Milli Yol Hareketi Sözcüsü Remzi Çayır, Türkiye'de siyasi partilerin hizmet aracı olmaktan çıkıp rant, çıkar ve güç elde etme aracı haline geldiğini söyledi. Çayır, AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan için, "Tayyip Bey şu an neyle meşgul biliyor musunuz? 'Gücü nasıl elimde tutarım, nasıl devam ettiririm'in peşinde. Bu sistemin gereği, adamın suçu yok. Adam girmiş kaba, kap kirli. Kirlenmeme, başkalaşmama şansı yok. Ne yazık ki kabın bir tarafından melek gibi giren siyasetçi, cin olarak çıkıyor. Sistem değişmedikçe hiçbir şeyi değiştiremeyiz" dedi.

BBP'den istifa ederek Milli Yol Hareketi'ni başlatan ekip, partileştirme sürecindeki toplantılarına İstanbul Eyüp'te devam etti. İstişare toplantısına birçok partiden temsilciler de katıldı. Toplantıda kürsüye çıkan Milli Yol Hareketi Sözcüsü Remzi Çayır, Türkiye'de siyasi partilerin hizmet aracı olmaktan çıkarak, rant aracı haline geldiğini, bu sistemin mutlaka değiştirilmesi gerektiğini söyledi.

ANKA’nın haberine göre Remzi Çayır toplantıda yaptığı konuşmada şunları söyledi:

Bana soruyorlar, 'BBP'ye ne oldu' diye. İçi boşaldı, tabela partisi oldu, ticarethane oldu. Bizim kurduğumuz partiden eser yok. Muhsin Yazıcıoğlu’nun kurduğu parti olmaktan çıktı, ticarethane oldu. Partiler din değil, iman değil, ayet değil, hadis değil, ama davalar esastır, hayatın gayesidir. Muhsin Yazıcıoğlu ile aynı hücreyi paylaştık, 18 yaşındayken. Önümüze bir kâğıt koydular, 'Sizi suça itenleri, emir verenleri, yani Alparslan Türkeş’i, Muhsin Yazıcıoğlu’nu ele verirseniz, dilekçeye yazarsanız yarın serbestsiniz' dediler. Elimizin tersiyle ittik kağıtları. Şimdi de elimizin tersiyle itiyoruz, 'Başka partiye git' diyenleri. Muhsin Yazıcıoğlu’nun yolundan gidiyoruz.

‘SİSTEM DEĞİŞMEDİKÇE HİÇBİR ŞEY DEĞİŞMEZ’

“Millet adalete susamış, millet liyakate susamış, millet sahici siyasete susamış. Millet yalandan-dolandan arınmış siyasete susamış. Siyasi partiler bugün, ismi ak olsun kara olsun, iyi olsun kötü olsun, hepsi rant kapısıdır, hepsi çıkar kapısıdır. 'Peki siz yarın bir gün siyasi bir oluşum yaparsanız sizin olacağınız da o değil midir' diyorlar. Haklılar, bu sistem böyle giderse, aynı kaba girersek bizim de sonumuz bunlar gibi olur. Tayyip Bey ilk geldiği günlerde çok idealistti. 'Çankaya’da oturmayacağım, köşklerde oturmayacağım' diyen Erdoğan’dı, ilk zamanlar. Ama kaba girdi, zira siyasetin kabı kirli. Zemzem suyu bile koysanız kirleniyor. Sistemi değiştirmedikçe hiçbir şeyi değiştiremezsiniz. Muhsin Yazıcıoğlu’nun ifadesiyle söylüyorum; millete zorla giydirilmiş bu elbise değişmedikçe hiçbir şey değişmez. O yüzden yepyeni, insana değer veren yeni bir kap oluşturmak lazım.”

‘YÜZ YILDIR NEDEN PROBLEMLERİ AŞMADAN YÜRÜDÜNÜZ?’

