Ailenin avukatlarından Çiğdem Akbulut, geçen haftaki son duruşmada daha dava açılmadan önce İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü’nün delilleri dosyaya sunmayarak “nasıl delil karartmaya çalıştığını” anlattı.

Bianet'ten Ayça Söylemez'in haberine göre; Avukat Akbulut, “şu anda dosyada bulunan tüm delillerin, ailenin avukatlarının ısrarlı takibiyle ortaya çıktığını, sorumluların ise soruşturma ve dava süresince delilleri sakladığını” ifade etti.

Akbulut, Elvan’ın vurulduğu 16 Haziran 2013’ten bugüne “delillerin öyküsünü” şöyle anlattı:

1. Dosya, yüzlerce ayrı olaya dair dosyayla birleştirildi
“Berkin’in vurulmasının ardından ailesinin avukatları İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusu dilekçesi ile başvurdu ve olay günü ve saati Okmeydanı Mahmut Şevket Paşa Mahallesi’nde görev yapan polislerin isim listesinin sunulmasını ve kamera kayıtlarının toplanmasını talep etti.

“Ancak bu suç duyurusu, Gezi direnişine dair yüzlerce şikayetin olduğu dosyada birleştirildi. Etkin bir soruşturma yürütülmek istenmediğinin ilk emaresi buydu. Bir ay sonra soruşturma dosyasının, suç vasfı, olay yeri ve olay tarihi bakımından hiçbir benzerlik göstermeyen diğer soruşturmalardan ayrılası için yapılan başvurunun kabulüyle dosya tefrik edildi.”

2. İl Emniyet Müdürlüğü polislerin isimlerini vermedi
“Savcılığın birçok kez talep etmesine rağmen, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü görev listelerini dosyaya uzun süre göndermedi.

“Emniyet önce ‘bölgede herhangi bir polis görevlendirilmesi yapılmadığını bildiren’ bir yazı yazdı.

“Savcının ısrarlı talebi sonucunda İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü’nden 6 ay sonra gelen listede ise Okmeydanı bölgesinde görevli polislerin isimleri yoktu.

“Yine savcının talepleri sonucunda gönderilen üçüncü yazıda ise bu kez bölgede görev yapan polislerin isim listesi gönderildi. Fakat bu yazıda da Elvan’ın vurulduğu günün ertesi günü görevli olan polislerin ismi vardı.

“Soruşturma savcısı Faruk Bildirici doğru tarih ve saatlerdeki isim listesini bir kez daha talep etti. İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü baştaki cevabına döndü, o saatlerde görevli polis olmadığını, gönderdikleri listeden işlem yapılabileceğini yazdı.”

“Bu listeden yapılan işlemlerde, listede ismi bulunan polislerin olay tarihinde Okmeydanı’nda bulunmadıkları anlaşıldı. Savcı Bildirici, son yazısında listenin gönderilmemesi durumunda sorumlular hakkında yasal işlem başlatılacağını bildirmek zorunda kaldı.

“Sonunda tüm İstanbul’da görev yapan polislerin yüzlerce sayfalık listesi geldi, bu listeden Okmeydanı Mahmut Şevket Paşa Mahallesi’nde görevli birliklerin ve polislerin isim tespiti müşteki avukatlarınca yapıldı."

3. “Kamera kayıtları vardır, kamera kayıtları yoktur”
“Savcılık tarafından farklı tarihlerde yazılan, talebin karşılanmaması halinde yasal sorumluluk gereği cezai işlemin yapılacağının hatırlatıldığı birden çok tekit dilekçesine rağmen İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü, kamera kayıtlarında da aynı tavrı gösterdi.

“Şişli İlçe Emniyet Müdürlüğü, savcılığa Okmeydanı Mahmut Şevket Paşa Mahallesi, Gaziler Sokak ve çevresinde MOBESE kamerasının bulunmadığını yazdı.

“Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü ise bölgede olay yerini ve çevresini gören MOBESE kameralarının bulunduğunu ancak göstericiler tarafından çalışamaz hale getirildikleri için görüntü kayıtlarının olmadığı cevabını verdi.

“İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı iki ayrı birim, aynı olay yeri için ‘MOBESE kamerası yoktur’ ve ‘MOBESE kamerası vardır’ şeklindeki iki farklı beyanda bulundu.

“Ardından Foto Film Şube Müdürlüğü, Okmeydanı bölgesinde çekili görüntü kayıtlarının bulunmadığı yanıtını verdi.

“Avukatlar olarak verdiğimiz dilekçede Okmeydanı’nda görev yapan zırhlı araçların kamera kayıtlarının istenmesini talep ettik. Dosyadaki kamera kayıtları ancak bu talebin sonunda elde edilebildi.

“Elvan’ı vuran polisin kimliği, ancak olaydan bir yıl sonra soruşturma dosyasına girebildi."

4. Keşif isteyen savcıya mahkemeden “tehdit” gibi ret
“Müşteki avukatları iki ayrı dilekçeyle olay yerinde keşif yapılmasını istedi.

“İstanbul Emniyet Müdürlüğü bu sefer de savcılığa gönderdiği yazıda, ‘konunun kamuoyu nezdinde geniş yankı bulması ve oluşturduğu gündem de göz önüne alındığında işlemlerin savcılıkça yürütülmesi gerektiğini’ yazdı.

“Savcı keşifte ısrarlı olup mahkemeye başvurunca, talebi İstanbul 2. Sulh Ceza Mahkemesince ‘zaruri değil, hukuki yararı da yok’ denilerek reddedildi.

“Buna yapılan itiraz da İstanbul 17. Asliye Ceza Mahkemesince şu gerekçeyle reddedildi: ‘Gereksiz keşif yaparak, haksız menfaat sağlanır ve devlet zarara uğratılır, bu durum da görevi kötüye kullanma suçunu oluşturur.’

“Savcılığın, soruşturmanın sağlıklı yürütülebilmesi için gerekliliği konusunda ısrar ettiği keşif işlemi, öncelikle kendisine verilen talimata uymamanın yanında savcılığa ‘akıl veren’ kolluk tarafından reddedildi. Sonra da dosyaya hakim olmayan mahkemelerce, adeta savcılık makamını tehdit eder şekilde reddedildi."

5. Savcıya görev değişikliği, dosyaya kısıtlama
Avukat Akbulut, soruşturmayı gereği gibi titizlikle yürütmeye çalışan Savcı Faruk Bildirici’nin de HSK 2014 yaz kararnamesi ile görev yerinin değiştirildiğine dikkat çekti:

“Ardından da İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü’nün talebiyle soruşturma dosyasına sunulan fotoğraf ve görüntüler hakkındaki gizlilik kararı getirildi.”