MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, dün gazetecilere yaptığı açıklamada Gezi davasına  dair çarpıcı ifadeler kullandı.

Gezi direnişi ve mahkemenin Gezi davasıyla ilgili verdiği kararlara değinen MHP lideri, "Kavala’ya bakışta farklılıklar var Türkiye’de. O bakışta yanlış bir bakış. Türkiye’de özellikle 2013 tarihinde 27 Mayıs’tan itibaren Gezi olaylarının sosyal ve ekonomik maliyetinin ne olduğu ortada. Yani ağaç keseceğiz diye gidiyorsunuz kurşun atıyorsunuz. Bunun neresinde istibdat diye yazıyor" dedi.

Gezi eylemlerine değinen Devlet Bahçeli, "İlk dönemlerde Taksim Meydanı'nda olmayan yoktu ki. Ağacı kökünden sökmeye MHP’lilerde bir eğilim göremezsin. Ağaç dikmekle yetişirler. Baktılar ki ağaç yerine memleketi yıkıyorlar o zaman dediler ki dur. O günden itibaren ülkücü camia, devlete zarar verebilecek bir eylemin içerisinde olmaz. 53 yıl kolay bir dönem değil, yaşananları da bildiğimiz için söylüyorum. Bu dönemi tekrar yaşatmak isteyenler Allah muhafaza yarıda kalmış hesaplaşmayı gündeme getirirlerse Türkiye felakete gider. Bunun altından CHP kalkamaz." ifadelerini kullandı.

TÜRKKAN: BAHÇELİ’NİN GÖREVLENDİRMESİYLE GEZİ’YE GİTTİK

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Gezi direnişiyle ilgili açıklamaları, eylemlerin yaşandığı dönem yaptığı açıklamalarla farklılık gösteriyor.

Öyle ki; Gezi eylemleri sırasında MHP’nin önemli isimlerinden olan İyi Parti Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan, o günleri şöyle anlattı:

13 yaşındaki Berkin Elvan, başına isabet eden plastik mermi ile hayatını kaybetti. O günlerde Sayın Bahçeli, ölen Berkin’in ardından, üzüntülerini belirten ve bu cinayeti kınayan twit mesajı yayınladı.

Sayın Bahçeli’nin görevlendirmesi ile, şimdi TBMM Bşk Vek. olan Celal Adan, Genel Bşk Yard Atilla Kaya, İstanbul Milletvekili Ali Torlak ve ben 1 Haziran 2013’de Taksim Meydanı’nda biber gazının genizleri yakan havasını soluyarak bir bildiri okuduk ve Hükümeti istifaya davet ettik.

Gezi Parkında ağaçların kesilmesine karşı gelen gençlerin protestoları başladığında, dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler’e rastladım muhalefet kulisinde. ‘Bu gençlerin bu öfkelerini dindirmek gerek, yoksa protestoların büyüyeceğini görüyorum’ dedim. ‘Bunun da yolu belli ve çok kolay; gidecek Taksim’e Başbakan Erdoğan, gençlerin kurduğu çadırlardan birine oturup onlarla çay içecek ve bu ağaçlar kesilmeyecek, deyip onları kucaklayacak’ dedim.

Muammer Güler; ‘doğru diyorsun ama Başbakan gitmez, söylemek de kolay değil’ diye cevap verdi. ‘O zaman bu sıkıntı büyür ve başta PKK bunu kullanır’ diye de uyardım.

HİTLER SANKİ YENİDEN DOĞMUŞ

Bahçeli, MHP’nin kurmay kadrosunu Gezi’ye gönderdiği günlerde kendisi de sert açıklamalar yapıyordu. Hedefinde ise o dönem Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan vardı.

Gezi eylemlerinin en önemli günlerinde, 2 Haziran 2013’te yapığı açıklamada Bahçeli, şunları söylemişti:

Hitler sanki yeniden doğmuş, Stalin sanki yeniden işbaşı yapmıştır. Türkiye tehdit altındadır ve bu tehdidin adı iktidardır… Başbakan Erdoğan sertlikte sınır tanımamaktadır. Başbakan Erdoğan ceberrutlukta rakipsizdir… Türkiye’yi yönetmekten uzaklaştıkça zalimce davranmakta, devlet gücüyle önüne gelene saldırmaktadır. Bugünkü ülke tablosu alarm vermektedir… Demokrasimiz buhrandadır. Temel hak ve özgürlükler çıkmazdadır.

TÜRKİYE’NİN DE İÇ SAVAŞA SÜRÜKLENMESİNİ Mİ SAĞLAYACAKSIN?

MHP lideri iktidarın “çok sesliliği kısmak, muhalefeti susturmak için her karanlık yöntemi devreye koyduğunu”, “iktidarın hoşgörüsüz, zorba, vicdansız, kontrolsüz” olduğunu ve “Türkiye’nin diktatörlüğe doğru gittiğini” söyledi.

Bahçeli, “Sayın Başbakan, sen kimsin ve kimi tehdit ediyorsun?.. Bu aziz milleti birbirine düşürme ihtimaliyle mi övünüyorsun? Kara gömleklilerini ve bindirilmiş kıtalarını nerede konuşlandırdın? Son çare olarak tıpkı Tunus’un devrik diktatörü Zeynel Abidin Bin Ali gibi ülkeden kaçtığın gün, Türkiye’nin de iç savaşa sürüklenmesini mi sağlayacaksın?” sorularını yöneltti.