“Yıl 1923, Mustafa Kemal Atatürk mecbur olmadığı halde bir seçim genelgesi yayınlamış. Maddeler, 'Toplumda adaleti sağlayacağız, kalkınmayı sağlayacağız, liyakat kurumunu geliştireceğiz.' Yıl 1949, rahmetli Menderes ve Celal Bayar 5 madde etrafında millete gelecek sunuyorlar. Darbe oluyor, 60 darbesi; Adalet Partisi’nin başkanı Süleyman Demirel, partinin ismi Adalet Partisi. 5 tane problemin birini partisinin ismi yapıyor. Yıl 2002, Tayyip Bey çıkıyor, problemlerden ikisini partinin ismi yapıyor: Adalet ve Kalkınma. Yeni kurulan partilere bakın ne diyorlar, 'Adaleti sağlayacağız' diyorlar, 'Kalkınmayı sağlayacağız' diyorlar, 'Demokrasiyi güçlendireceğiz' diyorlar, 'Hayat pahalılığını sona erdireceğiz' diyorlar. 100 yıldır Türkiye’de hiçbir problemi çözmeden mi yürüdünüz? Neden temel problemleri aşmadan yürüdünüz 100 yıldır? İşte o kirli kap var ya, sistem, ne yazık ki kabın bir tarafından melek gibi giren siyasetçi, cin olarak çıkıyor.

‘TAYYİP BEY ŞU AN NEYLE MEŞGUL BİLİYOR MUSUNUZ?’

Siyasi partiler, Türkiye’de hizmet aracı değil, milletin meselesini çözen organlar değil. Nedir? Rant, çıkar, güç elde etme aracı haline geldi. Tayyip Bey şu an neyle meşgul biliyor musunuz? ‘Gücü nasıl elimde tutarım, nasıl devam ettiririm’in peşinde. Bu sistemin gereği, adamın suçu yok. Adam girmiş kaba, kap kirli. Kirlenmeme, başkalaşmama şansı yok. Onun için biz, ilk emirde siyasetin temel kuramını değişim ve dönüşüme uğratmak, insana hizmet eder bir biçime getirmek zorundayız.

‘PARAMIZ YOK, MEŞHURUMUZ DA YOK, ÇIKINIMIZ VAR’

İşin zor olduğunu biliyorum. Her yere gidiyoruz. ‘Para var mı’ diyorlar, hazırda paramız yok ama umut var, çıkın var, eski bildiğimiz çıkın. 'Meşhur var mı, kim var' diyorlar. Vallahi meşhur da yok, para da yok. Ben içerdeyken bir tiyatro yazdım; 'Deliler Özgürdür' diye. Memleketin delileri yola çıkarken paraya bakmaz, sağına soluna bakmaz. Dosdoğru yürürler. Biz o delileriz. Eğer o deliler olmasa dünya değişmezdi. Bu memleketin delileri böyle geldi, böyle gitmeyecek. ‘Gidişe itirazımız var’ diyeceğiz. Yarından endişe duymadan, ‘halimiz ne olacak’ diye düşünmeden yarını kucaklayacak bir sisteme kavuşmasını sağlayacağız.

‘YANAŞMA SİYASETİ YAPILIYOR'

Bize, 'Bunu Büyük Birlik’te yapın, İYİ Parti'de, kötü partide, AK Parti'de, kara partide yapın' diyenler var. Soruyorum, MHP'nin, yani ülkücülerin bir iktidar talebi var mı? Yok. Kimi işaret ediyorlar? Başka bir partinin genel başkanını işaret ediyorlar. Bizim kurduğumuz, ama bizim olmaktan çıkmış parti, bir gün 'Biz milletin iktidarına talibiz' dediler mi? Yok. Türkiye’de yanaşma siyaseti yapılıyor. Biz Muhsin Yazıcıoğlu’nun arkadaşları gölgede durmayız, gölgede duranın gölgesi olmaz

‘MİLLETİN ÖNÜNE ÜÇÜNCÜ BİR YOL KOYACAĞIZ’

Milletin önüne üçüncü yolu koyacağız. Millet İttifakı, Cumhur İttifakı, pinpon topu gibi, yeter. Biz varız. Bu milletin önüne öyle bir gerçeklik koyacağız ki yalandan, hileden uzak maskesiz bir siyaset.