İstanbul Havalimanı’nda gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılan ve sonrasında tekrar polislerce takip edilen Bahtiyar Fırat’tan haber alınamıyor.

“Savcı görüşmüyor”

Konu hakkında bianet’e bilgi aktaran Fırat’ın eşi Esra Fırat şöyle dedi:
 “Eşim bir hafta önce, diş tedavisi ve akraba ziyareti için İran’a gidecekti. Bu nedenle İstanbul Havalimanı’ndaydı. Beni aradı ve ‘Pasaporttan noktasından geçtikten sonra beni MİT’ten olduğunu söyleyen insanlar gözaltına aldı, sorguladı. Uçağı kaçırdım. Şimdi otele geçiyorum’ dedi. Otel gitmek için havalimanından çıkınca taksiye binince yine beni aradı. ‘Az önce beni gözaltına alan polislerin içinde olduğu araçlar beni ablukaya aldı. Benden bir iki saate haber alamazsanız beni aramaya başlayın’ dedi.

“Çok endişeliyiz. İlk başlarda Yüksekova’da savcı bizimle görüşüyordu. Şimdi görüşmüyor, kimse bilgi vermiyor.”

“1990’lı yıllara mı döndük?”

Bianet'ten Evrim Kepenek'in haberine göre; Fırat, son olarak şöyle dedi:
“Bahtiyar’a ulaşamıyoruz. 90’lı yıllarda Doğu ve Güneydoğu illerinde yaşanan beyaz Toros vakaları geri mi geldi?  18 Ekim’de başsavcı dosyaya el koydu, inatla bize bilgi vermiyor. Havalimanında hangi polis uçağa binmesine engelledi?

"Hangi gerekçeyle uçuşuna izin verilmedi? Polis bilgileri nedir ve neden böyle bir engellemeye kalkıştılar? Bu sorularımız yanıtsız bırakılıyor. Havalimanı bölgesinde kamera kayıtları vardır oradan anlaşılabilir ancak bir kayda da ulaşamadık, bir bilgi verilmedi.

"Havalimanında pasaporta çıkış mührü verilince, ülkeden ayrıldığı anlamına geldiğini ve bu mührün tekrar hangi emirle iptal edildiğini araştırmasını istiyoruz.”

Beyaz Toros ne anlama geliyor?

Bianet'ten Ayça Söylemez, "Beyaz Toros"ları şöyle anlatıyor: 

“Beyaz Toros” bu memlekette sadece bir otomobil markası değil.

Silopi, Cizre, Bismil, Kulp ilçelerinden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne uzanan, herkesin bildiği ama devletin bir türlü kabul etmediği gözaltında (zorla) kaybetmelerin simgesi.

Beyaz Toros diye bilinen eski Renault marka araç, içine zorla bindirilenin bir daha görülmediği, 90’lı yıllarda Kürt illerinde dolaşan bir hayaletken, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun şu sözleriyle tekrar gündeme geldi: “AK Parti iktidardan indirilirse buralarda terör çeteleri dolaşacak, beyaz Toros’lar dolaşacak.”

Peki Beyaz Toros gelirse ne olur?

Yakınlarını kaybedenlerin anlatımından, içinde Beyaz Toros geçen bazı hikayeler var aşağıda. Ortak noktaları, hiçkimsenin bu cinayetlerden ceza almamış olması.

“Babamı alıp götürdüler”

Abdullah Efelti, karısı ve yedi çocuğuyla beraber Şırnak’ın Silopi ilçesine bağlı Bostancı köyü Güven mezrasında yaşıyor, çiftçilik yapıyordu.

Mart 1995’te gözaltına alındı. Dönemin Jandarma Komutanı Cemal Temizöz ve korucubaşı Kamil Atağ’a açılan davanın dosyasında, oğlu Mesut Efelti’nin 30 Mart 1995’te savcılıkta verdiği şu ifadesi yer aldı:

“Tahminen 37 gün önce tanımadığımız iki taksi köyümüze geldi. Bir taksi plakasızdı diğeri ise 73 ve son rakamı 334 olan Toros marka binek tipi beyaz bir taksi idi. Bu taksiler gelmezden önce bizim karakol askerleri köyün etrafını sarmışlardı. Yukarda söylediğim iki taksi gelince oradaki askerler bizim evimizi gösterdiler. Babam gelen şahıslara benim ne suçum vardır, dedi. Babama, çocuklara söyle korkmasın seni nasıl aldıysak tekrar seni aynı şekilde köye getireceğiz, dediler. Babamı alıp götürdüler.”

Abdullah Efelti’nin cenazesi 13 Mayıs 1995’te Cizre Nusaybin karayolu üzerinde Varlık köyü yakınlarında bir arazide gömülü şekilde bulundu.