabi olduğu değerlendirme süreçlerinden geçerek işe giren yalnızca 1 çalışan bulunmaktadır. Mezkûr yayınlarda bahsi geçen ve Müvekkilimin abisine ait olan firma ile kurum arasında, Müvekkilimin yetkisi dâhilinde bulunan herhangi bir konuda sözleşme ilişkisi bulunmamaktadır, dolayısıyla yetkisi tahtında bir ödeme yapılmış olması söz konusu değildir. İşbu açıklama gerçeğin peşinde olan kamuoyuna yöneliktir. Müvekkilim, bu nevi ucuz ve yakışıksız ithamlara karşı her türlü yasal haklarını mahfuz tutmakla birlikte, asıl niyet ve maksatlarını bildiği organize yayınların kaynağı olan iddia sahiplerinden bir özür beklentisi yoktur. Diğer taraftan Müvekkilimin gerçeğin peşinde koşan ve kamuoyunun haber alma özgürlüğü için çalışan basın neferlerine saygısı sonsuzdur.