Emekli amirallerin Montrö bildirisinin ardından yeniden gündeme gelen uyarının, devlet kurumları tarafından verilen raporlarda da yer aldığı ortaya çıktı. Ulaştırma Bakanlığı'nın raporunda, Türkiye, Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin titiz bir takipçisi ve sadık bir koruyucusu olmaya devam etmelidir" denildi.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü tarafından hazırlatılan "Kanal İstanbul Fizibilite Raporu" da bu uyarıların yapıldığı bir belge oldu. Raporda, "Kanal İstanbul"un Montrö açısından da bir değerlendirmesi yapıldı.

Boğazların taşıdığı stratejik önemin yanı sıra, dünyada başka örneği olmayan birçok özelliklere sahip olduğu vurgulanan raporda, 20 Temmuz 1936 tarihinde imzalanan Montrö Sözleşmesi ile ticaret gemilerinin Boğazlar'dan geçiş serbestisi ilkesi korunmakla birlikte, Boğaz geçiş rejiminin Türkiye'nin güvenliğinin dikkate alınarak yeniden düzenlendiği hatırlatıldı.

MONTRÖ'YE DİKKAT ÇEKİLDİ
Türkiye açısından büyük stratejik, siyasi ve ekonomik öneme sahip bir bölgeyi yakından ilgilendiren Montrö Sözleşmesi'nin, imzalandığı tarihten bu yana ayakta kalabilen nadir çok taraflı anlaşmalardan biri olduğu vurgulanan raporda, "Türkiye'nin 82 yıldır tam bir tarafsızlık içerisinde ve titizlikle uyguladığı Montrö Sözleşmesi, ülkemizin yanı sıra, Karadeniz'e kıyıdaş devletlerin ve üçüncü ülkelerin tümü için makul ve uygulanabilir bir çıkar dengesi oluşturmaktadır. Montrö Sözleşmesi, Türk Boğazları'ndan geçişlerde can, mal, çevre ve seyir güvenliğinin sağlanması konusunda bir düzenleme getirmemiştir. Ancak seyir güvenliği, Montrö Sözleşmesi'nde öngörülen geçiş serbestisinin ayrılmaz bir unsurunu teşkil etmektedir. Bu nedenle, Türkiye uluslararası hukukun hükümleri veya genel kabul görmüş anlaşma ve sözleşmeler çerçevesinde geçiş güvenliğini düzenleme yetkisine sahiptir" denildi.

ANKA'nın haberine göre; raporda, İstanbul Boğazı, Marmara Denizi ve Çanakkale Boğazı'nın iki açık deniz olan Karadeniz ve Ege Denizi’ni birbirine bağlayan niteliğinden dolayı, ilgili uluslararası sözleşmelerde deniz ulaştırması amacıyla kullanılan tek su yolu olduğu belirtilerek, Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin de 164 millik bu ulaştırma koridorundan uğraksız geçişi düzenlediği hatırlatıldı. Uluslararası boğazlardan genel geçiş rejiminin geçiş özgürlüğü üzerine inşa edildiğine değinilen raporda, şunlar ifade edildi:

Sözleşme’de boğaz devleti olarak Türkiye’nin yetkileri esas, yetki kısıtlamaları ise istisnai niteliktedir. Montrö Boğazlar Sözleşmesi, Türk Boğazları’nın güvenliği ile birlikte Karadeniz güvenliğini de düzenleyen, orijinal haliyle günümüze kadar yürürlükte kalabilen 20. yüzyılın önemli bir istikrar ve denge belgesidir. Lozan Barış Antlaşması'ndan sonra Türkiye Cumhuriyeti'nin en önemli siyasal antlaşması olarak kabul edilmektedir. Sözleşme’nin fesih edilmesi ve yeni bir sözleşme yapılamaması, Türkiye ve Karadeniz’e kıyıdaş devletlerle birlikte, Boğazlar’ı kullanan devletler için de belirsizliklere ve istikrarsızlıklara sebebiyet verebilecektir. Türkiye, Kanal İstanbul yoluyla yapılacak geçişleri düzenlerken, Montrö’nün İstanbul Boğazı’ndan uğraksız geçiş uygulamalarından açık ve örtülü bir sapma göstermemeli; 82 yıldır uygulanan Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin titiz bir takipçisi ve sadık bir koruyucusu olmaya devam etmelidir.

DÜZENLEMELERİN MONTRÖ'NÜN İHLALİNE KADAR GİDEBİLECEĞİ UYARISI
Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin 1’inci maddesi uyarınca Boğazlar’da denizden geçiş ve ulaşım özgürlüğü olduğuna vurgu yapılan raporda şunlar kaydedildi:

Bu hüküm çerçevesinde uğraksız ve uğraklı geçişleri düzenlemeli; bu temel kuralı zedeleyecek şekilde Kanal İstanbul lehine bir uygulamayı zorlamamalıdır. Türk Hükümeti, Kanal İstanbul yoluyla Karadeniz’e çıkacak kıyıdaş olmayan devletlere ait savaş gemileri için sınıf, tonaj ve süre sınırlamalarının, diğer bir ifade ile Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile düzenlenen Karadeniz’e ilişkin sınırlamaların ve Karadeniz güvenliğinin titiz bir takipçisi olmalıdır. Sınıf, tonaj ve süre sınırlamasına ilişkin tutulmakta olan kayıtlara, Kanal İstanbul yoluyla Karadeniz’e giriş/çıkış yapan savaş gemileri dâhil edilmeli, âkit devletlerin Ankara’daki temsilciliklerine bu bilgiler de verilmeli, Kanal İstanbul geçişleri Karadeniz’in hukuki statüsünde değişiklik meydana getirmemelidir. Aksi bir uygulama, Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin ihlali olacak; Sözleşme ile birlikte yükümlülüklerini yerine getirmemiş olan Türkiye’yi tartışma platformlarına taşıyacaktır. Bu tartışmalar Montrö’nün feshi ile sonuçlanabilecek istikrarsızlık ve belirsizliklerin de başlangıcı olabilecektir. Unutulmamalıdır ki Montrö Boğazlar Sözleşmesi, Karadeniz’de de öncelikle Türkiye’nin güvenliğine hizmet etmektedir.