Bahçeli, “Unutulmamalıdır ki, sokakların sakin bir şekilde tahliyesi, tatmini ve teskini yerine Esadlaşmak, Hüsnü Mübarekleşmek ve Kaddafileşmek dirliğin imhasına, birlikte yaşamanın mahvına neden olacaktır… Başbakan Erdoğan artık kendi çalıp oynamaktan vazgeçerek, Taksim’deki inat ve hesaplarını bir kenara bırakmalı, Türk milletinin diktatörlere haddini bildireceğini aklından çıkarmamalıdır.” uyarısında bulundu.

Bahçeli’nin 2013 boyunca yaptığı Gezi direnişiyle ilgili açıklamaların bazıları şöyle:

Gezi Parkı ateşini belirli bir seviyede tutmak için yapılan AKP kontrollü ve güdümlü, derin ellerin de devrede olduğu bir operasyondur… AKP’ye oy veren kardeşlerim asıl oyunun, asıl senaristin ve asıl kışkırtma mucidinin Başbakan olduğunu görmelidir.

DOLMABAHÇE CAMİİ’NDE İÇKİ İÇTİLER” İDDİASINA YANIT

Erdoğan’ın daha dün gece bir kez daha tekrarladığı “Dolmabahçe Camii’nde bira kutularıyla oturdular” iddiasına ise o vakitler şöyle tepki gösterdi:

Cami imamının tekzip etmesine rağmen kışkırtıcılık yapmaktadır. Tüm zamanların en vahşi provokatörü gibi hareket etmektedir. Milletimizin arasını ve ahengini bozmaya pimi çekilmiş fitne bombası gibi hazırdır. Sayın Başbakan bu fikirlerin menşei ve kaynağı neresidir, telif ve patent hakları kimlere aittir? Beyaz Saray Kırmızı Salon’da dar kapsamlı bir kadroyla yaptığın görüşmelerde bunlar konuşuldu mu? Bizzat şahsına ev ödevi olarak verildi mi?

Camilerde içki içenler kimdir? Başörtülü kızlarımıza saldıranlar kimlerdir? Seni uyarıyorum; Müslüman Türk milletini tahrik etme. Müslüman Türk milletini birbirine düşürmeye çalışma.

MESELE SADECE AĞAÇ YA DA ÇEVREYİ KORUMA DUYGUSU DEĞİL

Mesele yalnızca ağaç ya da çevreyi koruma duygusu değildir. 10 yıl 7 aya yaklaşan süredir iktidarda olan AKP’nin yanlışları, antidemokratik uygulamaları, baskıcı ve dışlayıcı politikaları ağaç bahanesiyle tepkilerle karşılaşmıştır… Bu iktidarla büyüyen gençlik, belirli bir yaş ve hadden sonra da bu olanlara duyarsız kalmamış, itirazlarını toplumsallaştırarak kendilerini göstermişlerdir. Bunların çoğunun hiçbir siyasi gruba ya da partiye bağlı olmadıkları yapılan bazı sosyolojik saha çalışmasıyla ortaya çıkmıştır.

Başbakan kendi yandaşlarını abat ederken, milletimizin kahir ekseriyetini Araf’ta soyulmuş hacıya çevirmiştir… Başbakan Erdoğan ve yandaşları lale sülale devrini yaşarken, gençlerimiz hayatlarını nasıl kazanacaklarının ve işlerini nasıl bulacaklarının kaygısına kapılmıştır. Başbakan; mahdumlarına pırlanta dükkanları, hısımlarına neredeyse sıfır faizli kredilerle yeni ve verimli iş sahaları kurarken, fakir fukaranın çocuğu içler acısı bir halde yaşamak zorunda bırakılmıştır.

Gezi Parkı bir çığlıktır, haykırışın sembolleştiği yerdir. Ve bir bakıma sosyolojik anlamda orta sınıf hareketi olarak da okunmalıdır. Gösterilerin demokrasi dışı arayışlarla, darbeci heveslerle yakından uzaktan bir alakası olmadığı da nettir.

AKP GİTMELİ, BAŞBAKAN ERDOĞAN BİTMELİDİR

AKP’nin demokrasisi PKK ve bölücü endekslidir. AKP’nin demokrasisi yabancı çıkarların bekçi ve elçisidir… Bize göre, siyasal irade yenilenmelidir…Tıkanan sistemin, yorulan toplum yapısının tortularını temizlemek, önünü açmak ve dengeye kavuşturmak için başkaca bir yol kalmamıştır… AKP gitmeli, Başbakan Erdoğan bitmelidir...

Sayın Başbakan gerçek işgâlcilerle düşüp kalkan, onlara yakayı kaptıran ve Türkiye’yi ikram eden birisi varsa, bil ki bu senden başkası değildir. İstanbul’un doğal ve tarihi güzelliği seninle darbe üstüne darbe almıştır. Yabancılar seninle İstanbul’a konmuş, Arap şeyhleri senin yardım ve ön açmanla boğazı parsellemişlerdir. Şimdi kalkıp da masum vatandaşlarımızı ve gençlerimizi işgâlcilerle bir görmen, aynı kategoriye sokman ayıptır, iftiradır.

TÜRK GENÇLİĞİ BAŞBAKAN’IN İŞİNİ BİTİRECEKTİR

Türk gençliği AKP’nin ipini çekecek, sandığı kafasına geçirecektir. Türk gençliği iktidarı geldiği gibi gönderecektir. Bunu yapmak genç kardeşim için artık milli bir görev olmuştur. Gezi olayları da dahil olmak üzere, hiçbir dönemde bu kadar aşağılanmayan Türk gençliği Başbakan’ın işini bitirecektir. Diyorum ki, gençlik millet el ele, haydi iktidara güle güle.